Türkiye’de kamu eliyle yapılamayacak büyük projelerin birçoğu son yıllarda yap, işlet, devret modeliyle inşa edilmeye başladı. Hasta garantili şehir hastaneleri, araç garantili otoyollar, yolcu garant...

Türkiye’de kamu eliyle yapılamayacak büyük projelerin birçoğu son yıllarda yap, işlet, devret modeliyle inşa edilmeye başladı. Hasta garantili şehir hastaneleri, araç garantili otoyollar, yolcu garantili havalimanları derken devletimiz yüklenici firmalara farklı konularda garantiler vererek yatırım üstüne yatırım yapıyor. Garanti konuları kamuoyu gündemini fazlaca meşgul ederken bu projelerin gerçekten verimli olup olmadığı tartışılıyor. Zira verilen garantiler nedeniyle devletin kasasından çıkan tutar proje yapım maliyetinin birkaç katı olunca keşke devlet kendi kasasından bu projeleri hayata geçirseydi de en azından elde edilecek gelir yine devlet kasasına kalsaydı diye sorgular olduk. Osmangazi Köprüsü başta olmak üzere şehir hastaneleri gibi devasa yatırımlar yapım maliyetinden çok verilen garantilerle yararlanan kadar bu projelerden hayatı boyunca yararlanmayan kişilerin de cebinde kara bir delik oluşturdu/oluşturuyor. Avrasya Tüneli de yine bu kapsamda tartışılan bol garantili projelerden yalnızca biri. Bu projeler arasında öyle bir örnek var ki böyle bir planlama nasıl yapılmış anlayabilmek mümkün değil. Garanti verilirken hangi uzmanın neye göre bir hesaplama yaptığının çok iyi bir şekilde sorgulanması gerekiyor. Yoksa bu devasa projeler birtakım şirketler için uzun süreli gelir elde etme yöntemine dönüşüyor. ZAFER HAVALİMANI Çok tartışılan Yap-İşlet-Devret modeli ile inşa edilen Kütahya Zafer Havalimanı'nda yüklenici firmaya verilen garanti yolcu sayısının sadece yüzde 4'üne ulaşılabildiğinin açıklanmasıyla model bir kez daha kamuoyu gündeminde kendine yer buldu. Zafer Havalimanı’nı inşa eden firmaya 5 yıllık süre için 26.6 milyon Euro ödendiği ortaya çıkınca söyleyecek çok da bir söz kalmıyor aslında. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’ın "Yap-İşlet-Devret modelinin kabul edilen temel prensibi, bölgenin havalimanı ihtiyacının tespitinin doğru yapılması ve bu tespit neticesinde özel sektörün projeye dahil edilebilmesi isteniyor ise, risklerin ve getirilerin yüklenici ile idare arasında optimal seviyede dağıtıldığı bir finansman yapısının kurulmasıdır" sözleri aradaki hesap hatasını açıklamaya yetmiyor. Bu kadar büyük bir hesap hatası yapılmış olmasının hiçbir şekilde izahı mümkün değil maalesef. Zafer Havalimanı’nda 2012-2016 yılları arasında 4 milyon 73 bin 18 yolcu garantisi verilmesine rağmen 170 bin 534 yolcu havalimanını kullanmış. Yani garanti sayısının sadece yüzde 4'ü gerçekleşti. Bu noktada bu hesap hatası neye göre yapıldı, aradaki farkı kim, neden hesaplayamadı devletin ilgili kurumlarının sorgulaması gerekmiyor mu? Avrasya Tüneli için 2017'de şirkete, garanti kapsamında 123 milyon 718 bin 819 lira ödenmiş. Avrasya Tüneli için yıllık araç geçiş garantisi bulunuyor ve bu garantinin miktarı her yıl binde 5 oranında artış gösteriyor. Çok büyük projeler yapmakla övünen ülkemizde bu projelerin maliyetinden ziyade projelere verilen garantileri konuşuyorsak bir noktada hata yapıyoruz diye düşünüyorum.