Korona virüs gemi azıya almış giderken, aşı karşıtları da milletin kafasını karıştırmaya devam ediyor. Bu zihniyeti anlamak mümkün değil. Aşıyı kendi...

Korona virüs gemi azıya almış giderken, aşı karşıtları da milletin kafasını karıştırmaya devam ediyor. Bu zihniyeti anlamak mümkün değil. Aşıyı kendin imal edip, kendine uygulayamayacağına göre, nedir bu şüphecilik? Yok içerisine “çip” koyup bizi takip edeceklermiş, yok “kısırlık” yaptırıp milletin neslini kurutacaklarmış! Bunların hepsi safsata. Rahmetli Necmettin Erbakan’ın kendi partisini kuran oğlu Fatih Erbakan, “ Aşı olan maymunlaşacak veya maymun nesiller doğuracak” diye konuşunca beni bir gülmek tuttu doğrusu. “Herhalde Erbakan Hoca’nın oğlu, Darvin’e inanıyor” dedim kendi kendime. Zira, birkaç miligramlık aşı ile insan oğlu maymunlaşacak ise, gelişi de maymundandır o zaman. Tövbe tövbe. Kendisi ile henüz müşerref olamadık ama, Yeniden Refah Partisi’nin İzmir İl Başkanı Cemal Arıkan, "Biz uzun yıllar Erbakan hocamızdan siyonizm nedir, batı nedir dinledik. Bütün bunları dinledikten sonra gidip kuzu kuzu o sıvıyı olurum demek olmuyor, çünkü çok garip bir durum var. Ben hiçbir aşıyı olmadım ve olmak istemiyorum. Ben hatta PCR testi de olmak istemiyorum" diyor. Sayın İl Başkanı’nın kendi kararıdır karışmayız ama bu konuda uzman olmayan bir siyasetçinin, “Biz liderimizden böyle dinledik” diyerek, kitlelere gerçeklerle ilgisi olmayan bilgileri empoze etmesi hiç de doğru olmamış. Bence Arıkan, bu konuya en kısa sürede açıklık getirmeli. Hatta, bilim adamlarına ulaşarak bunu iyice öğrenmeli. Belki bu konuda şunu diyebilirsiniz: “Uluslararası ilaç firmaları, aşı satabilmek için ha bire varyant üretip hastalığı gündemde tutuyor. Böylece aşıya ulaşamayan ve aşı üretmekten aciz ülkelerin milyarlarca lirasına konuyor.” Buna inanırım. Zaten gerçekler de böyledir. Bir ihtimal bu hastalık laboratuvarda üretilip dünyaya bela edilmiştir. Allah sonumuzu hayreylesin. NEYİ GÜÇLENDİRECEKSİN? Bir “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” lafıdır almış başını gidiyor. Bu laf ortaya atılalı beri, siyasetçisinden gazetecisine herkes tartışıyor ama ortaya dört başı mamur bir şey koymuş değiller. Milletin de bu bir türlü tarif edilemeyen sistemden bir şey anladığını zannetmiyorum. Türkiye’nin gündemini meşgul etmek ve tıpkı aşı olayında olduğu gibi kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Evet “Başbakanlık” müessesesi kaldırıldı. Yerine “Yarı Başkanlık” geldi. “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dediğimiz yeni sistemde her şey Cumhurbaşkanı’nın iki dudağının arasında deniliyor. 20 yıllık AK Parti iktidarında altyapıdan üstyapıya, güvenliğe kadar birçok şey başarıldı. Ama ne hikmetse bunların hiçbirini takdir etme cüretini gösteremeyen muhalefet, seçimler yaklaşırken tabiri caizse tribünlere oynuyor. Bu ülke senelerdir Parlamenter Sistemle yönetildi. Sorumsuz Cumhurbaşkanları vardı. Başbakanlar güçlüydü. Başbakanlara muhtıra veren genelkurmay başkanları vardı. Ne oldu? Bir başbakanımızı astık. Onlarcasını siyaset değirmeninde öğüttük. Kadını da geldi erkeği de. Parmağımızda oyuncak ettik. Türkiye her 10 yılda bir darbeye maruz kaldı. O yetmedi ekonomik krizler birbirini izledi. Bütün bunlar olurken ülkenin milyar dolarları uçup gitti. Kimse o uçup gidenlerin hesabını soruyor mu? Depremzedeler için toplanan paraları iç edenler güya Yüce Divan’da yargılandı ama şimdi iddialı bir partide siyaset yapıyorlar. Bu millet tüm bunları bir kenara yazdı. “Güçlendirilmiş” deyip te kendilerini güçlendirmeye çalışanlara pabuç bırakacağına hiç inanmıyorum. Bekleyip göreceğiz.