Bugün sizlerle kırmızının bir başka tonunu konuşacağız… Çıkarın kızlar yastık altında sakladığınız pabuçları, bayram geldi! Küçüklüğümde hatırlarım, anneannemin elinden tutup bayram alışverişi yapt...

Bugün sizlerle kırmızının bir başka tonunu konuşacağız… Çıkarın kızlar yastık altında sakladığınız pabuçları, bayram geldi! Küçüklüğümde hatırlarım, anneannemin elinden tutup bayram alışverişi yaptığımı… Bazen de artık o zamanların şartlarından mıdır bilinmez, bir kırmızı pabuç için hüngür hüngür ağladığımı… Aslında bir semboldür pabuç dediğin, en cilalısı bayramın geldiğini müjdeler… Genel anlamda çoğu kişinin küçük yaşlarda kırmızı pabuçlarına sarılarak heyecan içinde uyuduğu bir bayram akşamı vardır. Hele o sabahlar… Heyecanla uyuduğun gecenin hemen ardından güneş öper yüzünü, annen uyandırır seni uykundan… Zira o en erken kalkıp babayı duaya, çayı da ocağa uğurlamıştır… Elbiseler dün akşamdan ütülenmiş, uyumlu çorapların hazır… Evin mis kokusu burnunda çiçek açtırıyor… Gerine gerine kalkılır o gün yataktan… Baban gelirken fırına uğramış, gevrek, boyoz ne bulduysa artık… Yumurtalar haşlanmış, sahanın arkasında kaliteli sucuk kesiliyor… Herkes bir sofrada toplanmış, Baban, ‘İlk önce benim anneme gidelim’ diye baskı yapıyor… (Babaanneler gıcır para verir ama en çok anneanneler sevilir) Peynir, zeytin, yumurta ağzında büyüyor… Kalkıp sofradan elbiselerini giyiyorsun heyecanla… Annen tarağı suya batırıp acele acele saçlarını topluyor… Eller ilk kendi evinde öpülüyor… Nihayet kırmızı pabuçlarınla sen bayrama gidiyorsun… Kapı kapı dolaşıp, sevincini yayıyorsun evlere… O eller üç beş lira alana kadar da kapıdan uzanıyor içeri…
  • Amca! Bayram harçlığı yok mu ya?
O gün çok zengin olup alacaksın istediğin bebek evini… Gece eve dönünce bir yorgunluk… Kırmızı pabuçlarını dinlendirmeye bırakıyorsun kutuya: Seneye yine görüşeceğiz, sakın geç kalma! Her yıl işte böyle heyecanlı, böyle neşeli geçiyor bayramların… Sonra bir gün geliyor, o kırmızı pabuçlar ayağına olmuyor… Çaktırmıyorsun ama hem şoktasın hem de için burkuluyor… Bu sefer kırmızıyı tırnaklarında gezdiriyorsun ev ev… Ama aklın hala o giyemediğin pabuçlarda… *** Diyorlar ya ‘Biz büyüdük ve kirlendi dünya…’ Sahi, kaç yıldır duyuyorsun ve dilinde gezdiriyorsun şu sözü: ‘Bayramların da tadı yok artık…’ Anneanneler ve babaanneler melek olmuş… Bedenin işten yorulmuş… Bir selamı çok gördüğün amca çocuklarınla bayramını geçirsen ne olur? Gel canım biz tatile çıkalım… Ne oldu? Son yıllardır beğenmediğiniz bayrama bu sene hasret mi kaldınız? Evde aynaları öpersiniz artık… Kendinize sarılır, bayramlaşırsınız… Kalburabastılarınız dolapta şekerlenir, kahveleriniz cezvede bayatlar, fırından biri gelip bağırsa da ekmek alsak diye beklersiniz… Ben mi? Kırmızı pabuçlarımı giyeceğim bu yıl da… Bu sefer tırnaklarımı da süsleyeceğim kırmızı oje ile… Belki kapı kapı dolaşamayacağım ama evimde misafir edeceğim bayramı! Kucak dolusu sevgilerle… İyi bayramlar!