Türkiye ilkim değişikliği etkisi ile çok yüksek kuraklık yaşıyor. Dünyanın her yerinde ağır hasarlar bırakan sıcak hava dalgası, kaydedilen en yüksek ısı verileri, muazzam bir buharlaşmaya neden oluyo...

Türkiye ilkim değişikliği etkisi ile çok yüksek kuraklık yaşıyor. Dünyanın her yerinde ağır hasarlar bırakan sıcak hava dalgası, kaydedilen en yüksek ısı verileri, muazzam bir buharlaşmaya neden oluyor. Bunlardan ülkemiz de nasibini alıyor. Avrupa’nın birçok yerinde görüldüğü gibi ülkemizde de ani şiddetli yağışlar ve sel felaketleri kaydedildi. Ani indiren ve sel gibi yıkıcı etkileri olan yağmurun toprağa hemen hiçbir faydası yoktur. Bilakis, üst katman alüvyonlu toprağı yüksek rakımlardan alıp aşağı rakımlara indirir. Beraberinde önüne çıkan ne varsa alıp götürür. Ekonomik anlamda ağır hasar bırakır, can ve mal kaybına neden olur. Ülkemiz istatistiki verilere göre; 2014’ten bu yana ciddi yağış kaybı kaydetmiştir. Azalan yağışlardan daha vahiminin, yükselen ısıyla tetiklenen buharlaşma olduğuna çok kez vurgu yapmıştık. Geçtiğimiz yıllarda kızgın sıcakların bastırdığı yaz aylarında büyük yangınlarla sınavdan geçmiştik. 2020 yaz aylarında Çeşme Yarımadası’nda pek çok noktada çıkmış bir düzine yangın ile büyük mera ve orman sahalarını kaybetmişti. Temmuz ayının sonlarına geldiğimiz şu günlerde ülkemiz pek çok noktasında bir anda patlak veren yangınlar silsilesi ile sarsıldı. Ormanlarımız, ekili dikili alanlar, yerleşim yerleri, tarım ve hayvancılık ile uğraşan köyler, evler hatta turizm tesislerine kadar ulaşan yangın felaketleri yaşıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakmakla kalmıyor. Tüm ülkede her bir vatanseverin, doğaseverin ciğeri yanıyor. Kuraklık ile çok ciddi bir mücadele başlatılması gerekiyor. Tüm dünya ülkelerinin sözde tedbirleri bu işin kaotik durumunu kurtaracak gibi görünmese de, ülkemizde halkımız ve devletimiz ile birlikte su tedbirlerini hayata geçirerek acil önlemler alınması şarttır. Tatlı su rezervlerimiz her geçen gün daha fazla tükenme noktasına ulaşıyor. Pandeminin uzun kısıtlamaları ardından, kendisini tatil beldelerinde stres atmaya, eğlenmeye kaptıran toplumumuz şu an yaşanan trajedinin boyutunu kavramış olmayabilir. Barajlardaki su seviyeleri kritik noktaların altına inmiş durumda. Çeşme ilçe şebekesini beslediği bilinen Kutlu Aktaş Baraj havzasındaki su, Ildırı su kuyularından çekilerek aktarılan sudur. Tarımsal alan olan Ildırı’mızın rezervleri, Çeşme ilçe şebekesine bağlı yerleşkeleri beslemek üzere kullanılıyor. Her gün daha fazla bölgeden, Tarımsal bölgelerin çoğunda, tarımda kullanılan, yani şebeke dışı alanların yeraltı kuyularının çoğunun kuruduğu bilgileri geliyor. Kuraklık ve yağışsız ortam bu şekilde devam ederse, çok yakın bir gelecekte, hayvancılıkla uğraşan ağılların, domates yetiştiren tarlaların suyu kalmayacak. Ülkemizin sayısız bölgesinde susuzluk tehdidi yükselirken, su yasaları ve düzenlemeleri hakkında söylenti bazında kalan bilgiler aktarılıyor. Şebekeye bağlı alanlar için, kişi başı günlük tüketim miktarının hesaplanacağı ve ön ödeme ile aboneliklere bu miktar üzerinde su verilmeyeceği benzeri düzenlemeler kapımızda. Örneğin 4 kişilik bir hane halkına aylık 10 birim su verilmesi kafi görülmüş, o birim su 15. Ci günde tüketilmiş ise, o hane ayın kalanında ekstra su alamayacak. Diğer yanda, kayıp kaçak oranları astronomik boyutlarda seyreden örnekler devam ediyor. Altyapı yetersizliği veya hatalarından kaynaklanan, yüzde 80’lere ulaşan kayıp kaçak oranları ile rekor veriler kaydedilmeye devam ediyor. Yaklaşan büyük krizi öngörmek ve acilen önlemler almak zorundayız. Yanan her bir ağaç yerine 10 ağaç dikimi gibi seferberlikler planlamalıyız.