Ben bildim bileli her yıl orman yangınları çıkar, bu yangınlara başta ormancılar olmak üzere elinde imkanı olan kamu...

Ben bildim bileli her yıl orman yangınları çıkar, bu yangınlara başta ormancılar olmak üzere elinde imkanı olan kamu kurum ve kuruluşları müdahale eder. Canla başla sürdürülen çalışmalarla o yangınlar söndürülür. Ama bu kez durum farklı. 6-7 gündür Türkiye’nin güneyi ve batısı alev alev yanıyor. Millet olarak seferberlik halinde yangınları söndürmeye çalışıyoruz, ama maalasef bu mümkün olmuyor. Manavgat’ta 4 ayrı noktada başlayan yangın, doğal nedenlerle mi çıktı, yoksa bazı art niyetliler tarafından mı çıkarıldı henüz meçhul. 1986-89 yılları arasında, yani 35 yıl önce bendeniz İzmir Orman Bölge Müdürlüğü bünyesinde basın görevlisi olarak görev yaptım. O üç yıl içinde, onlarca orman yangınına katıldım. Ormancılarımızın müdüründen işçisine hayatları pahasına nasıl canhıraş mücadele verdiğine şahit oldum. O yıllarda da büyük yangınlar çıkmıştı. Ama Türkiye’miz bize vatan olalı Manavgat’ta başlayıp Marmaris’e kadar bölgeyi cehenneme çeviren böyle eş zamanlı büyük yangınlar silsilesi gerçekleşmemişti. Bugün yaşadığımız durum tam bir kabus gibi. Bu kabustan herhalde onlarca canımızı şehit vererek, milyonlarca metrekare ormanımızı ve o ormanlarda yaşamakta olan börtü-böcek hayvanatı kaybederek çıkacağız. Şehirlerimizi ve evlerimizi de buna eklersek felaketin büyüklüğü ortaya çıkar. Bu noktada, iki önemli konu var ki çok önemli. Birincisi yangınların çıkış sebebi. Manavgat’ta yangının 4 ayrı yerden aynı anda çıkması sabotaj ihtimalini kuvvetlendiriyor. Devamında da Marmaris’te ve civarında çıkan Bodrum ve Milas’a sıçrayan alevleri, sadece doğal nedenlere bırakmak mümkün mü? Elbette hayır. Rivayet o ki, “Yangınlar en düşük nem ve kuvvetli rüzgarlar dikkate alınarak çıkarılmış olabilir” deniyor. Bu yangınlarını birer “terör eylemi” olup olmadığı konusu ise çok nazik bir konu. Her ne kadar, bölücü terör örgütü bağlantılı bir grubun bu yangınları üstlendiğini görüyoruz. İsimlerini yazarak reklamlarını asla yapmak istemem. Devletimizin başta güvenlik olmak üzere tüm kurumları ile bu işin üzerine gideceğinden eminim. Eğer böyle bir hainlik tesbit edilirse en ağır ceza ile cezalandırılmaları lazım. KENAN EVREN’İN ÇÖZÜMÜ? Bu konuda size unutamadığım bir anımı anlatmak isterim. İhlas Haber Ajansı’nda görev yaptığım dönemde, yine Marmaris Armutalan’da çıkan bir yangına İzmir’den kameraman arkadaşım Erdem Soyman’la gitmiştik. Tepeye bir yere çıktığımızda ardımızdan lüks bir makam aracı geldi. Biz “Kimdir?” diye merak ederken içerisinden o yıllarda Marmaris’te ikamet eden Kenan Evren çıktı. Ben hemen elimdeki mikrofonu uzatıp, “Paşam her yer yanıyor, bu duruma ne diyorsunuz?” diye sordum. Evren’in sözleri flaş haber niteliğindeydi. 7.Cumhurbaşkanı, “Bu yangına sebep olanları yakalayıp bu ateşin içine atacaksın ki bir daha kimse böyle bir işe tevessül etmesin” deyiverdi. Bizim için o sözler günün haberiydi. Bir miktar çekim yaptıktan sonra, görüntüleri merkeze ulaştırmak için merkeze döndük. Belki bugün çoğu kişi, “darbeci” diye Kenan Evren’den hiç hoşlanmaz ama, o gün orada söylediklerinin, bugünkü manzaraya bakarak ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmıyor mu? Gelelim ikinci önemli konuya. Bundan 3-5 yıl önce Türk Hava Kurumu (THK) uçakları bu memlekette onlarca orman yangınına müdahale ediyor ve felaketin önüne geçiyordu. THK’nın “sudan sebeplerle” ihaleye alınmaması ve yurt dışından uçak ve helikopter kiralanması tam bir iş bilmezliktir. Ne mazeret ileri sürerse sürsün Sayın Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli bu konuda yanılıyor. Eğer bu durum bilinçli yapıldı ise çok vahimdir ve sorumluları hesap vermelidir. Ve en kısa zamanda Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde uçak ve helikopter filoları kurulmalıdır.