Z kuşağı, internet kuşağı ya da milenyum çocukları… Aynı anlama gelen bu terimlerle son dönemlerde sıklıkla karşılaşır olduk. Peki, haberlerde, makalelerde ve birçok farklı platformda rast geldiğimi...

Z kuşağı, internet kuşağı ya da milenyum çocukları… Aynı anlama gelen bu terimlerle son dönemlerde sıklıkla karşılaşır olduk. Peki, haberlerde, makalelerde ve birçok farklı platformda rast geldiğimiz bu kavram ne anlama geliyor? Belli bir yıl aralığında doğan nesli temsil eden Z kuşağı teknoloji ile iç içe oldukları için 'internet kuşağı' olarak da adlandırılıyor. Bazı kaynaklar Z kuşağı için benim de doğum yılım olan 1996 yılı ve sonrasında doğanları nitelendirirken, bazı kaynaklar ise 2000 yılı itibariyle doğan nesli tanımlıyor. Yazılım, bilgisayar, tabletler ve en önemlisi ise sosyal medya Z kuşağını eski kuşaklardan ayıran en büyük özellikler arasında yer alıyor. Oldukça iyimser olan bu kuşak, genel olarak incelendiğinde çok fazla hırslı olmasalar da kişisel hırslarına düşkün. Okuma yazma öğrenmeden tablet bilgisayar kullanmayı öğrenen bu neslin sosyalleşme anlayışları da farklı, önem verdikleri şey gerçeklikten ziyade sanal gerçeklik. Araştırmalar gösteriyor ki diğer kuşaklara göre yüksek teknolojinin kucağına doğan bu nesil, gelişmiş yazılım ve kullanım programları ile çok daha üretken olabilir. “Bizim zamanımızda…” ya da “Ben senin yaşındayken…” ile başlayan ve çoğunlukla eleştiri ile sonlanan cümlelerle karşılaşan yeni nesil aslında pragmatik ve realist, yani faydacı-yararcı özelliklere sahip. Risk alma hususunda önceki kuşaklara nazaran daha tedbirli olan Z kuşağı aynı zamanda çabuk öğrenen kişilerden oluşuyor. Yine araştırmalar gösteriyor ki; bu neslin temsilcilerinin herhangi bir konuya odaklanmaları 8 saniye kadar kısa bir zaman dilimini kapsıyor. Yani onların dikkatini çekemezseniz kaybedersiniz. Bu açıdan çok etkileyici ve direkt olmak gerekiyor. Uzun yazılı metinler, zaman-alan ve tekrar eden aplikasyonlar onlar için sıkıcı. Aynı anda birçok işi yapabiliyor ve edindikleri bilgileri teknoloji aracılığı ile sorgulayabiliyorlar. Z kuşağı temsilcilerinin analitik ve hızlı düşünme metotlarının oldukça yüksek olduğunu belirtmek de mümkün. Ancak bütün bu özellikler bireysellikten öteye geçemiyor. Takım çalışmalarına eski kuşaklara kıyasla pek de yatkın olmayan bu kuşağın kendilerine olan özgüvenleri de yüksek. Ve özellikle belirtmek isterim ki küresel sorunları en çok sorgulayan, çözüm için çaba gösteren nesil de Z kuşağı. Sonuç kısmına geçecek olursak; çocuğunuz, yeğeniniz ya da torununuz yalnız değil. Bu nesil böyle… Teknoloji ile iç içe büyüyen, klasik sosyallik kavramından biraz daha farklı sosyalleşen kısaca kendilerine özgü tarzı olan bir nesil yetişiyor. Ancak “sizin zamanınızı” ve eleştirilerinizi bir kenara bırakırsanız teknoloji çocuklarının olumlu yanlarını da görebilirsiniz. Bir de bu zehir gibi çocuklara siz büyüklerimizin değerli tecrübelerini aktarabilirsek işte o zaman dünya çok daha yaşanılabilir olur…