İnsanoğlunu doğduğunda başlarız uyutmaya… ‘E, e, e’, uykusunda büyüsün maşallah… Önce tay tay çocuğuma maşallah, bitmedi “Ha’di bir kalk çocuğum gel bana gel bana aferiiin” Derken okul çağı gelir v...

İnsanoğlunu doğduğunda başlarız uyutmaya… ‘E, e, e’, uykusunda büyüsün maşallah… Önce tay tay çocuğuma maşallah, bitmedi “Ha’di bir kalk çocuğum gel bana gel bana aferiiin” Derken okul çağı gelir ve ilkokula yazdırırsın. ‘Aslan çocuğum ilkokulu bitirsin denize götüreceğiz, bisiklet alacağız, spor yapacak’ diye vaatler başlar. Oyuncak parkı zaten ceptedir. Harçlıklar ise gani, ne zaman isterse… Vaatlerin hiç biri olmadan ortaokula başlar. Ortaokul bitsin o zaman bütün sözler yerine gelecektir. Umutla derslere sarılır. Derken vaatler, bol harçlık, sinema, tiyatro, sporun hepsi serbest denir kütüphaneye gitme şartı ile... Gezmeye doyulmadan liseye başlanır. Boş gezmenin daniskasıdır lise yılları. İlk aşklar, hayal kırıklıkları, ilk yalanlar, ilk aldatmalar, ilk kırgınlıklar, ilk hainlikler yaşanır. En çok yapma, etme, yanlış, ayıp, sana ne, beceriksiz, tembel, senden bir şey olmaz hatta mankafa, gibi lafların ezberlediği yıllardır. Umut artık lise bittiğinde hayata atılma aşaması olan üniversiteye girmeye kalmıştır. Üniversiteyi kazandın mı işte hürriyet zamanı. İlkokul, ortaokul, lise derken kısıtlılıklar bitmiştir. Üniversite hayata atılma özgür irade. Hürriyet, demokrasi, ekonomi, tıp, tarih, sosyal hayatın her güzel tarafını öğrenir birden. Hayal dünyasına gider. Güzel laflar etmek, insanların alkışları arasında gülümseyerek yol almak güzel hizmetler yapma, lüks ev, araba sahibi olma, en büyük aşkı yaşama hayalleri içinde kaybolursun mutlu olarak. Önce evde ‘Ben yönetici olacağım, seçileceğim’ dersin. Kimi ‘Sen kendini ne sanıyorsun’ der, kimi ‘Otur yerine’ der, kimi gülerek hafife alır. Sanki o seçilenler yönetici olanlar da ne vasıf ayrıcalık var ki! Allah vergisi insanlar mı onlar dersin kendi kendine. Orta yaşta tam zamanı dersin yönetici olmak için hamle edersin ki bu defada çevren rakiplerinle bir olur. Önünü açması gereken kimselerin kıskandığını, başkalarının yanında olduğunu görürsün, seni yeterli görmezler. Mevcut etkililer oğlu, yeğeni, yalakasını tercih eder. Tezvirat başlamıştır bile, yokluktan geldi kardeşim görgüsüz bu çorbacı Akif’in oğlu alt tarafı dayısı meyhaneciymiş, karısını şivesine bak ya bundan başkası mı yok. Kardeşim bu yokluktan gelme çalar denir. Ve hayallerine kilit vurulur. Bakarsın biri istediğin yeri işgal etmiş. Şaşarsın çünkü o izan bilmez, ne istenirse yapar, ne istenirse verir. Vicdanının bedelini ödersin. Affetmek, inanmak zillet getirmiştir. Ömrünce aldatılarak yalanlar içinde yok olur gidersin. Sonra tekrar teşebbüs edersin yöneticiliğe, artık tecrübelerin vardır. Bu kez de ‘Git kardeşim’ denir. ‘Sen çişini tutamayacak haldesin, genç adam olmalı’ cevabını alırsın. Yaşamın boyunca zekan, becerin, her şeyi bilmen rakiplerini çözmen hiç bir şey ifade etmemiştir. Hayatını ya kader denen yazı veya bir takım etkililer tayin eder. Bu nedenledir ki özgür iradeye geçit verilmez. Şayet özgür iradeyi birlikte yürüyeceğin insanlar ile elde edemiyorsan hayatını pişmanlıklar ile bitirirsin. Beceremediğin şey lanet olası söküp atamadığın vicdanındadır. Hiç umutsuz olmazsın, ta ki umudunu kaybettiğinde dahi... Umudu kaybetmeden yaşamalıyız.