Türkiye’nin Ortadoğu’da ve Asya’da dengeleri değiştirecek politikaları giderek derinleşiyor. Irak, Suriye ve son olarak da Azerbaycan’da yaşananlar bunun en önemli göstergesi. Çok iyi hatırlıyorum. 8...

Türkiye’nin Ortadoğu’da ve Asya’da dengeleri değiştirecek politikaları giderek derinleşiyor. Irak, Suriye ve son olarak da Azerbaycan’da yaşananlar bunun en önemli göstergesi. Çok iyi hatırlıyorum. 80’li yılların sonlarında, ABD Irak’ı karıştırmaya ve işgale hazırlanırken, Rahmetli Özal, Çekiç Güç’ün cenderesine sokulan ve eli kanlı terör örgütü PKK’nın iyiden iyiye palazlanmasına neden olan Kuzey Irak’a müdahaleden bahsetmiş, hatta zamanın Genel Kurmay Başkanı Necip Torumtay’a bu konuda verdiği talimatın ardından Torumtay, görevinden sürpriz biçimde istifa etmişti. Tabi o zamanlar, Türkiye’de askeri vesayet, iktidarların başının üstünde adeta Demoklesin Kılıcı gibiydi. Bu yüzden, o müdahale gerçekleşemedi ve ABD’nin elini kolunu sallaya sallaya Irak’ı tarumar etmesinin önü açıldı. Ve, bizim yaşlarda yani yaşı 50’nin üzerinde olanlar sonrasında olanları da çok iyi hatırlayacaktır. Türkiye’de, koalisyonlu yıllar, Demirel-Ecevit-Mesut Yılmaz (Hepsine Allah rahmet eylesin) derken, en az 10-15 yıl kendi kabuğuna çekilen, terörle köşeye sıkıştırılarak eli-kolu bağlanan bir ülke vardı. Neyse çok şükür, o yılları çoktan geride bıraktık. Bugün, Kuzey Irak’ta, Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Ortadoğu çöllerinde ve de Ege’de kimseye “temenna” etmeyen, her istediğini yapan bir Türkiye var. Kuzey Irak’ta, onlarca operasyon ve askeri üsler, Suriye’de Fırat Kalkanı, Afrin ve İdlip operasyonları ile “Artık ben de varım” diyebilen, ABD ve Rusya gibi süper güçlerle, amiyane tabirle “aşık” atabilen bir Türkiye ve Türk Ordusu, başkalarını bilemem ama benim göğsümü kabartıyor. Hele hele, Doğu Akdeniz’e, Libya ile birlikte ilan ettiğimiz “Münhasır Ekonomik Bölge”, bence tüm dünyaya, meydan okumanın bir başka şeklidir. Ki, başta Avrupa olmak üzere birçok ülkenin dikkatini çekerek kıskandırmıştır. Bu girişimin başarılmasında, karar mercilerini ve planı yapanları kutluyorum. Gelelim Azerbaycan’a. “Tek millet, iki devlet” sloganı ile her zaman destek verdiğimiz bu kardeş ülkenin, 30 yıl önce işgal edilen toprakları olan Karabağ’ın yüzde 70’ini onların deyimi ile “Azadlığa” kavuşturmasında, herkes biliyor ki, bizim ve ordumuzun desteği çok büyük. Bugün bunun büyük sevincini yaşıyoruz. Türk Ordusu’nun yıllardır eğitip donattığı Azerbaycan Ordusu’nun zaferini, aynen kendi zaferimizmiş gibi kabullendik elbette. Bunda da sonuna kadar haklıyız. İHA ve SİHA’larımızın Karabağ’da Ermeniler’e bugüne kadar hiç yaşamadıkları bir hezimeti tattırmasına, ne Rusya ne de ABD gıkını bile çıkaramamıştır. Bu durum Türk’ün gücünü dünyaya göstermek bakımından önemlidir. Gerçi, Avrupalılar ellerinden bir şey gelmediği için sadece izlemek zorunda kaldıkları bu durum için, “Osmanlı geri dönüyor” yorumu yaparak güya dünyayı üzerimize salmaya çalışsalar da bunu asla başaramayacaklardır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dün Azerbaycan’da idi. Ondan önce de Azerbaycan’dan öyle bir görüntü geldi ki, her Türk evladı için “Ülkemle, ordumla gurur duyuyorum” dedirtecek cinsten. Bolu Komando Tugayımız, çakı gibi askerleriyle Bakü caddelerini, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” nidalarıyla adeta inletti. Kahraman komandolarımız Cumhurbaşkanımızın dün katıldığı törende de bir gösteri yürüyüşü gerçekleştirdi ki, inanıyorum dünya o görüntülerle bir kez daha irkildi. İçte ve dışta her türlü engellemeye rağmen, Türk’ün gücünü bir kez daha dünyaya gösteren Ordumuza ve bizi yönetenlere bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Büyük devlet işte böyle olunur. Allah Milletimize asla zeval vermesin.