Türkiye’de hükümetin en çok övündüğü konulardan biri sağlık sisteminde yapıldığı ifade edilen iyileşmeler. Geçmişte SSK hastanelerinde rehin kalanlardan, sabah...

Türkiye’de hükümetin en çok övündüğü konulardan biri sağlık sisteminde yapıldığı ifade edilen iyileşmeler. Geçmişte SSK hastanelerinde rehin kalanlardan, sabahın 5’inde hastane kuyruğuna giren vatandaş görüntülerini hatırlıyorsunuzdur. Şükür o günlerden bugünlere köprünün altından çok sular aktı. Sağlık sistemimiz başta şehir hastaneleri olmak üzere beş yıldızlı konfora ulaştı çok şükür! Ama yine de siz siz olun yolunuz sakın hastaneye düşmesin. Geçen hafta bir yakınımın sağlık raporunu yenilemek için devlet hastanesine gittim. 13.30 sularında adım attığımız hastanede öncelikle danışmada yardımcı olabilecek, soru sorabileceğimiz bir çalışan aradık. Ne güvenlik görevlisi ne de karşılama adına hiçbir kimseye ulaşamadık. Hastane katları arasında 70 yaşındaki yakınımla beraber bir muhatap bulabilmek için mücadele verdik. En sonunda psikolog bölümünde çalışan personelin yönlendirmesiyle heyete başvurusu yapıp ücret ödememiz gerektiğini öğrendik. Ödemeyi tamamladıktan sonra nöroloji uzmanına başvurmamız gerektiği, hastanın 70 yaş ve üzerinde olduğu ve sadece bir imzalık işlemimiz olduğu gerekçesiyle randevulu hastaların arasından doktora ulaşıp sürecimizi tamamlayabileceğimiz söyledi. İzmir’in en kalabalık nüfusa sahip olan ilçesi Buca’da yalnızca Buca’ya değil çevre ilçelere de hizmet veren hastanede sadece bir nöroloji uzmanı görev yapıyor. 3 ayrı poliklinik olmasına rağmen, tek bir doktorun görev yapması nedeniyle tüm işlemler ve hasta yoğunluğuyla mücadele eden doktorun haline acıdım. SURVIVOR BUCA Tam 3 saatlik kapı önünde bekleme mücadelemizde içeriye girmeyi başaramadık. Nöroloji uzmanının sekreterinin içeriye girmek, raporuna imza almak ya da muayene olmak isteyen hastalara olan insanlık dışı tavrından ayrıca söz etmem gerek. Yaşlı-başlı, engelli ve her türlü sıkıntı yaşayan hastalara olan ‘Dışarı çıkın, girmeyin, gelmeyin, bilgi veremem, sıra bekleyin’ gibi sözleri ve kullandığı beden dili herkeste rahatsızlık yarattı. Randevusu olup da saat 08.30’dan itibaren kapıda bekleyen hastalar ise isyandaydı. Kapıdaki ekranlarda ne randevulu ne de rapor hastalarının isimlerinin yazmaması nedeniyle herkes kapıya sıfır konumda bekleyip içeri girme mücadelesi verince hastanedeki durumumuz Survivor yarışmasına döndü. 13.30’da nöroloji polikliniği önünde başlayan bekleme mücadelemiz ise 15.55 civarında sona erdi. Nöroloji doktoru 15 saniyelik bir teyitin ardından psikoloğa gitmemiz gerektiğini söyleyince bir alt kattaki psikoloğun kapısına gittik. Hastanede görev yapan psikoloğa güvenlik görevlileri tarafından ulaşmaya çalıştık. Psikolog eğitime gittiğini pazartesi günü gelmemizi isteyince yarım günümüzü hastanede boşu boşuna geçirmiş olduk. Aylardır randevu almak için sıra bekleyenler, telefon başında nöbet tutanlar iş randevu almakla da bitmiyor maalesef. Aklı olan parasını verip özel hastaneye gider. Özetle Buca’da durum çok vahim. Yazık bu ülkeye!