Spor medyasındaki taraftar ‘gazeteciler’ bir de amigoluğa soyununca yalan söylemeye bile başlıyorlar. 500 kilometre öteden ahkam kesen mi dersiniz, basın tribününde 5 metre yanımda oturmasına rağmen s...

Spor medyasındaki taraftar ‘gazeteciler’ bir de amigoluğa soyununca yalan söylemeye bile başlıyorlar. 500 kilometre öteden ahkam kesen mi dersiniz, basın tribününde 5 metre yanımda oturmasına rağmen sanki o an olayın canlı şahidiymiş gibi bilgi veren mi... Büyük takımların kompleksli destekçileri, meslek ilkelerinden bihaber ötüyorlar. Onların yaptığı gazetecilik ya da muhabirlik değil, kimse kusura bakmasın. Camiaya şirin görünüyorlar, gerçekleri kıçından başından tutuyorlar ve analitik düşünmek yerine holiganlık yapanlara istediklerini veriyorlar. Bu girizgahı, Göztepe-Fenerbahçe maçında yaşanan olaylar ve verilen kararların ardından yapma ihtiyacı hissettim. Daha önceki yazılarıma bakınca beni de taraftarlıkla itham edebilirsiniz. Bunda çok haklısınız. Ancak ben yerel bir gazetenin spor servisinde çalışıyorum. Hitap ettiğimiz şehrin, bölgenin spor kulüpleri bizi ilgilendiriyor. Bununla birlikte kimse bizi İzmir’de ya da Ege’deki herhangi bir kulübün tarafını tutmakla suçlayamaz. Yayın yaptığımız İzmir’in her kulübüne eşit mesafede duran, her kulübün salt iyiliği için uğraşan bir gazetecilik yapıyoruz. Herhangi bir camianın yöneticisiyle şahsi bir iletişimimiz olmadı, olamaz. Yaptığımız haberlerle, yazdığımız yazılarla ilgili kimseye hesap vermek zorunda da kalmadık çok şükür. Sağolsunlar, kimse de bize bir telefon açıp “Bunu neden yazdınız” diye sormadı... Taraftar gazetecilerden birinin dediği gibi, “Çiğ et yemedik ki, karnımız ağrısın” Ne yalan bir şey yazdık, ne spekülasyon yapıp tık kazanmaya çalıştık. Kulüp başkanları ve yöneticileriyle bir araya geldiğimiz her toplantıda da alnımız ak bir şekilde istediğimiz soruyu sorabildik. Ulusal spor medyasında maalesef olduğu gibi tetikçilik yapan, tek bir camianın sözcülüğünü yapan gazeteciler olmadık, olmayacağız. GÖRMEK İSTEDİKLERİ KADAR GÖRDÜLER Gelelim söz konusu olaya... Göztepe-Fenerbahçe maçının devre arasında, oyuncular tünele girerken, “sadece ve sadece servis edilen videolar üzerinden anlatım yapacağım” Fenerbahçe oyuncusu İrfan Can Kahveci, üzerinde yalnızca iddiaların olduğu tahrikle Göztepe oyuncusu Atakan Çankaya’ya saldırıyor ve yumruk atıyor. Diğer oyuncular, polis, teknik ekipler araya giriyor ve soyunma odasına gidiliyor. İkinci yarıya başlandığındaysa her iki oyuncuya kart çıkmadığı biliniyor. Maçın başlama düdüğünün ardından neler olduğunu sadece yayıncı kuruluştan takip ederek bilebilmek mümkün değil. Yani 500 kilometre öteden yalan bilgi veren taraftar gazeteci arkadaş konu dışı kalmalı, öyle değil mi? Top oyundayken yaşanan tartışmaları, omuz atmaları, iyişip kakışmaları yalnızca tribünde olanlar görebilir... O zaman beş metre ötemde oturan taraftar gazeteci henüz elenmedi... Maçın ardından o da sanki başka bir maç izliyormuş gibi dedi ki, “Bu arada Atakan mutlu mudur acaba? Maç boyu itiş kakışla aklınca yıldırmaya çalıştı. Şimdi hem kendisi hem İrfan ceza alacak. Gerçekten mesleğine saygını takdir ettim Atakan!!!” Evet gördük kimin saygılı olduğunu... HAKEM ÖNCE UYARSAYDI Maçın 6. ya da 7. dakikalarında, kapalı tribünün önünde yaşanan tartışma dikaktimi çekti. Top Fenerbahçe cezasahası önündeydi ve oyun devam ediyordu. Bu esnada topu kapan Fenerbahçe oyunu geriden kurmaya çalışıyordu. Kendi kanadında geri geri giden İrfan Can Kahveci, kendisini savunan Atakan Çankaya’ya her adımında omuz atıyordu. Yardımcı hakemin gözünün önünde olan bu olaya taraftar da şahit oluyordu, 5 metre yanımda oturan taraftar gazeteci de. 3 dakika sonra yine benzer bir tartışma yaşandı ve bu kez sözlü atışma da başladı. Bu kez yayıncı kuruluşun servis ettiği görüntülerde görüyoruz ki, İrfan Can, Atakan’a “Konuşma lan ..cık” diye bağırıyor... Yaşananlara birebir şahit olan yan hakem, gerekli zamanda orta hakemi uyarsaydı, bu tartışamaların hiç birini yaşamayacaktık. Profesyonel bir spor olan futbolda, yıllık milyonlarca dolar kazanan futbolcular kimseyle kavga edemez. Amatör ruh devri geçti, gitti, bitti. Bir de İrfan Can oyundan alınırken ne kadar gergindi herkes hatırlayacaktır. Ancak kimsenin bahsini etmediği gerçek de şu, bütün bu olaylar yaşandıktan sonra İrfan Can’ı Atakan değil çoğunlukla Berkan savunmuştu... YA VİDEOLAR ÇIKMASAYDI... Yine söylüyorum, servis edilen iki ayrı açıdan kaydedilmiş iki ayrı videoya göre İrfan Can Kahveci, Atakan Çankaya’ya saldırmaktadır. PFDK’ya sevkedilme hadisesi ise görüntüler ortaya çıkmadan öncedir. Göztepe kulübünün videolar ortaya çıkmadan önce, Atakan için yaptığı açıklamayı kendilerine kalkan edinenler, saldırıyı sahiplenmektedir. Hatta çok normal bir şeymiş gibi dillendirmektedir. O zaman İrfan Can Kahveci gibi fit bir sporcu gelsin size de aynı şekilde saldırsın. Çok seviyorsanız biraz da siz maruz kalın. 1998 doğumlu genç bir sporcu değil... Hatta deniyor ki, “Maçta yaşansa her iki oyuncuya sarı kart gösterilir, o kadar...” Holiganlığınız ahmaklığınızı gölgeleyemiyor, biliniz. İşin ilginci, Atakan PFDK’ya sevkedilmesine rağmen ceza almadı. Videolar ortaya çıkmasaydı ceza verilecek miydi? Eğer ortada kanıt varsa, saldırı gerçekleşmişse, cezası 2 maç mıdır? 3 hafta sonra oynanacak olan bir derbi olduğu için midir? Camianın olayı normalleştirip, “fazla ceza verirseniz bu sezon bitmez” tehditleri midir? Süper Lig’in 14 güzide kulübü birleşip, “sezon sonuna kadar hakemler hakkında konuşmayacağız” demişti. Mukafatını aldınız, hayırlı olsun. Organize İşler filmindeki replik gibi, “Vidyo ne kadar güzel bir alet değil mi?”