Ayrı bakanlıklar olması gereken, Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlıklarının kendi içlerinde çelişen sorunlarını çözmeden, turizmi geliştirmek ve kültür varlıklarının devamlılığını sağlamak çok mümkün...

Ayrı bakanlıklar olması gereken, Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlıklarının kendi içlerinde çelişen sorunlarını çözmeden, turizmi geliştirmek ve kültür varlıklarının devamlılığını sağlamak çok mümkün görünmüyor. Bununla beraber, mevcuttaki Kültür ve Turizm Bakanlığımızın Çeşme için turizm geliştirme projesi hazırlıklarına bir yandan tarım, diğer yandan Ulaştırma Bakanlığı ile çalışmalar yürütmesi gerekeceğini önceki yazılarımızda açıklamıştık. Çok önemli başlıklardan bir diğeri de tartışmaya yer olmaksızın, ilçemiz termal avantajını hayata geçirerek kurulması gereken sağlık sektörüdür. Bu noktada tavuk mu yumurtadan çıkar, yoksa yumurta mı tavuktan ? sorusu gündeme gelebilir. Diğer tüm koşullar bir yana, ilçemiz dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan kaplıca imkanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Defalarca kez vurguladığımız ve hiçe sayılan bu imtiyaz ilçemizin başta Ilıca ve Şifne beldelerinde, yine de ilçemizin çoğu bölgesinde var olan bir değerdir. Termal sağlık ve turizmin çok çeşitli başlıkları, türevleri, başlı başına turizm dinamiğidir. Yani diğer hiçbir özelliğimiz olmasaydı, sadece termal kaynaklarımız ile bir dünya markası olmamız mümkündü. Gençleşme, güzelleşme, fizyoterapi, romatizma, eklem rahatsızlıkları, dolaşım bozuklukları, cilt rahatsızlıkları, solunum yolları rahatsızlıkları, sedef gibi türlü branşlarda sağlık sorunlarına iyi geldiği bilinen ve bu nedenle özellikle pandemi sürecinde dünya genelinde ivme yaşayan sağlıklı yaşama dair turizm hareketi için, Bakanlıklar düzeyinde ayrıca bir planlamaya gerek var mıydı? diye düşünmeden edemiyor insan. Çok kez yazdığımız gibi, sağlık, sağlıklı yaşam gün geçtikçe dünyamızın her yerinde daha fazla önem kazanmaktadır. Bu nedenle tüm turizm branşlarında durma yaşandığı zamanlarda bile, sağlık sektörü tırmanışını sürdürmüştü. İlçemiz 90’lı yıllarda kazandığı turizm ivmesini yazlık konutlaşma şeklinde terk etti. Bugün Ilıca merkezine beton dökerek kuruttuğumuz, üzerine alışveriş merkezleri kurduğumuz alanların altında kaplıca rezervlerimiz yatmakta. Bizler ise halen yıllar yılı boş durmuş, şimdilerde daha fazla kullanılan dükkanlarımız yerine, termal tedavi veya kür merkezleri açmaktansa, zincir marketler oluşturmaya devam ediyoruz. 12 AY TURİST Turizm Bakanlığı Çeşmemizin bu tarihi hatasını düzeltmekten başka hiçbir planlama ile uğraşmasa, Çeşme’yi yeterince dünya markası yapamaz mı? Şifne termal sahaları, Ilıcamıza adını veren kaplıcalar, türlü yatırımlarla, değişik bütçelerde turizm hizmetine sunulsa, Çeşme 12 ay turist ağırlayan, ekonomisinde ve sosyal hayatında çağ atlayan bir kente dönüşemez mi? Çeşmemizin daha fazla yazlık villlaya ihtiyacı olmadığı açık. Örneğin Çeşme kent merkezinde dar gelirliler, memurlar ve çalışanlar için konut sıkıntısı akıl almaz boyutlarda. Oysa hemen kent merkezi dışında sıra sıra, tüm yıl boş duran sitelerin villaları uzanıyor. Çeşme merkezinde çalışan işçi emekçi ve memurlar için alınması veya kiralanması makul seviyelerde konut ihtiyacı olduğundan, maaşlı çalışanların aylarca hatta yılı aşkın sürelerde ev aradığından hiç bahsedilmiyor. Sürekli yeni villa yatırım sahaları, sürekli yalnızca üst gelir seviyesine hitap eden gayri menkul yatırımları konuşuluyor. Büyümenin kaçınılmaz olduğu dünyamızda, sürdürülebilir yaşamı tartışıyoruz. Çevremiz ile uyumlu yaşam ve ekonomik refahı tartışıyoruz. Çalışan, üreten kesimin ihtiyaçlarını karşılamadan, istihdam ve gereklilikleri düşünülmeden, yalnızca varlık sahiplerine villa satmak şeklinde şekillenen bir çevrecilik olgusunun da, sürdürülebilir olmadığı gerçeğini unutmuş olduğumuz anlaşılıyor.