İzmir’in bir dağ köyünde yaşadığınızı düşünün. Bir eviniz ve sebze-meyve yetiştirdiğiniz bahçeniz var. Yani kendi yağınızla kavruluyorsunuz. Bir gün köyünüzün bağlı bulunduğu ilçe belediyesi, doğal v...

İzmir’in bir dağ köyünde yaşadığınızı düşünün. Bir eviniz ve sebze-meyve yetiştirdiğiniz bahçeniz var. Yani kendi yağınızla kavruluyorsunuz. Bir gün köyünüzün bağlı bulunduğu ilçe belediyesi, doğal ve şifalı kaynak suyu nedeniyle, çok sayıda insanın geldiği köyünüze, ürettiğiniz doğal ürünleri pazarlayabileceğiniz bir pazar kuruyor. Köyünüzün ekonomisi gelişiyor, geleni gideni artıyor. Adı duyulunca da, yerel bir turizm hareketi başlıyor. Bu noktada, köylünün cebine para giriyor ve hayatınız değişiyor. Buraya kadar her şey güzel. Gelgelelim, hayat hep böyle tozpembe gitmiyor. Gün geçiyor devran dönüyor. İlçede seçim olup belediye başkanı değişiyor. O belediye başkanı, her ne hikmetse köylünün ekmek teknesine göz dikiyor. O güzelliği hazmedemiyor. Siz kıskançlık deyin, ben diyeyim siyasi husumet. Türkiye’nin gerçeği bu. Torbalı’nın Bayındır sınırındaki Dağtekke Köyü’nden bahsediyorum. Böbrek taşlarını döken doğal kaynak suyu ile meşhur bu köye halkın ilgisi artınca geçen dönem Torbalı Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez üretici pazarı kurdu. Ben de bir ara bu köye gitmiş ve o güzelliği bizzat yaşamıştım. Köy meydanına kurulan pazarın civarında hamur işleri pişirip satan teyzelerimizin elinden katmer yemiş, çay içmiştim. Pazardan da alışveriş yapmıştım. Şifalı sudan içerek bir miktar da yanıma alıp İzmir’e dönmüştüm. Köylerimizin ekonomisine karınca kararınca katkıda bulunmak beni mutlu eder. Ancak evvelsi gün gelen bir haberle adeta şok oldum. Belediye, o şirin köye iş makinaları kamyonlarıyla gidip o güzelliği yerle bir etmiş. Köylülerin pazar açtıkları konteynırlar kaldırılmış. Ortalık toz duman olmuş. Torbalı Belediyesi, Dağtekke’ye adeta bir Yunan köyüymüş gibi baskın yapmış, bir açıklama bile yapılmadan kurulu olan o düzen bozulmuş. Köylü kadınların yıkılan dağılan pazarlarının önündeki gözü yaşlı halleri içimi “cız” ettirdi. AK Partili önceki belediye başkanının kurduğu, köyün, köylünün ekonomisini kalkındıran düzen, maalesef CHP’li şimdiki Belediye Başkanı İsmail Uygur tarafından, bir sebep bile açıklamadan “sorgusuz sualsiz” yıkılıyor. Ben bunu Sayın İsmail Uygur’a hiç mi hiç yakıştıramadım. Bir belediye başkanı, kendisine oy versin vermesin hiçbir hemşehrisinin ekmek teknesine bu kötülüğü yapamaz, yapmamalı. Buna bence önce kendi partisinin karşı çıkması, “N’aptın sen İsmail Başkan” demesini bekliyorum. Çünkü bunun için birçok sebep var. Bir kere CHP, kendini sosyal demokrat olarak nitelendirmiyor mu? CHP, “Köylü milletin efendisidir” diyen Ulu Önder Atatürk’ün partisi değil mi? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, her defasında “Biz kimsesizlerin kimsesiyiz” demiyor mu? O halde CHP’liler ne güne duruyor. Ben buradan Torbalı Belediye Başkanı Sayın İsmail Uygur’a çağrıda bulunuyorum. Bu hatadan mutlaka dönmeli. AK Parti muhalifliğinden bu işi yaptırdı ise yanlış yapıyor. O köye gitmeli ve köylülerden özür dilemeli. “Sizlere daha iyisini yapacağıma söz veriyorum” demeli. Eğer İsmail Başkan bunu yapmazsa görev partisine, partisinin milletvekillerine, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’e düşüyor. Yoksa, Kadifekale’ye Pagos, Kültürpark’a üretici pazarı kurmanın ne anlamı kalır ki.