Günler sonra aynada yüzüme baktığımda kendimi tanıyamadım. Açlık ve soğuk hepimizi perişan etmişti. Ama en çok da çocukların hali kahrediyordu bizi. Onların açlığı, üşümesi, ağlaması ölümden b...

Günler sonra aynada yüzüme baktığımda kendimi tanıyamadım. Açlık ve soğuk hepimizi perişan etmişti. Ama en çok da çocukların hali kahrediyordu bizi. Onların açlığı, üşümesi, ağlaması ölümden beterdi bizim için” diyor ve susuyor. Hatay- Harbiye’de çadır kentte tanıştım Dolunay Aker’le. Çocuklara masal anlatıp şiir okuyacağımı bilenler hemen onunla tanıştırdılar. Yüzüne çöken derin hüznü görmemek mümkün değildi. Sakin sakin anlatıyordu: “Depremden sonraki ilk 9 gün ailemden hayatta kalanlarla bir dondurma şemsiyesinin altına sığındık. Yağmur yağdı, fırtına koptu sadece bir şemsiye vardı. Günler sonra aynada yüzüme baktığımda kendimi tanıyamadım. Açlık ve soğuk hepimizi perişan etmişti. Ama en çok da çocukların hali kahrediyordu bizi. Onların açlığı, üşümesi, ağlaması ölümden beterdi bizim için” diyor ve susuyor. Buna rağmen çadırlardaki hemşerileri için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Sözlerinde yalnız bırakılmış olmasının öfkesi de var. Ama bir yandan kütüphane kuruyor bir yandan depremzedelerin yardımına koşuyor. Şehrin çekilmez kokusu arasında Aker’le söyleştik. Aker, deprem bölgesinde sanata dair bir şeyler yapmaya devam edeceklerini söylüyor ve ekliyor, “Her şey silinse de sanatın sesini kimse silemez. Bizler konuşacak yazacak haykıracağız ve bizi burada acılarımızla yalnız bırakanlar korkacak!” Siz Antakyalı bir şairsiniz. Depremde de buradaydınız. İki ay kadar zaman geçti. İlk günden bugüne bize duygularınızı anlatır mısınız? Yıkım, elimizden kelimelerimizi, insanlarımızı, hafızamızı aldı. İnsanlık tarihinin en büyük yıkımlarından birini yaşadık. Tanıdığım insanların yüzde 80'i hayatını kaybetti. Geçmişin kelimeleriyle konuşuyoruz çünkü geçmiş bizim için şu an bir direniş noktası. Geçmişte kalanı, geleceğin kelimelerini bulacağız. Antakya; yaşamsız, sanatsız, hafızasız kalmayacak! Antakya dünyanın en eski kentlerinden biriydi. Şimdi böyle bir kent neredeyse yok. Bu kültürel mirasın ayağa kaldırılması adına ne yapılabilir? Çok söylendi ama altını çizmekte fayda var. Egemenler hafızamıza saldırıyor. Bedenlerimizi yok etti. Bulamadığımız insanlarımızın acısını bile yaşayamadık çünkü kendi hayatımız kaybolmasın diye çabalıyorduk. Yeryüzünde ne kadar acı varsa hepsini hatırlıyoruz. Deprem kişisel hafızayı toplumsal hafızayla birleştirdi. Yaşayanların arasında ölülerimizin hesabını soracağız! Antakya yaşadıklarına sahip çıkma konusunda ustadır. Toplumsal mücadelelerde yaşadığımız kayıpları nasıl unutturmadıysak bugünler de tarihin hafıza rehberine ortak olacaktır. Bizler burada depremin ilk anından beri “Barbarları Beklerken Sanat Kolektifi” olarak çalışmalar yürütüyoruz. İnsanların nefes alması ve yaşarken kaybettiği anlara sahip çıkması için sanat güçlü bir enstrümandır. Her şey silinse de sanatın sesini kimse silemez. Bizler konuşacak yazacak haykıracağız ve bizi burada acılarımızla yalnız bırakanlar korkacak!

ÇADIR KÜTÜPHANE

Burada bir çadır alanında kalıyorsunuz. Bir sanatçı olarak depremzede hemşerilerinizle bağınız nasıl? Edebiyata dair neler yapıyorsunuz? Yaklaşık 25 gündür Harbiye Deprem Koordinasyon Merkezi'nde çadır sakinlerinin yanında gönüllü olarak kalıyorum. Zaman burada önemli bir sorun. Günün aktif yapılan işleri dışında elimden geldiğince sanata yönelik kolektif katkılar sunuyoruz. Ki bu konuda birlikte o güzel şiir hikâyelerinin arasında dolaştığımız için kendimi şanslı hissediyorum. Barbarları Beklerken Sanat Kolektifi ise geniş bir program dahilinde sinemadan edebiyata, sağlıktan hukuk alanına kadar komiteler oluşturarak etkinliklere katkı sunuyor. 10 Nisan 2023 tarihinde Sosyalist Kadın Hareketi'yle ortaklaşarak Kadın Buluşması düzenledik. Buluşmanın sonunda Harbiyeli Kadınlar, Samandağlı kadınların gönderdiği portakal fidelerini birlikte ektiler. Hatay Kültür Sanat Edebiyat Platformu'nun kurucu bileşeni vasfıyla Ankara'dan Hatay'a dayanışma koridoru oluşturarak Ankaralı ve Antakyalı dostlarımızı Antakya'ya çağırdık. Arsuz, İskenderun, Samandağ, Antakya ve Harbiye'de çadır ziyaretleri gerçekleştirildi ve Platformun öncülüğünde Antakya Ali İsmail Korkmaz Deprem Koordinasyon Merkezi'nde Ankaralı dostların katkılarıyla bir çadır kütüphane kurduk. Bu tarz çalışmalar daha da büyüyerek ilerlemeye devam edecek. Depremzede hemşerilerimle bağımı en sona bırakmak istedim. Onlar olmasa biz ne geri dönebilirdik ne de geleceğe dair bir umudumuz olurdu. Ama biz onlardan çok fazla şey öğreniyoruz. Öfkenin kıymetini, umudun gücünü, her sabah uyandığımız günün aslında onlarla yenilendiğini... Bizi bizden koparmak isteyenlerin nasıl boş bir çaba içinde olduğunu çünkü hatıralarımız direncimiz olacak ve biz birlikte yeniden bu şehri ve kelimelerimizi kazanacağız.

KALANIN ADI NE OLACAK?

Şehirleriniz şiirlerinizde mutlaka yer almıştır. Deprem sonrasının Antakyasını hiç yazdınız mı? Sanatçılar bundan sonra Antakya'yı nasıl anlatmalı? Yaşanan süreçten kaynaklı kelimelere gitmem zor oluyor. Ama bu sürecin, yaşadığımız deneyimin tortuları elbet bir şeyler bırakacak. Fakat o kalanın adı ne olur bilmiyorum. Belki fırtına dindiğinde biraz kendimize geldiğimizde sözcüklerimiz yıkılan şehrimi anlatacak. Şimdi söz sanki sizin gibi gazetecilerin bizi geleceğe taşımasında. Antakya'da sanatçılar geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Kenti sahiplenmek adına yapılan bu açıklamaydı. İki aydır sanat dünyasının bu kentle kurduğu iletişim nasıldır?

HERKES KATKI SUNUYOR

Herkes elinden geldiğince katkı sunmaya çalışıyor. Bu yıkımı birlikte yeneceğiz. Bugün en önemli husus ton farkına bakmadan birleşmektir. Bugün değilse ne zaman artık sadece gerçek bir soru değil. Hayati bir öneme sahip. Son söz sizin. Eklemek istediğiniz bir husus varsa seve seve yazarız. Bu güzel ve dertli sorular için çok teşekkür ederim. Dostlukla. ...

DOLUNAY AKER KİMDİR?

1994, Antakya. Yasakmeyve, Natama, Kitaplık, Varlık, Yeni E gibi dergilerde şiir, yazı ve söyleşileri yayınlandı. 2014-2016 yılları arasında Amanos Edebiyat dergisinin kadrosunda bulundu. 2017 Uluslararası İstanbul Şiir ve Edebiyat Festivali tarafından 30 yaş altı Türkiye’nin gelecek vadeden 29 yazarı arasında gösterildi. Hindistan’da yayımlanan Enchanting Verses edebiyat dergisinin Türkçe şiir özel sayısı ve Meksika'da yayımlanan La Otra Revista dergisinin Türkiye özel sayısında şiirleriyle yer aldı. Poesis Kitap’ta editör kademesinde çalıştı. Barbarları Beklerken edebiyat fanzinini yayına hazırlıyor ve aynı adlı sanat kolektifinin üyesidir. Kitaplar: İzdiyar, Yasakmeyve Komşu Yayınları, 2016 (Altın Defte Genç Şiir Ödülü, 2016) Kol Yen Dük, Kaos Çocuk Parkı Yayınları, 2019 Dada Provokasyon, Barbarları Beklerken Yayın, 2019 29, Poesis Kitap, 2020