Bütün dünyayı sarsan bir Kovid-19 melanetini dünya gibi çok büyük bir perspektiften çıkarıp küçük bir ilçenin perspektifinden bakmak istedim. O yüzden bir haftadır İzmirimiz’in Bayındır ilçesindeyim....

Bütün dünyayı sarsan bir Kovid-19 melanetini dünya gibi çok büyük bir perspektiften çıkarıp küçük bir ilçenin perspektifinden bakmak istedim. O yüzden bir haftadır İzmirimiz’in Bayındır ilçesindeyim. İlçe önce bir yangınla sarsıldı. Bu arada Kovid-19 ile mücadelede son hızla devam ediyor. Belediye her eve taleplerini yetiştirmek için elinden geleni yapıyor. Kovid-19 ile mücadelede bazen sıkıntılar yaşanmıyor değil. Örneğin bazı kişiler evlerinden çıkmıyor. Kimler, yaşlılar! Belediye her telefon eden yaşlı için eve hizmeti esirgemiyor. Böyle olunca ilçede ‘evde kal hizmetleri’ şehirdekinden daha yoğun. Şehirlerde çeşitli nedenlerle istenilen kurumlara ulaşamamak, yaşlıları bazen bezdiriyor. İletişim araçları ile kuruma ulaşılamıyorsa konu komşu ile bu kurumlara hemen haber salıveriliyor. Ancak buralarda da şaibeli laflar oluyor. Her şeye rağmen ilgili memurlar gerekli tedbirleri alarak çağrı yapan yaşlılara ulaşıyor. Hasta hakları nedeniyle bir takım hastalar söylenmemiş olabilir, endişeleri memurların en büyük korkusu. Çok büyük denen parklar var ve insanlar buralara yoğun bir şekilde oturmaya gidiyor. Bayındır aynı zamanda ‘çiçeğin başkenti’ olduğu için şehir içi veya belli mesafedeki çiçek seralarının polenlerinin olması çok doğal. Bu sebeple Bayındır’da Kovid-19 konusunda çok daha dikkat edildiğini görmek mümkün. Haberlerin çok hızlı yayıldığı bir ilçe diyebiliriz. Bayındır için hal böyle olunca ilçede bir virüs tehlikesi varsa belirtilmeli, hatta Canlı mahallesindeki bir, iki, üç ölümün duyumları nedir, ne değildir incelenip açıklanmalı. Konu ilçe halkına belirtilmeli ki mücadele kör döğüşü gibi olmasın. Geçen haftaki apartman yangını ise çok üzücü olmakla birlikte yangına sebep olan konu da başka facialar için bir uyarı niteliğinde. İkamet alanlarında yanıcı patlayıcı malzemeler için yasal uyarılar var. Bu uyarıları dikkate almamak bu tür üzücü durumların ortaya çıkmasına neden oluyor. İkamet alanları içinde birçok konuda bizleri uyaran yasal zorunluklar var. Kovid-19 konusunda maske bilindiği gibi bir yasal zorunluk. Her yerde olduğu gibi ilçemde de maske takmak konusunda sıkı denetim gerektiğini, özellikle erkeklerin uymadığını gördüm. İzmir’den Bayındır’a geldiğimiz için kimseye yasal mesafe kadar dahi yanaşmayıp temas da etmedik. Bütün gözlerin şehirlere dikilmiş olması ve 65 yaş üzerine yoğunlaşması ile virüs mücadelesinde konunun ana temasından uzaklaşıldığını fark ettim. Kıymetli ilgililer sanki kırk- elli yaş altını unutmuş gibi… Ekonomi durmadan darbe alıyor ama darbeyi esnaf, tüccar, çiftçi en ağır bedeli ödeyerek alıyor. Gördüm ki mücadelenin topyekun olması gerek, çünkü bu melun virüs için ‘Efendim, burada yani bizim yörede yok, orada var’ dengesine sahip değil. Öyle olsa İzmir’in bir semtinde, Niğde’nin bir köyünde, Canlı mahallesinde, Amerika’da aynı anda olabilir mi? Ülkemizdeki mücadele her yerde, her alanda tek bir mantıkla yürütülürse sanırım başarıya ulaşabilir.