1999 Gölcük depremi. 17 Ağustos gecesi saatler 03.02’yi gösterirken, 7.4’lük sarsıntı herşeyi yerle bir etti. Kuzey Anadolu Fay Hattı’ndaki bu depremde, resmi rakamlara göre 20 bine yakın can kaybı ya...

1999 Gölcük depremi. 17 Ağustos gecesi saatler 03.02’yi gösterirken, 7.4’lük sarsıntı herşeyi yerle bir etti. Kuzey Anadolu Fay Hattı’ndaki bu depremde, resmi rakamlara göre 20 bine yakın can kaybı yaşandı, 300 bin’den fazla ev ve işyeri yıkıldı. Üzerinden tamı tamına 24 yıl geçti ama hala etkileri sürüyor. ...Ve önceki gece saatler 04.17’yi gösterirken Türkiyemiz, o inanılmaz deprem gerçeği ile bir kez daha yüz yüze geldi. Merkez Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi idi. Yalnız orası ile sınırlı kalmadı. 7.7’lik deprem Maraş’tan Hatay’a, Malatya’dan Gaziantep’e 10 ilimizi yıktı geçti. Karakışın ortasında bu felaket Allah’tan geldiği için ne yapacak birşey, ne de söyleyecek sözümüz var. Zira, bu depremin şiddeti çok yüksek. Maalesef ülkemizde bu şiddette bir depreme hasarsız dayanabilecek yapı göremiyorum. Uzmanlara göre, 500 yıllık stresin birikimi sonucu yaşandı bu deprem. 13 atom bombası gücünde olduğu da söyleniyor. Deprem öldürmez, bina öldürür gerçeği bir kez daha gerçekleşmiş oldu. Gece en derin uykularında yakaladı deprem vatandaşlarımızı. Kimi anne babamız, kimi kardeşlerimiz kimi de yeğenimizdi. Yandı yüreklerimiz, paramparça oldu gitti. Türkiye dünyada belki de hiçbir ülkenin olmadığı kadar hareketli bir deprem kuşağında. Neredeyse ülkemizin bir yerinden deprem haberi almadığımız gün olmuyor. Hafif hafif salladığı gibi, gün geliyor, dünkü gibi büyük bir felaket de yaşayabiliyoruz. Çok acı bir gerçekle karşı karşıyayız. 1999 depreminden sonra çok konuşup, tartışmıştık. Veli Göçer’in deniz kumu ile Gölcük’te yaptığı binalar birer kumdan kale gibi devrilip insanlarımıza mezar olmuştu. Aradan çeyrek asır geçti. İnşaat teknikleri ilerledi. Sanki hiç ders almamış gibiyiz. 30 Ekim 2020 depremini İzmir’de yaşadığımızda 117 canımızı yitirdik. Bayraklı’da 6.9 şiddetindeki depremde binalar çöktü. Karşıyaka’da birçoğu oturulamaz hale geldi. Tarım yaptığımız bağ ve bahçelerimize ne zamandan beri binlerce bina, apartman yaptığımızdan beri bu felaketler kaçınılmaz oluyor. Hala Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde, binaların çoğu depreme dayanıksız vaziyette. 2013 yılında ilk kazmayı vurduğumuz kentsel dönüşümde, bir arpa boyu bile ilerleyebildiğimizi söylemek güç. Burada bir parantez açarak Deprem Dedemiz rahmetli Ahmet Mete Işıkara’yı anmak istiyorum. 1999 depremi sonrası Türkiye’yi karış karş gezerek deprem gerçeğini bizlere anlatmaya çalışmıştı. Ama ne yazık ki, kendisinin bu çabaları sonuç vermiş gibi görünmüyor. Hatırlıyorum da, onun en önemli sözü, Deprem değil, bina öldürür idi. Bugün de binalarımız insanlarımızı öldürmeye devam ediyor. Bir yıl önce inşa edilen bir bina bile nasıl oluyor da yıkılıyor akıl sır ermiyor. Demek ki, ne söylenenler, ne anlatılanlar, ne de bilimin kuralları, inşaatları yaparken dikkate alınmıyor. En kötüsü de, bu binaları denetleyenlerin bunu görmemiş veya görememiş olması. Doğu ve güneydoğu illerimizi vuran felaketin ardından yapılan açıklamalar, birlik ve beraberliğimizi bir kez daha perçinlerken, “Biz hep felakette mi bir araya geleceğiz? diye sormaktan insan kendini alamıyor. Ve her defasında Haydi yapalım, haydi edelim demekten başka bir şey yaptığımızı maalesef göremedik. Daha hangi felaketler bizi bekleyecek de ele ele vererek halkımıza güvenli konutlar inşa edeceğiz. Türkiye toprakları 8’e yakın depremler üretiyor. 1.Derecede Deprem Kuşağı’ndaki ülkemizde kesinlikle hem de ivedilikle bu işi çözmemiz lazım. İster merkezi hükümet, isterse yerel yönetimler olsun birbirleriyle didişerek değil, elbirliği ile bu işi halletmeliler. Kimseye hesap sormak bizim işimiz değil. Hesabı her zaman söylediğimiz gibi sandıkta bu asil millet sorar tabii ki. Bizim derdimiz hatırlatmak ve takip etmek. Takip ederken de yapılanları da yapılmayanları da ortaya koymak vazifemiz. Kimse bizi bu konuda mesul ilan etmesin. Allah, Kahramanmaraş merkezli depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve şehitlerimize rahmet eylesin. Yaralılarımıza da tez zamanda şifalar versin. Yakınlarını kaybedenlere başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Cenabı-Hak bizleri bir daha böyle büyük felaketlerle sınamasın. Amin... KAZIM ERKMEN