Her şey bu kadar mı üst üste gelir… Korona yüzünden neredeyse yılın yarısını kaybettik. İşlerinden-aşlarından olan bir alay insan, “bu yara nasıl sarılacak” diye kafa yorarken, geldi mi deprem? Gör...

Her şey bu kadar mı üst üste gelir… Korona yüzünden neredeyse yılın yarısını kaybettik. İşlerinden-aşlarından olan bir alay insan, “bu yara nasıl sarılacak” diye kafa yorarken, geldi mi deprem? Görünüşe göre hasarın büyüğü Bayraklı ve Bornova’da. Blok blok apartmanlar oturulamaz durumda. Ama ruh hali olarak kimsenin diğerinden farkı yok. Evsiz-barksız kalan “gelecek” derdinde… Depremin teğet geçtikleri “diken” üzerinde; “Ya bir dahaki sefere bizim evi de vurursa” endişesinden neredeyse kurtulabilen yok. Şu anda pek çok insan göçebe gibi… Kimisi deprem korkusundan bir yerlere sığındı. Kimisi de korona yüzünden. Çünkü tam bir depremi yaşarken, virüs bir hamle daha yaptı. Kentin “kovid 19” haritasına bakıyorum da… Her yer kıpkırmızı. Deprem felaketinin baş sorumlusu devlet eliyle kurulan sistem. Bunu anladık. Ya korona vakalarındaki artışa ne demeli? Hastanelerde ayakta duracak yer bile yok neredeyse. Deprem konusundaki o duyarlı toplum, iş virüse gelince bin anda sağır oldu sanki. Şöyle bir kurtarma çalışmalarını göz önüne getirin. Enkazların bulunduğu alanlar doldu-taştı. Yardıma gitmek, yardım götürmek duyarlılık gereği. Ya orada maske-mesafe-hijyen kurallarını hiç sayarak dolaşıp durmak neyin nesi oluyor? Ben söyleyeyim; Sorumsuzluğun daniskası… Geçtiğimiz günlerde açıklandı; kentteki vaka sayısı ilk günlerdekinden beter. Ama aldığımız önlemlere bakarsanız, sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi. Kimse şunun farkında değil; Evinizi kaybederseniz desteklerle başınızı sokabilecek bir ev bulabilirsiniz, aşınız olmazsa birileri karnınızı doyurur, üşürseniz yardımsever bir el sizi giydirir. Ama ya hasta olursanız? Ya o hastalığı yakın çevrenize de taşırsanız? Kim ne yapabilir? Diyeceğim şu… Toplum olarak deprem ve deprem mağdurlarına karşı gösterdiğimiz duyarlılığı corona ile savaş konusunda da aynı hassasiyetle sürdürmekten başka çaresiz yok. Eğer toplum bunun önünü alamazsa, bu sefer devlet eliyle yasakların gelmesi kaçınılmaz olacak. Daha mı iyi? Türkiye’de ekonomi zaten raydan çıkmış durumda. Ne devletin, ne de kimsenin kimseye yardım edecek takatı yok. Hal böyleyken aklımızı başımıza toplamamız gerekmiyor mu?