“Belgeler ve Anılarla Urla" kitabının yazarı Mimar Sedef Tunçağ Urla'nın çocukluğumuzun masumiyetini yaşatan evleriyle bir açık hava masumiyet müzesi olduğuna dikkat çekiyor. Ancak kıyı şeridindeki pe...

“Belgeler ve Anılarla Urla" kitabının yazarı Mimar Sedef Tunçağ Urla'nın çocukluğumuzun masumiyetini yaşatan evleriyle bir açık hava masumiyet müzesi olduğuna dikkat çekiyor. Ancak kıyı şeridindeki pek çok belde gibi Urla'nın da son yıllarda çok hızlı bir değişime uğradığını ve kültürel mirasının tüketilme tehlikesi olduğuna dikkat çekiyor.   Kent merkezindeki taş evleri, huzur ve keyif veren tarih kokulu daracık sokaklarıyla, göz alabildiğine uzanan zeytin, bağ rotaları, otları, enginarı, Girit ve Ege mutfağının şifa dolu lezzetleri, şarapçılık merkezi olma yolundaki çabası, tertemiz denizi, tarihi arastasıyla Urla, İzmirliler için en sevilen hafta sonu rotalarından biri. Geçtiğimiz hafta düzenlenen ve oldukça ilgi gören Enginar Festivali gösterdi ki, İzmirliler kadar kenti gezmeye gelenlerin de tercih ettiği bir belde Urla. Edebiyatımızın ünlü kalemlerinden Necati Cumalı'nın, Nobel ödüllü Yunanlı şair Yorgo Seferis'in memleketi, heykeltraş Şadi Çalık'ın ve Neyzen Tevfik'in yaşadığı, duygularının ezgilerine, dizelerine, satırlarına yansıdığı, muhteşem eserler verdikleri bir belde Urla. Bu keyifli beldeyi çok farklı yönleriyle anlatan bir başucu kitabı yayımlandı kısa bir süre önce. Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Vakfı (ÇEKÜL) Urla temsilcisi, Mimar Sedef Tunçağ tarafından kaleme alınan "Urla - Belge ve Anılarla" kitabı Yakın Kitabevi Yayınları'ndan çıktı. Urla’nın neredeyse sokak sokak, bina bina, adalarından köylerine detaylı anlatıldığı kitap, doğma büyüme bir İzmirli ve sıkça giden bir kişi olarak Urla'yı hiç tanımadığımı düşündürdü. Sedef Tunçağ'ın kitabının yanı sıra Instagram'da hazırladığı, üç yıldan bu yana sürdürdüğü Urlaevleri sayfası ise sadece gezginler için değil, tarihe, arkeolojiye merakı olanlar için de bir rehber niteliğinde.

Tunçağ: Bu kitap aslında bir altlık

Mimar Tunçağ'ın uzun soluklu araştırmalarının ve 1970'li yıllardan bu yana süren gözlemlerinin imbiğinden süzülerek hazırlanan kitap, beldeyi çok farklı yönleriyle ele alan bir başucu kitabı niteliğinde. Kendi deyişiyle "incelenmesi gereken bir altlık" olan kitabını gençler için yazdığını söyleyen Sedef Tunçağ, "Bu kitabı okuduklarında nasıl zengin bir kültürün içine doğduklarını, nasıl bir kültürün mirasçısı olduklarını daha iyi anlayacaklarını düşünüyorum. Gençlerin buna sahip çıkması lazım" diyor. Urla'nın ara sokaklarını çocukların hala özgürce oynayabildiği "bir açık hava masumiyet müzesi" olarak tanımlayan Sedef Tunçağ, kitabında bu müzenin özgün galerilerinde bir geziye çıkartıyor bizi. Son derece bilgilendirici, detaylı, 1922 yılından bu güne ulaşan ve tarihe not düşen bir gezi bu. Yakın Kitabevi'nde bir araya geldiğimiz Sedef Tunçağ ile hem mimar, hem ÇEKÜL Vakfı üyesi ve Urla'da yaşayan bir kentli olarak kitabını, beldedeki değişimi konuştuk.

Urla için iki kitap yazdı

Mimar Sedef Tunçağ'ın "Belgeler ve Anılarla Urla" adını taşıyan kitabı, bu belde için kaleme aldığı ikinci kitap. 2003 yılında "Bir Varmış Urla" adını taşıyan, 1922-1950 arası dönemi ele alan bir sözlü tarih çalışması yaptığını anlatan Tunçağ, Urla'ya ilişkin gözlemlerini, araştırmalarını biraz daha genişleterek ikinci kitabını yazmayı planlamış. Ancak araştırmaları sürdükçe planı değişmiş. Akdeniz havzasının ayrılmaz bir parçası olan yarımadayı daha geniş bir perspektiften kaleme almaya başlamış. Urla'nın arkeolojisini, tarihini, denizin bu tarihi gelişime etkisini, kasabada Rumlarla yaşanan dönemi, işgal dönemini, savaş yıllarını ve sonrasını anlatmış Sedef Tunçağ . Göçle muhacirlerin gelişi, değişen demografik yapı, bu yapının kentin ekonomisine, yerel üretimine yansıması, beldenin taş odaklı mimarisi, gelenekler, düğün adetleri, hıdrellez kutlamaları, deve güreşleri, yerel ürünler, tütün, zeytin, bağların ve enginarın Urlalıların yaşamındaki yeri kitapta detaylarıyla anlatılmış. Yeni kitabının hazırlık evresinin üç yıl sürdüğünü anlatan Sedef Tunçağ, "Urla ile ilgili yaptığım araştırmalar, sözlü tarih çalışması bana kentin ne kadar zengin bir kültüre sahip olduğunu gösterdi” diyor. Uzun bir araştırma dönemi yaşadığını belirten Tunçağ, “Belge ve Anılarla Urla kitabım, Bir Zamanlar Urla kitabımın devamı olacakken, araştırmalarım, sorularıma bulduğum yanıtlar akışı değiştirdi. Sonuçta çok araştırdığım, okudum, öğrendiğim mümkün oldukça Urla'ya ilişkin bilgi vermeye çalıştığım bu kitap ortaya çıktı” diye ekliyor.

“Çok hızlı bir değişim yaşanıyor”

Mimar Sedef Tunçağ, 1970'li yıllarda "yazlıkçı" olarak adım attıkları kentin gelişimini, değişimini de yakından izlemiş. Tunçağ ailesiyle 1989 yılından başlayarak tam zamanlı Urlalı olduklarını söylüyor. 2000'li yıllarda ÇEKÜL Vakfı'nın da Urla temsilcisi olarak gönüllü çalışmalara başlamış. Urla ekonomisini canlandırmak, geleneksel üretimi yaşatmak için yürütülen çalışmalara destek vermiş. Sedef Tunçağ, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olduğu dönemde çok özel projeler üretmiş, Urla'nın Tarihi Kentler Birliği'ne girmesine vesile olmuş.

“Kent arşivleri çok önemli”

Urla gibi zengin tarihe sahip yerlerde yerel tarihin korunması, kentin sahip olduğu belleğin gelecek kuşaklara aktarılması için kayda geçirilmesi, kurumsallaşmanın ve sürdürülebilirliğin gerekli olduğunu söylüyor Tunçağ. Kurumsallaşmanın sürdürülebilirlik kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor. "Bizim toplum olarak kayda geçirme, bilgi belge koruma, arşiv geleneğimiz yok. Belleğimiz yok, dünümüzü anımsayamıyoruz. İş sürdürülebilirlik diye başlıyor, dilimize takıldı bu sözcük” diyen Sedef Tunçağ, “Sürdürebiliyor muyuz? Onun için de kurumsallaşma gerek. Arşivleri toplamak kolay ama onları koruyacak, araştırmalara sahip çıkacak, gelecek kuşaklara aktaracak bir kurum gerek" diye ekliyor. Ödemişli bir ailenin kızı olduğunu belirten Sedef Tunçağ, kurumsallaşma adına ilçede 2012 yılında açılan Ödemiş Belediyesi Yıldız Kent Arşivi Müzesi'nin (ÖYKAM) kentin hafızasını kayda geçiren iyi bir örnek olduğunu anlatıyor. Urla'nın hafızasını kayda geçirecek böyle bir kurum için çalışmaların başladığını duyduklarını söyleyen Sedef Tunçağ, beldenin, sokak aralarında gezinen herkesin çocukluğun masumiyet müzesinde dolaşıyor hissini yaşayacağını dile getiriyor. İlçedeki hızlı değişime dikkat çeken Sedef Tunçağ, O nedenle kent hafızasının korunmasına bir an önce başlanması gerektiğini vurgulayarak şunları söylüyor: "Bu güzel beldedeki hızlı değişim bir mimar olarak, beni endişelendiriyor. Çok hızlı bir değişim var, çok hızlı tüketiyoruz her şeyi. Arkamıza bakmadan yıkıyoruz ama niye yaptığımızın bile farkında değiliz. Ve kayda geçirmiyoruz. Bir yıldan bu yana her cumartesi Urla'da dolaşarak fotoğraf çekiyorum bir arkadaşımla. Ve bir sene içinde bile çok hızlı değiştiğini görüyorum Urla'nın. Biz istemeden ve farkında olmadan uyuyan bir kasabayı uyandırdık galiba. Umarım koruma bilinci de bu değişime uygun bir hızla gelişir. Yoksa bu hızlı tüketim Urlayı da benzer sahil kasabaları gibi ranta yenik düşürecek.”

...

@urlaevleri sayfası bir Urla hikayesi Mimar Sedef Tunçağ'ın 2020 yılından bu yana Instagram'da yer alan @urlaevleri sayfası hem araştırmacılar hem gezginler için çok değerli bilgiler içeriyor. Urla'nın sivil mimari belleğini kayda geçirmek ve yeni nesillere aktarmak amacıyla hazırlanmış bu sayfa. Tunçağ’ın kitap çalışmaları için yaptığı araştırmalar da zenginleştirmiş bu sayfayı. Paylaştığı eski fotoğraflara ilişkin gelen yorumların kimi zaman karanlık kalan bilgileri aydınlattığını belirtiyor. Paylaşımlardaki İngilizce çevirileri eşi, eski Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ'ın yaptığını söylüyor. Urla'nın yer aldığı ilk gravürlerden arkeolojik mirasına, kentin girişinde meydanda bulunan turna heykelinin hikayesine, kentte bir dönem hakim olan sade yaşam anlayışının simgesi iki katlı taş evlere, bağ kulelerine dek çok geniş çaplı bilgiler yer alıyor bu çalışmada. Urla'nın merkezinde Rumlardan kalan tarihi yapılar ve konaklar, sokak isimleri, adalar ve köylere ilişkin bilgiler ise verilen emeğin göstergesi.