Neyin zamanı geldi? Kış meyvelerinin mi? Havalar soğuyor, ısınmanın mı? Neyin zamanı geldi, seçimlerin mi, nasıl geçinmenin mi, okulların açılma zamanı mı, sünnet zamanı mı, evlenmenin zamanı mı, çocu...

Neyin zamanı geldi? Kış meyvelerinin mi? Havalar soğuyor, ısınmanın mı? Neyin zamanı geldi, seçimlerin mi, nasıl geçinmenin mi, okulların açılma zamanı mı, sünnet zamanı mı, evlenmenin zamanı mı, çocuklara nasihatin mi, ekonomik tedbirlerin mi, savaşmanın mı? Uzatmayalım her şeyi konuşup yazmanın zamanı. Dikkat edelim söz kılıç yarasından daha derin diye hatırlatmanın zamanı. Türkiye’de cumhuriyete inanmış ortak pazar konusunu benimsemiş aşırılıklara munis bir ifadeyle yaklaşmış yeni bir 1950 Demokrat Parti'si gibi bir AK Parti hepimizi cezbetmişti. 1980’de millet yüzde doksan oyla ihtilali dahi onamıştı. Ama ihtilalin halkın iktidar olmadığı her geçen gün görülmüştü. Hatta ihtilal insanlarda çok büyük ve hazin yaralar açmış, adaletsizliği abide yapmıştı çok da can yakmıştı. Ancak o ihtilal hükümeti yönetimiydi ve olması gerekeni yapmıştı. Her türlü pislik ihtilallerin genel karakteridir. Ancak sivil hükümetlerin demokraside geniş kitleleri üzme gibi bir lüksü yoktur. Olamaz da. Esasen bu iki farklı yönetimin mukayese edilmesi dahi yersizdi. Asla mukayese edilemez de. İşte halk sivil yönetimden sadece AK Parti’nin ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir oluşum olduğuna karar vererek onu iktidar yaptı. Sonra FETÖ olayları, Suriye sorunu, PKK problemi derken Akdeniz’de Kıbrıs’ta sorun ve Libya’ya kadar uzanan bir sorunlar zinciri. Bütün bunlar ile mücadelede son derece dirençli bir hükümet. Her soruna koşan bir Cumhurbaşkanı. Bunlar çok önemli ama daha önemli gördüklerimiz var öfke ayrımcılık konularını ateşleyen laflar sözler televizyon yorumları. Öne geçmek aferin almak için abartılı rencide ederek konuşmak ve bütün bunlara doğru söylüyor denilsin isteyenler var. Öyle sözler yazılar yorumlar yapılıyor ki hiç bir şey yok gibi görünse de durum öyle değil. Maalesef insanımız rahatsız oluyor üzülüyor ve söylenen sözün içine giren AK Partili dahi olsa canı sıkılıyor. Koca Osmanlı’yı saray dalkavukları, daha vahimi dedikoduları yıktı. Ne demek Balkan göçmenlerinin Türk olmadığı, sonradan Türkleştiğini söylemek. Hem de Türkiye’deki nüfusun üçte birinin kendi ağzı ile ifade ederek söylemek. Fahiş siyasi hata doğru da değil ve aşağılamayı içerir bir tarz. Göçmen ifadesi dahi yanlış. Onlar Konya- İzmir taşınması gibi bir konumda. Balkanlar memleket insan memleket içinde göçmen olur mu? Birinci Dünya Savaşı’nda ortaya çıkan bir talihsiz sonucun milletçe yaşanan hazin durumundan ibarettir. Bunlar Türkçeyi bile sonradan öğrenmiş, Türkiye’ye sığınmacı olarak gelmiştir demek ne demek? Bir konuda hiç bir dini ilmi olmayanların devamlı dikine dikine tartışmaları çok mu doğru? Değil tabii, esasen bu konularda mükemmel İslam akademisyenleri var. Onlara bırakın konuşmayı diyesim geliyor herkes de öyle düşünüyor. Konuyu uzatmadan bağlamak gerekiyorsa, ucu keskin anlaşılmaz beyanlar zarar vermekte. ‘Sezardan çok Sezarcılık’ süratle son bulmalı. Kalın sevgiyle…