Eski yoktur, eski olmaz, eskiden vardır, eskimeyen vardır. Faal görev, yoğun çalışma dönemi sona erdikten sonra, dışarıdan takip eden, fazla katılımcı olmayanlar, olmayanlar İçin kullanılan, uğraş sıf...

Eski yoktur, eski olmaz, eskiden vardır, eskimeyen vardır. Faal görev, yoğun çalışma dönemi sona erdikten sonra, dışarıdan takip eden, fazla katılımcı olmayanlar, olmayanlar İçin kullanılan, uğraş sıfatının başına konan eski kelimesini hiç haz etmem, sevmem, hoş karşılamam. Zira gazetecinin eskisi, hekimin eskisi, polisin eskisi, öğretmenin eskisi olmaz. Eski hakem, eski zabıta, eski gazeteci, eski hekim, eski asker, eski profesör, eski memur olmaz yani. Tıpkı eski balıkçı, eski marangoz, eski manav olmayacağı gibi. Uğur Gezgin, yakın geçmişte futbol hakemi idi, yıllarca zor şartlarda, sahalarımızda düdük çaldı, bayrak salladı. Eski hakem denemez, denmemeli, çünkü sahada olmasa da ekran başında, gazete okurken, arkadaş arasında o, hala bir hakem, eski hakem değil. Eskide, mazide kalabilir o günler ama eski hakem değil asla. Hakemlik meslek değildir, iş değildir. Oyunu yöneten kişidir. Hakemlik çok güzel bir uğraştır, yaşam felsefesidir, hayat tarzıdır. Tek olumsuz tarafı saldırı ve küfürdür. İkisi birlikte olur genelde, çok kötü olur birbirini tamamlarsa daha da kötü olur. Neden hakemlere küfredilir, onu da hiç anlamam. Espri yapılır, iğneleme yapılır, şaka yapılır, taşlama yapılır ama küfür edilmez, edilmemeli. Hiçbir canlı dayağı da küfürü de hak etmez. Çok acı ve zor günler yaşayan Uğur kardeşim de bundan nasibini alan kişilerden. Ailesine, sevdiklerine, eşine, çoluk çocuğuna, değerlerine ahlaksızca, saygısızca, iğrenç bir şekilde küfrettiler. Niye, hep kendileri kazansın diye. Üç puan için, maçı kazanmak için, kupa için, şampiyonluk için, değer mi küfür etmeye. Yaratılanların en güzeli insana küfretmeye değer mi, reva mı bu yani. Hep siz mi kazanacaksınız, hiç kaybetmeyecek misiniz yani, var mı ki hiç kaybetmeyen, hep kazanan. Olamaz ki böyle bir şey. Ne yap ne et, hep kazan. Adalet kelimesini, hak kelimesini ağızlarından düşürmeyenler ne olursa olsun, nasıl kazanırlarsa kazansınlar, her daim hep onlar kazansınlar, öyle isterler. Kaybedince hakem suçlu, kazanınca birlik beraberlik ve de alınteri. Yok böyle bir dünya, biraz insaf be kardeşim. İzmirli eskiden faal futbol hakemi Uğur Gezgin, küfüre inat hakemlik yaptı. İşte bu Uğur kardeşim, enkaz altında kalarak yaşamını yitiren eşi, hayat arkadaşı, evlatları Ayda ile Atakan'ı armağan eden merhume Fidan hanımın kocasıdır. Hoş, kötü söz sahibine aittir, döner döner kendini bulur. Ege'nin bir ilinde, kent merkezinde profesyonel lig maçında, sıfatına sporcu denen, futbolcu denen biri, sahada garip hareketler yaparak, seyircisini tahrik ederek bana küfrettirdi, sarı kartı da yapıştırdım alnına. Allah sağlıklı ömür versin, sevgili anacığıma toplu halde küfretmeye başladılar. O sarı kart gösterdiğim futbolcunun yanına gittim, 'eserinle gurur duy, akşam annenin yüzüne nasıl bakacaksın' dedim, utanır gibi oldu. İşte o an ne oldu biliyor musunuz, ikindi ezanı okunmaya başlamaz mı, hızımı alamadım o futbolcunun yanına bir daha gittim, kaptanın yanında idi. 'O küfrettikleri anam şimdi namazını kılıyor, merak etme bir şey olmaz' dedim. İşte o an utandı, kader bu. O futbolcuyla hala görüşürüm, beni görünce gözüme bakamaz, ismi bende saklı. Uğur'un sevgili eşi Fidan kardeşimiz melek olup uçtu gitti, ruhu şad mekanı cennet olsun, sabır diliyorum. Mukadderat ne diyelim. Bir de masumlara küfrederler ya hiç hazzedemem. Siz siz olun asla küfür etmeyin, ettirmeyin. Hayat bu ne zaman ne olacağı hiç belli olmaz, öteki tarafa borçlu gitmek de var, vicdan sonradan olmaz. Önce insan olmak gerek...