Doç. Dr. Nurdan Tümbek Tekeoğlu, “Kriz Döneminde Stratejik Yönetim” kitabında pandemi döneminde iş dünyasından isimle...

Doç. Dr. Nurdan Tümbek Tekeoğlu, “Kriz Döneminde Stratejik Yönetim” kitabında pandemi döneminde iş dünyasından isimlerin tecrübelerine yer veriyor. Tümbek, iş dünyasının üzerine düşeni yaptığını söyledi Pandemi koşullarının üretim-tüketim alışkanlıklarında köklü değişiklikler yaptığını kaydeden Doç. Dr. Nurdan Tömbek Tekeoğlu, “Günümüz tüketicisinin cep telefonu ve sürekli gelişen teknolojiler nedeniyle zamanı yok ve sorumlulukları arttı ve bu yükünü hafifleten çözümleri getiren şirketler daha çok artacak. Tüketici sosyal medya ve diğer kanallarla beğenmediği ürün ve hizmeti takipçileri ile paylaşıyor. Protesto ediyor” dedi. -Öncelikle akademi başta olmak üzere çeşitli alanlarda üreten biri olarak korona günlerini nasıl karşıladığınızı bize anlatır mısınız? Üretkenliğinizi sürekli kılmak adına nasıl bir yol izlediniz? Akademisyen ve film yapımcısı olarak çalışmalarımız devam etti. Fakat sonbahar ve kış aylarında eve bağlı yaşam beni çok sıkınca İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin de desteğiyle üniversitenin YouTube kanalında çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren iş insanları ile korona dönemindeki daha doğrusu kriz dönemindeki iş stratejilerini konuşmak için zoom üzerinden söyleşiler düzenledim. Yaklaşık 30 yıl özel sektörde çalıştığım için iyi bir iş ağım var ve 2 yıl boyunca yaz ayları hariç 34 iş insanı ile söyleşi düzenledim. Tabii bana banner tasarımları, zamanlama ve teknik konularındaki destekleri için üniversiteme müteşekkirim. Ayrıca yine pandeminin en yoğun olduğu dönemde 2020 yılının Ağustos ayında çekilen Kültür Bakanlığı destekli ve eşim Orhan Tekeoğlu tarafından yönetmenliği üstlenilmiş olan “Fatma Kayacı’nın Bilinmeyen Hikayesi” isimli belgeselin yapımcılığını üstlendim. Belgesel bu sene TRT Belgesel Yarışması’nda Kültür Bakanlığı ödülü aldı. Bir de 2020 yılında korona virüs çıkmadan kısa bir süre önce çekilen “7 Kibele” belgeselinin festival yolculuğunu yönettim. Zoom kanalı ile şimdiye kadar 7 film projemi fonladığım “Kitlesel Fonlama” ile ilgili deneyimlerimi festival ve üniversitelerin sinema bölümlerinde anlattım. Biz sürekli ürettik diyebilirim. -Elimizdeki kitabınız farklı sektörlerden isimlerin olağanüstü bir dönemdeki karar ve yöntemlerini içeriyor. Bu isimlerden aldığınız yanıtların okunmasının iş dünyası başta olmak üzere toplumsal hayatımıza ne katmasını beklersiniz? Söyleşilerin deşifre edilmesi gerçekten çok zamanımızı aldı. Gazeteci arkadaşım Fulya Bayraktar’ın ekibi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi öğrencilerim yardımcı oldu. Aslında bu kitap ve devamında diğer gelecek olanlar bir tür sözlü tarih çalışması. Kesinlikle pandemi döneminde yaptığım söyleşilerin yazıya dökülmesi gerekiyordu. Krizler bitmedi ve bitmeyecek. Bunu Bill Gates gibi birçok iş insanı sürekli tekrarlıyor. İşte kriz dönemlerinde dönüp bakılacak bir rehber niteliğinde bu kitap. Hatalar yapılmasın, zamanında kriz planlaması yapılsın ve fırsatlar değerlendirilsin diye. Bakın e-ticaretini çok önceden kurmuş bütün firmalar bu dönemi daha rahat geçirdi. Kayıplarının bir kısmını telafi edebildi. Kriz senaryolarını çok önceden proaktif kurgulamış Pegasus gibi firmalar krize karşı sağlam bir duruş sergiledi. Kığılı gibi bazı firmalar sosyal sorumluluk çalışmalarına ağırlık verdi. Kığılı müşterilerinin gıda ihtiyacını karşılamak için kendi e-ticaret uygulamalarını kullandı. Suat Soysal ise krizde bile teknolojinin yanında insanca dokunuşların (human touch)önemli olduğunu söyledi. Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel dernek üyelerine yönelik araştırmaları sürekli yaptı ve onların korona döneminde sorunlarını dinledi ve çözmeye çalıştı. ÜRETİCİ-TÜKETİCİ İLİŞKİSİ -Önsözde “Pandemi sonrasında kalıcı ve geçici olan tüketici davranışları etraflı bir şekilde analiz edilmeli ve iş dünyasına ve akademik dünyaya katkı sağlamalıdır” diyorsunuz. Kalıcı olan tüketici davranışlarında neler öne çıkıyor? Kalıcı olan temel ihtiyaçlarımız. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini bilirsiniz. Fiziksel ihtiyaçlarımız, güvenlik, sevgi, değer ve kendini gerçekleştirme anlamında ihtiyaçlarımız her zaman var. İhtiyaçların şekillerinde değişiklikler var. Örneğin insanlar artık şehirde değil, şehir dışında taşınabilir evlerde, köy evlerinde, karavanlarda göçebe gibi yaşamak istiyorlar. Barınma ihtiyacı devam ediyor, fakat farklı şekillerde. Kirli hava, su ve gıda tüketiciyi korkutuyor. Tarımla uğraşmak istiyor. Temiz hava solumak ve temiz su içmek istiyor. Günümüz tüketicisinin cep telefonu ve sürekli gelişen teknolojiler nedeniyle zamanı yok ve sorumlulukları arttı ve bu yükünü hafifleten çözümleri getiren şirketler daha çok artacak. Tüketici sosyal medya ve diğer kanallarla beğenmediği ürün ve hizmeti takipçileri ile paylaşıyor. Protesto ediyor. Üretici artık tüketici ile çalışmak zorunda. Üretim ve hizmette kişiselleştirme arttı. İşte görüldüğü gibi hayati ihtiyaçları kalıcı, fakat hayati ihtiyaçlarını karşılayacak ürünlerin ve hizmetlerin türü değişti. -Mehmet Reis ile yaptığınız söyleşide Sayın Reis, salgının yarattığı karmaşa ortamında çok hızlı ve akılcı organize olabildiklerini ifade ediyor. Ardından Nasrettin Hoca’nın testi kırılmadan alınan önlem fıkrasını örnek veriyor. Pandemide yaşanan zorlukların atlatılması ya da hafiflemesi konusunda iş dünyasının bu gayretleri yeteri kadar görüldü mü veya hissettirilebildi mi? Görülmez olur mu? Gıda konusunda çok kısa bir süre karmaşa yaşadık. Amerika ve Avrupa’da bizden çok daha uzun süreler market kuyruklarında beklediler. Gıda tedarikçileri Hızır gibi yetişti. Market zincirleri çok düzgün çalıştı. Hastanelerimiz bir tek hastayı dışarıda bırakmadılar. İngiltere’de hastanede yer bulamayan birçok hasta olduğunu duyduk. Sağlık ürünlerinde sıkıntı yaşamadık. Sosyal sorumluluk çalışmaları arttı. Birçok otel kapısını sağlık çalışanlarına ücretsiz açtı. Yemek ve catering firmaları destek verdi. Reis Gıda, gıda tedariki konusunda çok başarılı firmalardan biri idi. Kendi personeli ile marketlere giderek raflara ürün yerleştirdiler. Migros 65 yaş üstüne evine kadar hizmet götürdü. Çok örnek var ve bu satırlara sığmaz. Tahsildaroğlu da örneğin süt ürünü fiyatlarını arttırmayarak pandemi döneminde tüketiciye katkı sağladı. Otacı firmasını yöneten ‘İkinci kuşak Meltem Kurtsan bitkilerin sağlığımıza önemi ile ilgili birçok eğitici toplantılara zoom kanalı ile devam etti. BASIN ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI -Pandemi boyunca en çok konuştuğumuz konu doğal olarak ölü sayısı ve vaka oldu. İş dünyasının kendini ifade etmesi veya katkılarının önünün açılması konusunda medya ne denli aktif olabildi? Takip edebildiniz mi? Gıda ve sağlık ürünü tedarikçileri başrolde idiler. Gazetelerin ve televizyonların ilgi alanında idi. Sağlık sektörü bu krizde başroldeydi. Bunu inkar edemeyiz. -Konuştuğunuz kişiler iş dünyasının temsilcileri. Tabii bununla beraber topluma hizmet ulaştıran kesim işçi-emekçiler oldu. Bu salgın-kriz ortamının onların hayatına yansımaları konusunda işverenlerin görüşü neydi? Aslında herkes vatanına milletine hizmet etti. Herkes el birliği ile çalıştı. İşçilerin hakkı ödenmez. Korona hastalığının dahi ne olduğunun bilinmediği dönemde hasta olma riskine rağmen fabrikalara gidip, üretim yaptılar. -Pandemide yaşadığımız tecrübenin yakın gelecekte hayatımızı nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz? Yoksa yaşadığımız maskeli ve dezenfekteli hayatın kısa süre sonra hayatımızdan çıkacağını söyleyebilir miyiz? Pandemiler, hastalıklar devam edecek. Krizler, savaşlar da devam edecek. Dünya tarihi hep bunlarla dolu. Önemli olan özel sektörü ile kamu sektörü ile birlik, beraberlik sergilemek ve zor günlerin üstesinden gelebilmek. Bencil olmamak ve paylaşımcı olmak. Maksimum kârlar için bencilce kararlar almamak. Kamu her şeyi denetleyemez. Özel sektörün de kriz dönemlerinde dikkatli ve insaflı olması gerekiyor. İyinin yanında kötü de var olmaya devam edecek. -Eklemek istediğiniz bir husus varsa seve seve yazarız. Kitaplarım 3 cilt olarak çıkacak. Bu sayıda Mehmet Reis, Abdullah Kiğılı, Meltem Kurtsan, Ömer Taviloğlu, Sevdil Yıldırım, Sinan Öncel, Suat Soysal, Mehmet Nane var. 2. cilt de inşallah Aralık sonuna kadar çıkarmayı başarabilirsek Demet Sabancı, Zeynep ve Ülfet Silahtaroğlu, Emine Erdem, Leyla Alaton, Nur Ger, Johan Larsson, Melek Yıldız ve Servet Yıldırım olacak. Ayrıca kitlesel fonlama tavsiyelerimi içeren bir kitap daha çıkaracağım. Lozan Mübadelesi’nin 100 yılı için eşim Orhan Tekeoğlu ile Bodrum Kumbahçe’de bir mübadele belgeseli çektik. 2017’de de kendi yönettiğim “İki Yaka Yarım Aşk” isimli ilk kısa filmimi çekmiştik. Denizci Girit mübadilleri ile ilgili. Zehra Denizaslanı bir Girit mübadili. Kendisini, yaşamını ve mübadil yaşamı inceledik. Kurgusu devam ediyor. RUYİAD destekleriyle ve Orhan Erdim anısına. 2023 yılında gösterilecek. Nurdan Tümbek Tekeoğlu kimdir? Doç.Dr.Nurdan Tümbek Tekeoğlu-İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi Lojistik Bölümü öğretim üyesi ve film yapımcısı 1964 İstanbul doğumlu. Avusturya Lisesi mezunu. Boğaziçi Üniversitesi’nde Sosyoloji Bölümünü bitirdi. Marmara Üniversitesi’nde Üretim Yönetimi ve Pazarlama alanında mastır ve doktora yaptı. İstanbul Film Akademisinde sinema alanında eğitim gördü. 30 yıla yakın Garanti Bankası, Bayraktar Holding, The Ritz Carlton, Siemens ve Metro AG gibi şirketlerde pazarlama ve iletişim alanında üst düzey yöneticilik yaptı. METRO AG’de iken Türkiye’nin ilk kısa film yarışmasını TÜRSAK ile başlattı. 7 belgesel, film ve kısa filmin yapımcılığını yürüttü. Belgesellerine birçok ödüller aldı. İlk kendi yönettiği kısa filmi ‘İki yaka yarım aşk’ Avrupa Film Akademisi’ne referansla kabul edildi. Birçok STK’ya üye. İki limon satsam daha iyi ve Medeniyetlerin buluştuğu kent Antakya isimli 2 kitabı var. Rotary Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması’nı başlatan ilk film komitesi başkanı. 3. kuşak mübadil torunu.