Bu başlığı görenler diyecek ki bu köşenin yazarı Hakan Serbest’in kafasına saksı mı düştü,...

Bu başlığı görenler diyecek ki bu köşenin yazarı Hakan Serbest’in kafasına saksı mı düştü, basketbol mu yazacak? Yoksa NBA yorumlarına mı başlıyor? Yok, yok panik yapmayın! Başlık sadece üzerinden 26 aylık korona virüs salgını geçmiş, gözlemleri iyi dünya vatandaşı bir yazarın içinde bulunduğu ruhi haletiyeyi özetliyor. 2. Dünya Savaşı’nda acımasız Amerikan yönetiminin Japon kentleri Hiroşima ve Nagasaki’ye gönderdiği atom bombalarının yol açtığı etkiye yıkım olarak olmasa bile manevi olarak yaklaşan bir salgından bahsediyoruz. Bugüne kadar Türkiye genelinde yaklaşık 80 bin, dünya genelinde ise 5 milyon kişiyi öldüren bu nereden çıktığı belli olmayan illet tabiri caiz ise yerkürenin üzerinden bir silindir gibi geçti. İnsanoğlunun kendini ve hayatı sorguladığı bu sıkıntılı süreç yaşamın her anına nüfuz etmedi desek yalan olur. Sağlık, sosyal hayat, ekonomi, siyaset kısacası aklınıza gelebilecek her türlü konunun bakış açısını değiştirdi. Öncelikle ben bu süreçte zamanın nasıl geçtiğini anlayamayan gruptanım. Hafta başı Pazartesi hafta sonu Cumartesi. Hoop diğer hafta. Ayrıca bu zaman zarfında hafızamızın bize oynadığı oyunlarla da karşı karşıya kalıyoruz. Öyle ki Millattan Önce ve Millattan Sonra (M.Ö-M.S) kısaltmaları pandemiden önce ve pandemiden sonra (P.Ö ve P.S) haline evrildi. Tabii ki bu aşamada ilk darbeyi sağlıktan yedik. Hijyen ile ilgili bildiğimiz bütün doğrular gitti. Maske-Mesafe-Hijyen üçlüsü Mazhar-Fuat-Özkan kadar bilinir oldu. Vücudunda kronik hastalık taşıyanlar bu lanet illetten ya kurtulamadı ya çok zorlandı. Kısıtlamaların ilk günlerinde yaş almış vatandaşların çektiği eziyeti saymıyorum bile. Risk altındaki yaşlı aile üyelerimizden ayrı kaldık ve hala da eskisi gibi bir araya gelemiyoruz. Tabii ki pek çok kişi sağlıksız beslenme ve hareketsizlik yüzünden kilo aldı. Çok vatandaşımızın sağlık kontrolleri aksadı. Bu yüzden kanser, diyabet, kalp-damar gibi hastalıklar tetiklendi. Virüs korkusu ve stresi; kaygı, depresyon, panik atak gibi psikolojik sorunları artırdı. Çocuklarımız 2 yıl okul yüzü görmedi. Çocukların bu düzene alışık olmaması evde sürekli birlikte vakit geçirme talepleri ebeveynleri zorladı. Daha sonrasında ise okula başladıklarında nasıl davranacaklarını, ihtiyaçlarını nasıl gidereceklerini bile öğrenmedikleri ortaya çıktı. Uzmanlara göre gelecekte çocukların birtakım kaygı ve korkuları ortaya çıkabilir. Davranış bozuklukları sergileyebilirler. Kişiler arası özellikle de eşler arasındaki ilişkileri olumsuz etkiledi. Evden çalışma döneminde çiftler arasında şiddetli çatışmalar hatta boşanmalar yaşandı. Kişiler arası iletişim vurgun yedi. Hoşgörüsüzlükler arttı, kavga hır gür hiç eksik olmadı. Kadın cinayetleri durmadı. Üzerine bir de can dostlara ve sokak hayvanlarına yapılan insanlık dışı davranışlanr artış gösterdi. Bu yazının buraya kadar olan bölümü bile korku filmi gibi değil mi? Bu bize pandeminin sadece sağlıkta bıraktığı enkaz. Siyaset, sosyal hayat ve ekonomiye ise bir sonraki yazılarımızda değinelim isterseniz! EZCÜMLE: Herşeyden önce sağlık. Kanuni Sultan Süleyman’ın asırlar önce vurguladığı gibi: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”