Korona virüs salgınının ortaya çıkmasının ardından maske kullanımı hayatımızın bir parçası oldu. Kimi korunmak için, kimi aksesuar olarak maske takmaya başladı ve takmaya devam ediyor. Köşe bucak her...

Korona virüs salgınının ortaya çıkmasının ardından maske kullanımı hayatımızın bir parçası oldu. Kimi korunmak için, kimi aksesuar olarak maske takmaya başladı ve takmaya devam ediyor. Köşe bucak her yerde satılır oldu maskeler. Denetimden uzak… Türk Standardları Enstitüsü (TSE) yıkanabilir bez maskeler için standartlar belirledi. Türkiye dünyada bu alanda standartları oluşturan üçüncü ülke oldu. Virüse karşı korumada, kullanılan hijyenik bez maskelerin sahip olması gereken özellikler belirlendi. Maskeyi takmak ve çıkarmak için de standart getirildi. Buna göre; maskeyi takarken ve çıkarırken bulaşmayı önlemek için eller sabun ve suyla yıkanmalı veya dezenfektan ile ovalanmalı. Ardından da maskenin önüne dokunmadan maske çıkarılmalı. Kullanılmaz hale gelen maskeler prosedüre göre; lastik bir torba ile donatılmış bir kapta atılmalı. Ne yazık ki yerlere atılıyor. Türk Standardları Enstitüsü, standartları belirleye dursun, bilim kurulu üyeleri, bilim insanları her gün medya da açıklamalarda bulunmaya devam etsin. Dinleyen uyan kim! Maskenin nasıl kullanılacağı gibi nerede, nasıl satılması ve alınması gerektiğini de öğrenemedik. Rastgele alanlarda maske satışları da ciddi risk oluşturuyor. Tozlu, topraklı sokaklarda yola konulan stantların üzerinde maskeler 50 tanesi 22 ila 30 lira arasında satılmakta. Maskelerin tek tek satışı ayrı bir tehlike. Bilim insanlarının başka elin temas ettiği maskelerin kullanımının tehlikeli olduğunu, gelişi güzel ortamlarda satılan maskelerin korona virüsün yanı sıra birçok hastalıkta bulaş riski oluşturduğu uyarısını dikkate alanda çok az. Maskeler tekli paketler içerisinde satılması gerekirken, 10’luk, 50’lik paketler bile poşete konulmadan karton ambalajda CE, İSO 9001 sertifikalı, kokulu-kokusuz, cerrahi, telli, reklamları ile satılmakta. Poşet içinde olacağını düşünerek büyük bir alışveriş sitesinden 10’luk ve 50’lik paketler halinde sipariş verdim. Hem de dışarıdan satılanın iki katı fiyatına. Siparişim olan diğer ürünlerle birlikte kargolanan maskelerin kutusu büzüşmüş olarak geldi. Maskeler poşete değil kutunun içine çıplak konulmuştu. Kullanmadığım ürünü başkalarının kullanmasını istemem felsefesi ile çöpe attım. İlgili yeri de uyardım. Ekmeklerin poşetlerde satılmasının tam zamanı aslında. Ancak bu konuda herhangi bir uygulamaya gidilmedi. Ekmek veya gevrek alıyorsunuz, adam bir yandan ekmek veya gevreği verirken bir yandan uzatılan parayı alıyor. Para üstünü size uzatıyor. Elden ele en çok dolaşan maddenin para olduğu unutuluyor. Kahvelerde çay şekerlerinin sargılı olmaması ayrı bir sorun. Bu önlemler kimsenin aklına mı gelmedi, yoksa ben mi paranoyak oldum. Neyse ki hijyen konusunda toplum olarak biraz duyarlıyız. Sosyal mesafe konusunda ise hiç duyarlı değiliz. Dost kucaklanmadan, komşunun, akrabanın düğününde halay çekmeden olur mu? Dünyanın parası verilen makyaj maske ile kapatılır mı? Yok böyle bir anlayış. Egolarımızı tatmin etmek için dikkatsiz davranışlarımızla bulaşıcılığa yol açmak büyük bir yanlış. Bu olumsuz davranışların sonucu oluşaninsan ölümlerinden de vicdanen sorumlu olunacağı da unutulmamalı. Yeryüzünün tanrılığına soyunan Bill Gates ve gökyüzünün tanrılığına soyunan Elon Musk’un işini hijyen, sosyal mesafe ve maske kullanımına dikkat etmeyerek kolaylaştırmış oluruz. Bana göre bu büyük oyunun bozulma zamanı yakındır. ABD’deki kasım ayı başkanlık seçimi öncesi pandemi ile mücadelede önemli bir açıklama bekliyorum. SON SÖZ: “Asıl sorun; kapitalizmin yatırımlarını insanı yaşatmak için değil, öldürmek için yapmasıdır” y.durmaz