“Dünyada Araplar kadar iyi masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur” der Azeri yazar Mirza Ahundov. Nee sadece inanmak mı? Biz o masalı her...

“Dünyada Araplar kadar iyi masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur” der Azeri yazar Mirza Ahundov. Nee sadece inanmak mı? Biz o masalı her soluğumuzda içimize çekip, yaşarız be! İnanmakta neymiş. Sen daha tanıyamamışsın kardeşini, Bak bi kere saftır kalbimiz bizim. Hemencecik bağlanırız. Kartondan kahramanlar yapar, bir ömür boyu peşinden koşarız. Daha dün köşede fırın, bakkal işlettiğine, yan arsaya bina diktiğine filan bakmaz, siyasetçi olunca Süpermen misali dünyayı onun kurtaracağına inanırız. İşsizliği de o bitirir, Ülkeye barışı da o getirir, Gerekirse 7 düvele kafa tutar, Gerekirse Amerika’ya resti çeker Ne yapar eder bayrağı en yükseğe o diker. Nasıl mı? Onu hiç sormayız biz. Kuantumdan da o anlar, Dünya ekonomisini de o bağlar İsterse Kanarya Sevenler Derneği Başkanı olsun. Fark etmez! Çin ekonomisini de dize getirir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını da bozar. Başkanı görünce esas duruşa geçer, düğmeyi ilikleriz biz. Dedim ya kardeşim. La Fontaine de kimmiş. Masallarla yaşarız biz. Her seçim öncesi meydanları gelin gibi süsler Sırf masal dinleyelim diye yüzbinler olup alanlara akarız biz. “Bile bile lades deriz” yine de sevdiğimiz siyasetçiyi ona, buna yedirmeyiz. Bel fıtığı ağrısı da vız gelir, tırıs gider. Ayakta 3 saat de bekleriz.. 5 saatte. Yeter ki o anlatsın; biz inanalım Nelere inanmadık ki şu kısacık hayata Karayalçın, Ankara’da yoksulluğu yasakladı. Alkışladık! Ordu’da Belediye Başkanı, umumi tuvalet, sudan ucuz hamam sözü verdi.. Helal Sana dedik. İzmir saat kulesinin yerini beğenmeyip, Konak Meydanını Kızıl Meydan yapacağım diyen de oldu. Ofsaytı kaldırıp, kaleleri genişleteceğim diyen de. İnanır, inanırım kardeşim. Keyif benim değil mi? Kime ne? Mesut Yılmaz Susurluk’u çözecekti. O yumruğu yemeseydi. Cem Uzan mazotu 1 lira yapacaktı. Yurt dışına kaçmasaydı. Çiller herkese 2 anahtar (1 ev, 1 araba) verecekti. Ekonomi batmasaydı. Benimkileri unuttular sanırım. İstesem mi ki? Neyse.. Ah keşke bir de şu 28 Şubat olmasaydı. O zaman 98’de kesin AB’de olacaktık. Bak! Sandık yine geldi kardeşim. Vaadler, masallara karıştı. Herkes bol keseden yine atıp tutuyor. Gerçekçi olan da var, fantezi kuran da Peki sen hangisine mi inanacaksın? Tabi ki hepsine..