Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, sınavlar ilköğretim yıllarından itibaren hayatımızın birer parçası. Öğrencilik...

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, sınavlar ilköğretim yıllarından itibaren hayatımızın birer parçası. Öğrencilik hayatının başladığı ilköğretim yıllarından itibaren, bir bireyin özellikle bir kamu görevine ataması yapılana kadar devam eden sınav maratonunda, belli kamu görevlerine atanabilmek için yazılı ve sözlü sınavlar yapılmaktadır. Maalesef ülkemizde bütün sınavların her zaman hukuka uygun olarak yapıldığını söylemek mümkün değildir. Özellikle, kamuya personel alımı için yapılan sınavlarda belli kişilerin kayrıldığı iddiaları, basın yayın organlarında ve sosyal hayatta sıklıkla gündeme gelmekte ve özellikle son yıllarda sınavların iptali için yargıya çok sayıda müracaatlar yapılmaktadır. Bu gün kamuya personel alımıyla ilgili yapılan sınavların adaletli yapılıp, yapılmadığı konusunda bir anket yapılsa, muhtemelen vatandaşlarımız genel itibarıyla, özellikle de sözlü sınavların adaletli yapılmadığını ifade edeceklerdir. Yazılı sınavlar kontrolü, irdelenmesi, incelenmesi bakımından daha kolaydır. Ancak, özellikle kamu hizmetlerinin ehil ve yetişmiş kamu görevlileri eliyle yürütülmesi için yapılan sözlü sınavların, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun, objektif ve aynı zamanda yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime imkân tanıyacak şekilde yapılması esas olmalıdır. Adayların katıldığı sözlü sınav öncesinde, sınavda sorulacak soruların hazır olması, her adaya sorulan soruların ve verilen cevapların kayda geçirilmesi ve adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi gerekmektedir.KİMİ KİME’ 21. yüzyılın 2022 yılında bizler halen sınavlarda yaşanan, torpili, kul hakkı yemeyi, adam kayırmayı konuşmuyor olmalıydık. Bir öğrencinin ve ailesinin, yıllarını harcayarak, gösterdiği çabanın, verdiği emeğin, bir çırpıda heba edilmesi, bir bireyin geleceğinin mülakatı yapanların iki dudaklarının arasından uçup gitmesi, her geçen gün topluma yerleşen, torpilin yoksa bir şey olmaz, uğraşma, yaşanan haksızlıklarla ilgili “kimi kime şikayet edeceksin” algısı sözün bittiği yer. Torpil olacaksa, torpille personel alacaksanız neden sınav yapıyorsunuz ki? Bazı devlet kurumlarına personel alımıyla ilgili; DSP, MHP ve ANAP’ın koalisyon olarak kurduğu 57. Hükümet tarafından, Kamu Personeli Seçme Sınavı ya da kısaca KPSS, 18/3/2002 tarih ve 2002/3975 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na istinaden ilk olarak 2002 yılında ÖSYM tarafından hazırlanıp, uygulanmaya konmuştu. Son yıllarda mülakatla memur alımlarının yapılmasıyla maalesef KPSS adeta devre dışı bırakılmakta. YENİ SİSTEM’ Özellikle kamuya personel alımlarıyla ilgili yaşanan haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik ve liyakatsizliklerle ilgili son zamanlarda olumlu gelen bazı yargı kararları içimize su serpse de, hiç bir vatandaşımızın hakkının yenmeyeceği yeni sınav sistemleri getirilmesi elzemdir. Bu gün A partisinin iktidardayken yaptıklarını, yarın B partisi iktidara geldiğinde yapmayacağının garantisi mi vardır ki? Dili, dini, ırkı, mezhebi, meşrebi siyasi görüşü her ne olursa olsun, bizim vatandaşımızsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birlik ve bütünlüğü içerisindeyse, Devletimizin ve Milletimizin çıkarlarını zarar vermiyorsa, o vatandaşımızın geleceği sözlü sınav yapan kişilerin iki dudağı arasında olmamalıdır. Sözlü sınavlar daha çok bireyin yapacağı işe göre, fiziki görüntüsü, konuşması vb. kriterler üzerinden yapılmalıdır. Elbette bazı meslek guruplarında, belli kriterler olabilir. Mesela polis olacak bir gencimizden boy, kilo gibi kriterler istenebilir. Öğretmen olacak gencimizden kekeme olmaması bir kriter olabilir. Ancak, hak eden bir vatandaşımızın hakkını gasp etmek, kul hakkı yemek ne dinimize, ne de kültürümüze uygundur. Kime ne yaşattıysanız, bir gün aynısını yaşayabilirsiniz.