Plastik şişe, kapak, teneke kutu, kapak halkası, hazır gıda ambalajı, pizza kartonu, peçete, ıslak mendil, çocuk bezi, terlik...

Plastik şişe, kapak, teneke kutu, kapak halkası, hazır gıda ambalajı, pizza kartonu, peçete, ıslak mendil, çocuk bezi, terlik teki, elbette izmarit… Olur da gözden ırak bir yerlerde kafa dinlemek isterseniz sizi yemyeşil ağaçların arasından işte bunlar selamlayacak. Geçenlerde güzel ülkemin cennet köşelerinden biri Akyaka’da kamp kaçamağı yaptık. Gök yeşil; tepemizde ağaçlar… Yer mavi; önümüz alabildiğine deniz… Yer şahane; ama çevre felaketti. Kıyamadım. Sabah ilk ben uyandım ve herkes uyurken az önce saydıklarımı toplamaya başladım. ‘Bir tırmık olsaydı’, diye düşündüm. Çünkü çöpler çam pürçekleriyle iç içe girmişti. Neyse tek tek de olsa hallettim ve birkaç büyük poşeti basa basa doldurdum, götürdüm az ilerideki çöp kutularına attım. Ellerimi güzelce yıkadım, kolonyaladım. Bunları bırakanların ne kadar pis belki de hasta olduklarına dikkat çekilerek işittiğim azarları da sayarsak hepsi, 1 saatten biraz fazla sürdü. Değdi mi, kesinlikle! Vicdan sahibi hiç kimse bu manzarayı kabullenmezdi. Çöp bizim değil; ama dünya hepimizin, değil mi? Kim bilir, belki bizden sonra gelenler tertemiz görünce o da kıyamaz, attıklarının sırıtacağını düşünüp utanır. CİĞERİNSE SAHİP ÇIK! Hani her yaz ‘Ciğerlerimiz yanıyor!’ diye bas bas bağırıyoruz, yangın uçaklarını, helikopterlerini sorguluyoruz ya… Yanan alanlara kondurulan otellere tepki gösteriyoruz ya… İşte ayakta kalabilen ormanlık alanlara da ‘çöplük’ muamelesini reva görüyoruz. Kordon’daki çimlerde, sahildeki banklarda çıt çıt çıtladığı çiğdemin çöpünü her yere saçan arkadaşım, parkta çocuğunu oynattıktan sonra orada içirdiği meyve suyunun çöpünü oyuncakların kenarına iliştiren komşum, yolda arkasındakileri de duman altında bırakarak içtiği hatta otobüse binecekse son fırtı merdivende çekip izmariti sokaklara atan bey amca tatile gittiğinde de izini bırakmayı ihmal etmiyor. Maske takma zorunluluğu kalktı da maske çöpünden şimdilik kurtulduk. Yoksa maske, mesafe, hijyen anlayışına yepyeni bir boyut getirmiştik. Neyse… Madem ormanlar bizim ciğerlerimiz o zaman sahip çıkacağız. Sokak hayvanlarını gelişigüzel besledin, mama döktüğün yeri temizlemediysen temiz değilsin. Kendi hayvanını gezdirdin, tuvaletini yaptırdın, hayvanı temizledin, dışkısını bıraktıysan temiz değilsin. Çocuğun altını değiştirdin; kirli bezi, mendili bıraktıysan, temiz değilsin. Sigarayı içtin; izmariti yere atıp ellerini yıkadın, temiz değilsin. Kamp yapmaya diş ipiyle geldin; diş ipini çöpe ben attıysam sen temiz değilsin arkadaşım! Var da diyelim ki çöp kutusu yok… Bir çöpü kaç metre taşıyacaksın elinde güzel kardeşim, az ileri yürüyüp kutuya atmak bu kadar zor mu? Evinde temizlik yapınca eşine, çocuklarına yerden yüksek oynatan abla, sokaklar da evimiz değil mi? Boş bir poşet taşısan çantanın bir gözünde, ağır gelir mi? Hiç kıvırmayalım. Titizliğimizle övünürüz; ama elimizde çöp taşımadığımız sürece temiz değiliz. Çantamızda poşet taşımadığımız sürece temiz değiliz. ‘Benim evim pırıl pırıl.’ Hiç önemi yok… Evin kadar, bedenin kadar yaşadığın yerden de sorumlusun. Bu çalıştığın ofis olur, kamp yaptığın dağ olur bazen de geçtiğin sokak olur… Temizlik, medeniyetin en önemli göstergesidir ve yaşamın her alanıyla bir bütündür canım kardeşim. Unutmayalım: Aslan yattığı yerden belli olur! Şüphesiz, bunlara dikkat etmeyenin, yangınlara üzülmesi boştur. Çünkü o canım koy alevlerden kurtulsa, senin çöpünde boğulacak! O yüzden ‘Nefes almaya’ diye gittiği yerlerde ağacın, toprağın, börtü böceğin, kurdun kuşun ‘soluğunu kesenin’ ağlamaya hakkı yoktur. Elbette gezelim, görelim, öğrenelim, eğlenelim. Güzelliklerin tadını çıkarırken de Kızılderili atasözünü hep hatırlayalım: “Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.” İYİ HABER: İzmir Arkeoloji Müzesi’nin her ay depolardaki nadide eserleri sergilediği “Göremediklerinizi Göreceksiniz” adlı projesinin bu ayki bölümü, Yunan mitolojisinde zeka, sanat, strateji, ilham, savaş ve barış tanrıçası olarak anılan Athena’ya ayrıldı. Arkaik ve Helenistik dönemlere tarihlenen 4 ayrı Athena figürininin yer aldığı serginin yıldızı ise Bayraklı’da 1930'lu yıllarda yapılan kazılarda parçaları bulunan ve uzmanlar tarafından yaklaşık 90 yıl sonra birleştirilen 28 santimetre boyundaki heykel oldu. Yaklaşık 40 parça halinde bulunan eserin ilk kez sergilendiği kaydedildi. GÜZEL İÇERİK:Eskidikçe değerlenen yeni dostluklara” sloganıyla klasik otomobil ve motosiklet tutkunlarını sayfaya davet eden ‘Klasik sahne’ İnstagram ve Twitter hesabıyla, farklı marka ve modellerdeki araçlar ile takipçilerini zaman yolculuğuna çıkarıyor. Üretim süreci ve araç özellikleri hakkında da bilgi verilen sayfada özellikle Mercedes, Impala, Mustang, Cadillac gibi efsanelerine yer verilirken 1955 model Lincoln Futura gibi sıradışı tasarımlara da dikkat çekiliyor.