Böyle hakemlik olmaz, böyle hakemlik yapılmaz, sıkıldım, utanıyorum, yettiniz artık. Neresinden tutsan, elinde kalır insanın. Hep bir tutarsızlık, hep bir yalnızlık, hep de bir yanlışlık. Düzen bozuk...

Böyle hakemlik olmaz, böyle hakemlik yapılmaz, sıkıldım, utanıyorum, yettiniz artık. Neresinden tutsan, elinde kalır insanın. Hep bir tutarsızlık, hep bir yalnızlık, hep de bir yanlışlık. Düzen bozuk düzen. Önce ekmekler bozuldu, şimdi de adalet terazisinin kefeleri hiçe sayılınca, koparılınca emeğe saygı kalmadı, insana saygı kalmadı, alın terine saygı kalmadı, adalet, eşitlik kalmadı. Kime göre, neye göre, hangi kurallara göre, yapılıyor bu işler, 35 yıldır çözemedim, çözülmüyor, çözemiyorum. Kapalı kapılar ardında bir şeyler var mı bilemiyorum, ispatlayamam, günaha da giremem, sahada olan kısmına bakıyorum. Saçma, komik, trajik şeyler oluyor. Çok cahilce, ahmakça, saçma sapan yapılan uygulamalar var ki, midem bulanıyor, kahroluyorum, tiksiniyorum, utanıyorum. Ey adalet nerdesin, koca sahada seni bulamıyoruz, daha dünkü korona gözümün içine bakıyor oysa. Türk hakemliğinin dibine attılar bombayı kaçtılar. Açıklayayım, 20-22 yıl öncesine dönelim. Muvazzaf asker hakemlere yasak getirdiler, hiyerarşi, tevazu, alta üste saygı, disiplin kalmadı, bitti. Neymiş efendim futbolcu bir maç için bilmem kaç para alıyormuş hakemler neden almasınmış, maç ücretini, tazminatı artırdıkça artırdılar, işi mesleği sadece bu olan futbolcu bile o kadar kazanamaz oldu. Bir de profesyonel hakemlik getirdiler, başları göğe erdi. Hakemlik meslek olmaz, olamaz, hakemlik amatör ruhla ama profesyonelce yapılan bir uğraştır, yaşam tarzıdır, hayat felsefesidir. Profesyonel dediysem gereklerini yerine getirme anlamında, ciddiyet, antrenman, eğitim. Şimdi her şey görüntü, şekil, şemal. Yeni dünya düzeni böyle istiyor. Oynanmıyor ama amatör kümedeki taze fidan hakemlere kuş kadar ücreti, 5 yıldır artış yok, sigorta yok. Ama vitrindekilere, her şey var. Buzdağının üstü misali. 25 yaşındaki aslan gibi gence, yaşlısın dediler, kenara attılar, küstürdüler. Çok erken yaşta başlayan illa çok büyük alem olacak, FİFA olacak, dünya kupasına gidecek de sanki, mecbur gibi, umut verdiler, onlara da pes ettirdiler. Gidene dur, kal, gitme demediler, oysa dik kafalı, dik duran, hafif de kırık, korkusuz, sorgulayan, araştıran insandan çok iyi hakem olur. Bu gibileri hazmedemediler, zira geri planda kalmaktan korktular, hala daha korkuyorlar. Devam ediyoruz hakemliği nasıl bitirdiler. 20 yılı aşkın süredir var bu sorun. Aday hakem kursu açtılar, 22'sinden büyüğünü almadılar, boy desen yok kadınlarda şu, yok erkeklerde bu olacak dediler, baştan elediler, sanki kendileri selvi boylum al yazmalım. 1.65 boyundaki kızı, 1.70'lik delikanlıyı hakem yapmadılar, ya çok iyi hakem olacaksa, hakkını yediniz daha en başta. Doğan Babacan, Hakkı Gürüz, Cüneyt Çakır, Özcan Oal'ı hiç görmediniz mi, önemli olan boy değil işlevi. Ben boylu poslu yakışıklı neler gördüm sahada pısırık, kararsız, korkak. Hakemliği bilmiyor ki hakemliğe yatkın değil ki, futbolu bilmiyor ki, hiç de tekme yememiş, bacağını tentürdiyot kavurmamıştan hakem olursa, işte böyle olur. Gözünün önündeki tekmeyi görmez, VAR'a bakmadan atamaz, baksa da atamaz, karar veremez, kafada tilki ya bir daha maça çıkamazsa, para giderse, musluk kapanırsa. Canı cehenneme paranın da şöhretin de, bir daha çıkmazsan çıkma maça. Para kazanıyorsan da helalinden kazan, milletin emeğini çalma, hakkını yeme, kul hakkı yeme, beceremiyorsan hakemliği yapma, yaptırmasınlar. Bu kadar olmaz ki, böyle de yapılmaz ki. Komşu çocuğunu, akrabanı sülaleni, mesai arkadaşının torununu yetmedi, babası hakem diye evlatlarını zorla hakem yaptılar, çoğu da hüsrana uğradı. Yetenek nerde, ara bul. Yabancı dil zorunluğu getirdiler, daha 18-20 yaşında nerde öğrenecek İngilizceyi, Fransızcayı. Sonuçta bu çocuk, Madagaskar'da değil, memleketimin Pülümür'ünde, Ödemiş'inde, Ürgüp'ünde, Yüksekova'sında, Şemdinli'sinde, Yalova'sında düdük çalacak, bayrak sallayacak, İngilizce mi anlaşacak kendi insanın maçında. İngilizce bileni tercih ettiler, oysa hakemliğe ecnebi kaldı zavallım. FİFA kokartı takmış göğsüne bir farkın olmalı de mi herkes hayranlıkla seni izlemeli, yok arkadaş illa, aday hakem gibi görüntü verecekler. Her şeyleri tamam, bir tek en önemli şey olan adalet, cesaret, metanet yok. Hal böyle olunca hakemlik de yok. Bunlar da yoksa, hakem yapsan kaç yazar, yapmasan kaç çeker. Televizyonda maç izliyorum, anlıyorum, anlaşılıyor. Hakemin vücut dili çok kötü, karar veriyor, öyle bir yüz ifadesi var ki, 'ne yapayım benim kapasitem bu kadar, beni zorla buralara getirdiler' der gibi bakıyor. Biliyoruz da anlıyoruz da yazıyoruz. Yanlışlık bununla da bitmiyor MHK hakemine sahip çıkmıyor o da inanmıyor. Koca dernek hakemine sahip çıkmıyor, bilmiyor ki ne yapacağını bakıyor öyle. Ha bu arada işlerine gelen hakeme sahip çıkıyorlar, ta ki işlerine gelmeyinceye kadar. Torpil, 'hamili kart yakinimdir' kartviziti, adamcılık, iş bitirici, sıfatına hakemcik denen kuklalar, yedi bitirdi Türk hakemliğini iş buraya kadar geldi. En iyisi mi tek bir kurtuluş yolu var, tıpkı ilk günlerdeki gibi herkesi aynı eşitlikte, aday hakem kursuna alacaksın. Çıksın gelsin Halil Erdoğan hocam adaleti, hakemliğin ulviyetini, Hilmi Ok hocam oyun kurallarının ruhunu futbolu, Onur Sorguç hocam eşitliği, Fehmi Pazarcı hocam önce adam olmayı, Hüsnü Özdemiroğlu hocam sahada nerde nasıl duracağını, Fethi Gördük hocam emeğe saygıyı, Coşkun Evin hocam oyunu süzme yeteneğini, anlatsın en baştan. VAR'a bakmadan karar veremezsen, senin gösterdiğin kartı da iptal ederler, işte böyle. Çok büyük adaletsizlik. Ne demek yahu olur mu böyle, kart göstereceğim, masa başında iptal olacak, nerde MHK, nerde dernek. Boykot etsenize, kolaysa. Elinden kaptığı kırmızı kartı hakeme gösterdi, futbolcu hala oynuyor, hakemi defterden sildiler. Eline aldığı cep telefonundan hakemin hatası gösteriyor, haklı belki canı yandı ama bu ne cüret böyle, iş bu boyutlara gelmemeli ki. Futbolcu ceza kuruluna, hakem devam, MHK de. Yenisi gelse ne olacak ki umudum kalmadı, kalmıyor. Daha beter günler yaşamaktan korkuyorum, endişe ediyorum. Hele bir yardımcı hakem olayı var ki, uzmanlaşmış yardımcı hakem deniyor kendilerine. Dikiş atmayı beceremeyen cerrah olur mu, o misal. Duracağı yeri bilmiyor. Ekranda gördünüz, fotoğrafını da görüyorsunuz. Elinde bayrak kendini geriye atmış arkadaş, ne işin var orda, çizgiye geçsene ben mi öğreteceğim bunu, ben sana. Uzman ya. O kadar da para alan hocaların da var oysa. Topun yerden ve de havadan tamamının geçip geçmediğini görmen için taç çizgisinin tam üstünde olman, durman gerek. Bilen yok uyaran yok, beş yıldızlı otelde nasıl eğitimse bu. Biz aday iken bunu yapsak, fırçanın kralını yerdik. İyi ki de atmışlar, bir daha da yapmadık. Öyle veya böyle, her türlü olumsuzluğa kötü günlere rağmen, kâbus dolu 2020'yi uğurluyoruz. Temenni edince olmuyor belki ama yine de enseyi karartmamak gerek. Kara gün kararıp kalmaz, her karanlık gecenin aydınlık bir sabahı vardır, bunu bilir bunu yazarım. Umut giderse her şey biter. Sağlıklı, huzurlu, adaletli, tebessümlü, bilinçli, akıl dolu 2021'yi görme, yaşama, yaşatma umuduyla. Yapraklara dallara, yeşillere allara nice nice yıllara, sevgi ve saygılarımla.