Yapay zeka, endüstri 4.0, nesnelerin interneti, 3D yazıcılar, transhümanizm, artırılmış gerçeklik, blockchain falan filan… Temelleri yıllar önce atılan bu teknolojik hamleler yavaş yavaş köklerini güç...

Yapay zeka, endüstri 4.0, nesnelerin interneti, 3D yazıcılar, transhümanizm, artırılmış gerçeklik, blockchain falan filan… Temelleri yıllar önce atılan bu teknolojik hamleler yavaş yavaş köklerini güçlendiriyordu. Ancak dijital dönüşümü asıl hızlandıran etken, pandemi oldu. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkilerini gördüğümüz korona virüs (Kovid-19) salgını üretim sektöründe dijital dönüşümün önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Tekstilci bir dostumla sohbetim sırasında bu konuyu açtım ve hayli ilginç tespitler öğrendim. Tekstil sanayisi, uluslararası pazarda rekabet şansını artırabilmek için endüstri 4.0 ile paralel olarak dijital dönüşüme geçti. Bugün birçok tekstil firması dijital dönüşümde vites büyüttü. Yarım asır önce kapıdan içeri giren müşteri sadece vitrinde, rafta gördüğü ürünü satın alıyordu. Ancak 2000’li yıllara gelindiğinde istek ve beklentiler değişti. İmalat firmaları müşterilerin ihtiyaçlarını tepeden tırnağa karşılayan bir konuma geldi. Sanayi 4.0 ile birlikte ürüne son halini kazandıran konfeksiyon sektörü adeta ışık hızıyla değişen ve çeşitlilik gösteren müşteri isteklerini karşılamak, ürün üzerindeki yaratıcılığı ve üretim verimliliğini geliştirmek için bu dönüşümde yerini alan ilk sektörlerden biri oldu. Bu dijital dönüşüm sayesinde sektörde 3 boyutlu kıyafet simülasyon sistemleri, uzaktan programlanabilir dikiş makineleri, 3 boyutlu tarayıcılar gibi yeni kavramlar hayatımıza girdi. Korona virüs salgını nedeniyle ihracatta yaşanan ürün gönderim sıkıntısı ve yeni pazar arayışları, firmaların 3 boyutlu giysi simülasyon sistemlerine geçişini hızlandırdı. Öyle ki bu sistemle birlikte bir modelin hazırlanması en fazla 4 saat alıyor. Model hazırlanırken herhangi bir hammadde, üretim ve gönderim maliyeti de yok. İşin bir diğer cazip yanı, firmalar kendi modellerini dijital ortama taşıyarak bir katalog oluşturuyor ve ürünlerinin sunumunu da aynı anda internet üzerinden yapabiliyor. Simülasyon sistemleri ile birlikte 3 boyutlu materyal tarayıcılar, hologram teknolojileri ve sanal gerçeklik teknolojileri yardımıyla artık dijital bir yapı oluşturulabiliyor. Üstüne üstlük model üzerinde değişim yapma süresi de kısa ve maliyetsiz. Bu, firmaların ürün üzerindeki yaratıcılığını da artırıyor. Teknolojinin ilerlemesine kimsenin karşı koymaya gücünün yetmeyeceği bir gerçek. Ancak her zaman vurguladığım bir konu var; hızla ilerleyen bu teknolojik devrimin yanında insana yatırım, asla unutulmaması gereken bir kavram. Dijital dönüşüm ile hayatımıza giren yeni program, yeni iş süreçleri, veri analizlerinin doğru şekilde tanımlanıp kullanılması gerekiyor. Ancak eğitim programları kapsamında liselerde, ön lisans ve lisans bölümlerinde tekstil sektörünün yarınlara ulaşabilmesi için personelin yeni iş düzenlerine uygun olarak yetiştirilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda sektöre personel hazırlayan eğitim kurumlarımıza büyük görevler düşüyor. Ben örneği tekstilden verdim ancak bunu motor, elektronik, otomasyon gibi birçok alana yaymak mümkün. Kısaca, teknolojiler nasıl gelişmeye açıksa, o teknolojiyi kullanacak beyinlerin de her zaman bir adım önde olabilmek için gelişmesi sağlanmalı. Kalın sağlıcakla…