Selda Bağcan "yaz!" demiş; ama gazetecilerin çalışma şartlarını biliyor musunuz? Hadi Amerika Birleşik Devletleri'nde...

Selda Bağcan "yaz!" demiş; ama gazetecilerin çalışma şartlarını biliyor musunuz? Hadi Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) son olaya bir göz atalım. Okumuşsunuzdur, ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından New York Times (NYT) gazetesinin çalışanları, sendika ile yönetim arasında süren görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine 24 saatlik greve çıktı. New York Times binası önünde toplanan yüzlerce gazete çalışanı, ellerinde pankartlarla gazete yönetimini protesto etti. Gazetenin muhabir ve editör kadrosunu oluşturan çalışanlar, bağlı oldukları sendika NewsGuild ile New York Times yönetimi arasında 20 aydır devam eden görüşmelerin neticesiz kalmasına tepki göstererek, iki yıldır zam alamadıklarını ve adil bir anlaşma istediklerini dile getirdi. NewsGuild sendikasından yapılan yazılı açıklamada da, NYT yönetiminin yaptığı teklifin, ABD’deki enflasyonun ve ortalama ücret artışlarının çok gerisinde kaldığına dikkat çekildi. NYT’de konu ile ilgili çıkan haberde ise, Mart 2021’de sona eren kontrattan bu yana taraflar arasında yaklaşık 40 görüşme yapıldığı, ancak maaş artışı, sağlık ve emeklilik planlarında uzlaşı sağlanamadığı kaydedildi. Haberde, NYT’nin sendikaya, yüzde 4’ü son 20 ayı kapsamak üzere 2023 ve 2024 için toplam yüzde 12,5 zam önerdiği, sendikanın ise yüzde 8,5’i geriye dönük olarak maaşlara toplam yüzde 24 artış istediği ifade edildi. NYT’de 1800’den fazla çalışanın bulunduğu, bunların yaklaşık 1450’sinin ilgili sendikaya bağlı olduğu bilgisi paylaşıldı. 24 saatlik iş bırakma eylemi için en az 1100 NYT çalışanının imza attığı, NYT çalışanlarının, benzeri bir günlük eylemi en son 1981’de yaptığı belirtildi. Haberde CNN, BuzzFeed, AMC Networks, Gannett, NPR ve Washington Post gibi kuruluşların da bütçe sıkıntısı yaşadığı hatırlatıldı.  Türkiye'de de durum farklı değil. Pek çok kurum uzun süredir ekonomik sıkıntı içinde. Gazetecilik, işsizliğin yoğun olduğu bir alan zaten. Uzun saatler, yorucu bir tempoda koşuşturan fikir işçileri genelde karın tokluğuna çalışıyor. İş çok, çalışan az. Tabi gazeteciler toplumun sorunlarını dile getirirken, kendi sorunlarını pek göz önüne sermiyor. İletişim fakültelerimiz ve diğer mezunlarımız başka bir tartışma konusu, basın kartı yönetmeliği bambaşka. Sendikalaşma ise uzun uzun düşünülesi... Sansür, otosansür derken tartışma konuları say say bitmiyor. UCU KİME DOKUNACAK? Ancak inanmazsınız, yıpratıcı olan bunlar değil. Esas sorun, gazetecinin 'kimin incineceğini' açıklama çabası. Yani, Avrupa ve Amerika'yı bilmem ama, çoğu gazeteci o maaşla nasıl geçineceğinden çok, haberini nasıl yayınlatacağını düşünüyor Türkiye'de. Çünkü sistemin aksayan / aksatılan yönleri mercek altına alındığında ipin ucu iktidara da varabiliyor, muhalefete de. Zengin iş adamlarına da varabiliyor, görevini  yerine getirmeyen devlet görevlisine de tarikat liderlerine de. Belki de hepsine...   Bakanlıklar, belediyeler, denetlemeler, desteklemeler; bir gazetenin göbekten bağlı olduğu bunca yapı içinde bağımsız olması beklenebilir mi? Peki gazeteler bağımsız olmazsa, 'çocuk gelinler' duyulabilir mi? Maden facialarındaki 'kusurlar' görülebilir mi?  'İntihar' denilen cinayetler öğrenilebilir mi? Sorun çok; ama önceliğimiz basın yayın kuruluşlarının ekonomik özgürlüğü olmalı. Gazeteci, gücünü reklam veren patronlardan, ilan veren siyasi partilerden değil  doğrudan halktan almalı. Görüşü ne olursa olsun, doğru olanı çekinmeden yazabilmeli. Son dönemdeki internet yayınları bu alanı açmaya başladı aslında, devamı gelmeli. Sorunlara dikkat çekmez ve çözüm aramazsak, nasıl inşa ederiz toplumdaki huzuru, refahı ve güveni? Her haberinde 'Yazmasa ortaya çıkmayacaktı!' dediğim, yazılarını ilgi ve hayretle takip ettiğim tüm meslektaşlarımın önünde saygıyla eğiliyor; kulağımıza küpe olsun diye de şuraya bir George Orwell sözü iliştirip, yazıyı noktalıyorum: “Gazetecilik birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmaktır, gerisi halkla ilişkilerdir.”  İYİ HABER: Suudi Arabistan'da düzenlenen Para Tekvando Grand Prix Final Müsabakaları'nda milli sporcular, 3 gümüş, bir bronz madalya kazandı. Başkent Riyad'da gerçekleştirilen ve 2024 Paris Paralimpik Oyunları'na kota puanı veren organizasyonda kadınlar 52 kiloda Meryem Betül Çavdar, 57 kiloda Gamze Gürdal ve erkekler 58 kiloda Ali Can Özcan, gümüş madalya elde etti. Erkekler 70 kiloda ise Fatih Çelik, bronz madalyanın sahibi oldu. GÜZEL İÇERİK: Toplumu deprem konusunda bilinçlendirmek adına kurulan internet sitesi ve  instagram hesabı 'Korkma depremden' takipçilerini afetlere hazırlıyor. Acil durum çantası hazırlama videoları,zorunlu deprem sigortası, deprem sonra iletişim, depremde haber dili gibi farklı alanlarda konuyu irdeleyen hesapta, uzman isimlerle yapılan röportajları da izleyebilirsiniz.