Pandemi denilen şu salgın süreci ile yaşamaya başladığımız günden beri tuhaf tuhaf şeyler yaşıyoruz. Hem de ilk günden beri… Örneğin maske konusunda… Daha kullanımının yararları tartışılırken biril...

Pandemi denilen şu salgın süreci ile yaşamaya başladığımız günden beri tuhaf tuhaf şeyler yaşıyoruz. Hem de ilk günden beri… Örneğin maske konusunda… Daha kullanımının yararları tartışılırken birileri eczaneler eliyle tam 5 liradan maske pazarladı. Hem de milyonlarca. Şu anda 50 tanesini 22.75 TL’den satmaya çalışan var. Üstelik bunlar 5 liralıklar gibi uyduruk değil. Hiç değilse telli. Anlayacağınız birileri biz faydalarını ve mecburiyetini tartışırken vurgunu vurdu geçti. Gıda piyasasında durum farklı mı sanki? Etten süte, yumurtadan ete, meyveden bakliyata. Velhasıl aklınıza gelebilecek neredeyse her bir kaleme birileri bir anda ayar çekti. Biz normalleştiğimizi sanırken, market poşetlerini yüzde 25 fazla para ödeyerek doldurmaya başladık. Sonra devletimiz baktı ki, inşaat sektörü can çekişiyor. Piyasaya düşük faizli konut kredisi pompalayıp ne kadar vicdanlı olduğunu gösterdi. Faiz düşük, ödemesi 1 yıl sonra başlayacak ya. Ev hayali kuran pek çok insan soluğu bankalarda aldı. Aldı da, bankaya giderken 400 bin lira olan evin bedeli, adam işlemlerini tamamlayıncaya kadar oldu mu 500 bin lira… Neymiş ödemesi kolay kredi sayesinde ev sahibi olmuş. Garibim hala ucuz kredinin kendisi için mi, yoksa müteahhit için mi fırsat olduğunu kavramaya çalışıyor. Ya otomobil piyasasına ne demeli. Malum, ucuz kredi piyangosundan ilk defa araç almak isteyenlerle aracını yenilemek isteyenlere de fırsat tanıdı devletimiz. Ama iş uygulamaya gelince bir de ne görelim? Kredi koşullarına uygun araçların fiyatları sıfırı sollamış gidiyor. Benim “20 bin lira eder mi?” diye düşündüğüm külüstür için bile şu aralar 40 bin liralardan söz ediliyor. Varın durumu anlayın. Tabii pandemi koşullarına uygun tatili de unutmayalım bu arada. Birileri kalkıp “en güvenli tatil butik otellerde” diye buyurdu ya… Daha düne kadar pislikten kafanı yastığa koyamadığın pek çok tesis, kendisini bu kategoriye atıp fiyatlarını bir anda 2 ile çarpıverdi. Oysa “güvenli ve temiz” diye koşa koşa gittiğimiz o işletmelerden bazılarında daha düne kadar “böcekler arası olimpiyat” düzenleniyordu. Anlayacağınız bu dönem, krizi fırsata çeviren pek çok uyanığın cebini para ile istiflediği bir mevsim oldu. Tabii ki bu gerçek toplumun küçük bir bölümü için geçerli. Diğerleri mi? Hala iş ve aş derdinde sürünüyor… Şimdi bilin bakalım; Bunun adı virüs ekonomisi mi, yoksa bulaşmış bir ekonomi mi?