Dolu dolu iki yılı pandemiyle geçirdik. Sosyal yaşamdan iş yaşamına, aile ve akraba ziyaretine kadar birçok konuda yeni normale alıştık. Aşıydı, tedaviydi derken insanlık pandemi belasıyla mücadele et...

Dolu dolu iki yılı pandemiyle geçirdik. Sosyal yaşamdan iş yaşamına, aile ve akraba ziyaretine kadar birçok konuda yeni normale alıştık. Aşıydı, tedaviydi derken insanlık pandemi belasıyla mücadele etmeyi başardı. Maskeyi de sonunda hayatımızdan çıkardık. Yakın bir arkadaşımın düğünü için Muğla’nın Ortaca ilçesindeki Dalyan’a geldim önceki gün. Kaya mezarlarıyla, İztuzu Plajı’yla tanınan Dalyan, Dalaman Havalimanı'na olan yakın konumuyla yıllardır Türkiye’nin en popüler turizm merkezlerinden biri. Özellikle İngiliz ve Avrupalı turistlerin ilgi gösterdiği Dalyan’da turizm sezonu mayıs ayında başlıyor, kasım ayına kadar devam ediyor. Bu açıdan bakıldığında Bodrum, Çeşme gibi tatil merkezlerine göre Dalyan’da sezon daha uzun. Ancak diğer turizm merkezlerine göre Dalyan’da gecelik fiyatlar çok daha düşük. Kat sınırlaması nedeniyle büyük ölçekli turizm tesislerinin giremediği Dalyan’da 3 kattan daha yüksek bina yok. Oteller ağırlıklı olarak pansiyon ve butik otellerden oluşuyor. Tesis başına ortalama oda sayısı ise 15’i geçmiyor. UCUZ TURİST PANİĞİ Sohbet etme fırsatı bulduğum turizmciler gelen turist kitlesinin daha da kötüye gittiğini söylüyor. Pandemi bahanesiyle Türkiye’ye seyahatleri kısıtlayan İngiliz hükümeti nedeniyle birçok İngiliz turist İspanya başta olmak üzere Güney Akdeniz sahillerine rotalarını çevirmiş durumda. Yasağın ardından Türkiye’yi tercih edenler ise daha çok ekonomik açıdan yetersiz olan kitle. Durum böyle olunca turizmciler de gelir kaybına uğramaktan dolayı mutsuz. Bir de bir türlü birlik olmayı başaramayan, sorunlarını ortak platformda çözme başarısına sahip olamayan turizm işletmecileri var. 50 TL’lik fiyat pazarlığına dahi girişen müşteri kitlesine karşı ortak ses ve ortak duruş başarılamadığı için çok sıkı bir rekabet yaşanıyor. Köyceğiz Gölü ve Akdeniz ile çevrili olan Dalyan’ın Türk turizminde öne çıkan Alaçatı, Bodrum gibi tatil beldeleriyle yarışabilmesi ve marka haline dönüşebilmesi için başta turizm işletmecilerinin ortak ses vermesi gerekiyor. Mevcut fiyatlar ve turizm politikasıyla başarıya ulaşmak ya da geliri artırmak çok da mümkün değil. Yaşayan ve markalaşan turizm kentleri için bu alanda hizmet veren tüm kurum ve kuruluşlar başta olmak üzere tüm turizm paydaşlarının işin ucundan tutması lazım. Bu noktada yerel yönetimlere büyük işler düşüyor.