Korona virüs pandemisi nedeniyle insanlar korkunun ve kaygının pençesinde, salgın ve sağlığın korunması için şimdi her zamankinden daha fazla ülkemizde ki termal tesisleri ve hastanelerimizin çok iyi...

Korona virüs pandemisi nedeniyle insanlar korkunun ve kaygının pençesinde, salgın ve sağlığın korunması için şimdi her zamankinden daha fazla ülkemizde ki termal tesisleri ve hastanelerimizin çok iyi durumda olması nedeniyle sağlık turizmi gündeme gelmelidir… Covid-19 küresel salgın olayı yaşam tarzlarını değiştirirken, yatırımcıların, yatırımlarını da bu değişime uygun biçimde yapılması zarureti ortaya çıkıyor. Yatırımcılar Ege Bölgesi’nde İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, bu şehirlerde termal tesislerinin olması ve Ege Bölgesi’nde tarihi eserlerin yer aldığı şehirler göz önüne alınarak yatırımlar yapıp sağlık ve tarih turizmini canlandırma için yatak sayısını artırmada öncülük yapabilirler… Turizm hareketleri bile bu yeni sağlık turizmi ve tarihi eserleri gezme paketi anlayışına göre şekillenecek. Turist “önce sağlığım” ilkesini ön plana çıkarırken, sağlık turizmi çok daha somut ve yoğun biçimde bu hareketin içinde kendini gösterecektir. Balçova Termal Tesisleri’ne bir zamanlar yurt dışından Danimarka ve Finlandiya’dan gelen romatizmalı tekerlekli sandalyede gelen hastaların bir ay içerisinde yürüyerek gittiklerini gören diğer yabancı hastalar bir zamanlar aynı tesislerde şifa buluyorlardı. Şimdilerde bu piyasayı kaybettik. Sağlık turizminin gerçek profili orta yaş üstündeki paralı ve sağlığına duyarlı turistlerdir… Coğrafi özelliklere harika iklim koşullarını ve tarihle harmanlanan otantik doğal güzellikleri de eklersek, sağlık turizmi ülkemizin yeni dönemdeki en başarılı hamlesi olabilir. Bu arada yapılacak yatırımlarla inşaat ve emlak sektörümüzün de kendini buna göre kurgulayacağına ve yatırımcıları da motive ederek sağlık sektörüne uygun yapılaşmaları hızlandıracağına inanıyorum. Sağlık turizmi, otellerin yanı sıra uyarlanabilecek bir sektör olacaktır… Türkiye de henüz denemesi yapılmayan ve bazı çağdaş turizm ülkelerinde başarıyla uygulanan, dokusunda sağlık birimleri de olan rezidans (konutlar) sistemi, dünya haritasında yeni seçenekler arayan sağlık turizminin ilgi alanının tam da içindedir. Bu konuda Türkiye de bir duyarsızlık ve ilgisizlik asla söz konusu değildir. Örneğin, bu bağlamda oluşup gelişen bir vizyonun yatırımlara hazırlandığına, pandemi öncesinde görüştüğüm Medikal Park Hastanesi Genel Müdürü Veysi Kubba, dostum ile konuştuk. Sağlık turizmine çok önem verdiklerini ve “Sağlık turizmi ile Türkiye kazanacaktır” diye anlatıyor… Türkiye de bir hazırlık vardı. Bu yolculuğun haritasında net biçimde sağlık turizmi de vardı. Sonra pandemi süreci üzerimizden silindir gibi geçmeye başladı. Önce sağlıkçıların şimdi bu konudaki vizyoner yatırımların geç kalınmadan start alması gerektiğinin altını çizen bir gazeteciyim... Enflasyon altındaki banka mevduat faizleri, döviz yerine, cazip kira getirisi olan taşınmaz mal. Bu taşınmaz mallar ortamında oluşturulacak sağlık turizmi, Türkiye’de henüz denemesi yapılmayan ve bazı çağdaş turizm ülkelerinde başarıyla uygulanan rezidans sistemi, sağlık turizminin ilgi alanının tam da içinde olacaktır… Turistler ziyaret ettikleri ülkelerde daha doğal bir yaşam için ille de otelleri seçmezler. Dünya genelinde tatil planlama trendleri incelendiğinde otellerin yanı sıra “turistik rezidans” olarak adlandırılan tatil amaçlı evlerin de tercih edilmesinde artış olduğu görülür. Pandemiyi bir yana bırakalım, geç kalmadan tarih, inanç ve sağlık turizmini birleştirerek sağlığı öne çıkararak sağlık turizmine hemen başlaması gerektiğini söylemek istiyorum. Geç kalmayalım…