İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kent ziyaretinin yankılarını Ege Telgraf’a değerlendiren Kırkpınar, İzmir siyasetinin öne çıkan başlıklarına ilişkin soruları da yanıtladı.
  • Geçtiğimiz günlerde Sayın Akşener’in İzmir ziyareti nedeniyle büyük bir heyecan yaşadınız. Neler konuşuldu, izlenimleriniz ne oldu?
Sayın Genel Başkanımız il ziyaretlerinde 30 Ocak 2020’de Antalya’dan sonra ikinci durak olarak İzmir’e gelmişti. Bu ziyaret ikinci tur olarak sayılabilir. Kendisinin kentimize gelmesini çok arzu etmiştik, böyle bir fırsat oldu. Menderes, Bornova ve Kemalpaşa’yı ziyaret etti. Esnaf ziyaretleriydi ancak gittiğimiz her yerde esnafın ziyareti başlamadan vatandaşa bir sesleniş yapıldı. Genel Başkan’a derdini anlatmak isteyen vatandaşlarımıza da mikrofon uzatıldı. Bu açıkçası Türkiye siyasetinde çok da görülmüş bir şey değil. Bir siyasi parti lideri, vatandaşa mikrofon uzatarak hem onları dinliyor hem de insanların derdini bu ülkeyi yönetenlerin de duymasını sağlıyor. Esas önemli olan bu, milletin sesini ülkeyi yönetenlere duyurmak... Biz bir köprü vazifesi görüyoruz. Bunların yanı sıra; Genel Başkanımız’ın ziyaret ettiği ilçelerde oy oranının neredeyse ikiye katlandığını gözlemliyoruz. Milletten gördüğümüz teveccüh aslında bir umuda dönüştü. Sayın Genel Başkanımız’ın Türkiye’nin umudu bir lider olduğunu artık herkes kabul ediyor. iyi-parti-husmen-kirkpinarEKSİK BİR DEĞERLENDİRME’
  • Menemen, Bornova, Kemalpaşa... Üç noktanın seçilmesi dikkatleri de çekti. Hatta, “İYİ Parti’nin gözü bu üç ilçede mi?” diye de konuşulmaya başladı...
Biz henüz seçim sathı mahalline henüz girmedik. Tarih belli, 18 Haziran 2023. Bu da demek oluyor ki seçimlere 14 ay gibi bir zamanımız var. Önce genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Bundan 8 ila 9 ay sonra yerel seçimler gerçekleşecek. Dolayısıyla henüz birinci seçimi atlamadan ikinci seçimlere geçip ‘Üç ilçe seçildi' gibi’ bir değerlendirme yapmak benim açımdan eksik. Sebebi de şu: İzmir’de genel seçimlerde en az yüzde 25 oy alırsak, İzmir’de de 15 ilçeye alabileceğimiz iddiasında bulundum. O iddiam hala devam ediyor, en az 15 ilçeyi alırız. 15 ilçenin içinde bu üç ilçe var mı, yok mu günü geldiğinde konuşulacak şeyler. ‘İZİN VERMEYİZ’
  • Geçtiğimiz yerel seçimlere ittifak ortağınız CHP ile girdiniz. Birçok ilçede sizin aday gösterdiğiniz yerde CHP sizi, CHP’nin aday gösterdiği yerde siz CHP’yi desteklediniz. ‘En az 15 ilçe’ dediniz, bu doğrultuda nasıl bir yol izlenecek?
Buradaki talebimiz ya da iddiamızın arka planı, biz İzmir’de güçlü bir şekilde birinci parti olmayı hedefliyoruz. Öyle hesapladık. Dolayısıyla asgari bant dediğimiz en az yüzde 25’lik bir oy aldığınızda 15 ilçede iddia sahibi olabilirsiniz. ‘Bir seçim önümüzde var, arkasından gelen yerel seçimlerde ittifak bitiyor’ şeklinde algılanabilir, hayır öyle bir şey değil. Çünkü biz 2019 seçimlerinde ittifak içinde aynı zamanda rekabeti de gerçekleştirdik. Selçuk, Urla ve Karşıyaka gibi yarıştığımız yerlerde oldu. Dolayısıyla bu bir matematik işi. Matematiğiniz yeterliyse, o ilçede çıkarmayı düşündüğünüz aday önde ise yarış olur. Ancak bu şu demek de değil, ‘Bu ittifaklar devam edecek. İYİ Parti almayı hedeflediği bir ilçede CHP ile rekabet yapacak. Ancak bu ilçeyi Cumhur İttifakı kazanacak.’ Buna asla izin vermeyiz. 9 MAYIS’TA BAŞLIYOR
  • Peki, İYİ Parti İzmir seçim çalışmalarına tam olarak ne zaman start verecek?
Hep sahadayız ama 9 Mayıs günü tespit ettiğimiz ilçelere spesifik olarak adeta çıkartma yapacağız. Örneğin, Dikili diyelim. Dikili’ye bütün il yönetimi, başkanlık divanı, teşkilat mensuplarının tamamı gidecek. O ilçede muhtarlar, eski siyasiler, aday adayı olmuş ve kaybetmiş kişiler, yerel üretici ve vatandaşlar ziyaret edilecek. O ilçeye de özel otobüs kiralayıp gideceğiz. Oradan çıkıp öğleden sonra başka bir ilçeye geçeceğiz. 30 ilçe ziyaretini 15 günde tamamlamayı düşünüyoruz.
  • Dikili örneği verdiniz. Bu hedeflenen 15 ilçe içinde Dikili de var mı?
Dikili’yi örnek olarak verdim. 15 ilçeden muradımız başka bir şey. Önce bir sandığa gireceğiz. O sandıktan sonra zaten ilçe isimleri belli olacak. ‘DİYALOGLARIMIZ GÜÇLÜ’
  • Biraz da son günlerde çokça konuşan 6’lı masayı değerlendirelim... 6 siyasi parti liderini buluşturan bu masanın İzmir’deki yansıması nasıl oluyor? İzmir içinde böyle bir uyum yakalanabildi mi?
Tabii ki de illerde de böyle bir uyum ve ahenk var. Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi, CHP ve İYİ Parti olarak bizler zaman zaman istişarelerde bulunuyoruz. Yukarıdaki, Türkiye’nin kaderiyle ilgili yapılan toplantılarla ilgili çıkan sonuçlar ya da kamuoyuna yansıyanlarla ilgili sohbetimiz oluyor. Herhangi bir sıkıntımız yok. 6 il başkanı da bugün aynı anda ‘Buluşalım’ dediğimiz zaman buluşuruz. Diyaloglarımız güçlü. Burada aslolan şey şu: Bu ittifaktan muradımız kendi partilerimizin oy oranının yükselmesinden çok sisteme karşı oluşturulan bu blokun hiç bir şart altında irtifa kaybetmemesi, bir delik açılmaması. Seçime giderken kendi iktidarlarını sürdürebilmek adına kanunu değiştirdiler. Buna rağmen ben inanıyorum ve inanıyorum ki Millet İttifakı’nın 13’üncü Cumhurbaşkanı adayı Cumhurbaşkanı olacak, parlamentodaki üstünlük de partilerin oy oranı da ortaya çıkacak. ‘GÜNDEMİMİZDE YOK’
  • Seçim Kanunu demişken... “Yasada belirtilen süreler içinde ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste iki kereden fazla ihmal etmemiş olması” gibi bir madde var. Sizde böyle bir durum söz konusu mu?
Hayır. Yasal hakkımızı kullanıyoruz. Zaten 20 Eylül 2020’de kongremizi yaptık. 2022 Eylül’de süremiz doluyor ancak 6 ay hakkımız var. O süreci değerlendirdiğimiz zaman seçimlerden seçimlerden sonra olacağı düşünülüyor. Bizim gündemimizde herhangi bir kongre yok. Herkes seçime hazır, bir sıkıntı yok. ‘AĞIZLARINDAN DUYDUM’
  • İzmir siyaseti diyelim... Geçtiğimiz günlerde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, “Bir tarafta siyasetin seviyesini yükseltmeye çalışan bir iktidar bir tarafta düşürmeye çalışan bir muhalefet var. Sadece CHP için söylemiyorum, İYİ Parti de böyle. İYİ Parti esnaf geziyor, kurgu ortaya koyuyor. Siyasetin itibarını düşüren bir seviye, biz buna inmeyeceğiz” gibi bir açıklama yaptı. Ne dersiniz?
Esnaf ziyaretimiz 2020 yılında başladı. 400’ün üzerinde ilçe ziyareti yapıldı. Eğer milletin derdine ortak olduğumuz ve o derdi parlamentodaki meclis grubumuzda paylaştığımız ziyaretlerimiz için ‘Kurgu yaratıyorlar’ ifadesi kullanılırsa ayıp ederler. Çünkü kendileri bu milletin içine girmekte zorlanıyorlar. Esnaf ziyareti yapmakta zorlanıyorlar. Çiftçi, köylüyü ziyaret etmekte, emeklilerle bir araya gelmekte zorlanıyorlar. Bunu dışarıdan gördüğüm bir konu gibi aksettirmiyorum. Bunu AK Parti’nin halihazırda yönetim kurullarında bulunan arkadaşlarımızdan duyuyorum. ‘Toplanmakta zorluk çekiyoruz, milletin içine giremiyoruz’ diyorlar. Bu mübarek günde bunu uydurmuyorum, kendi ağızlarından duyuyorum. Mademki bu kurguysa sizin kurgunuzu da şöyle değerlendirmek lazım: Siz de bu ülkenin bütün işlerini sayenizde alıp, adına Yap-İşlet-Devret ya da Kamu Özel İşbirlikleri’nin ziyaretinde bulunun. Halkın içine çıkamıyorlar madem bari gidip onlarla otursunlar. ‘ÜVEY EVLAT’ ÇIKIŞI
  • İzmir’e yönelik genel bir değerlendirmede bulunmanızı istesek ne dersiniz?
Yerel hizmetler açısından da eksiklikler var, ülkenin yönetimindeki iktidar partisinin bakanlıklarının yaptığı çalışmalar konusunda da var. Bu şehir hepimiz. Burada yaşayan 5 milyona yakın insan var. Kentsel dönüşümle ilgili itirazlar oluyor. Bu itirazların bir kısmı STK’lerden geliyor. Şurada bir iş yapılacak onun elbetteki değerlendirilmesi yapılır ama başından ‘Ben bu işi istemiyorum’ diyerek mahkemeye müracaat edip hizmet akışını kilitliyorlar. Herkesi bir çuvalın içine koymak doğru değil... Ancak bir şey var. 2002’de iktidara gelmiş AK Parti’nin İzmir’e üvey evlat muamelesi yaptığını da görüyoruz. Buna rağmen yine de hem yerel hizmetlerde hem de halkın taleplerinin giderilmesi noktasında önemli çalışmalar da yapılıyor. ‘KİMLER KİMLER KALDI’
  • Buca Cezaevi tartışmaları sürüyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir?
Bu konuyla ilgili bizimle kimse görüşmedi. Kişisel görüşümü ifade edeyim: Bence ‘Çilehane’ olarak yıllarca bu ülkede ceza almış insanların kaldığı bir cezaevinin bir şeyi çağrıştırması lazım... Orada konut ya da AVM yapılmasıyla ilgili bir sözüm yok. İktidarda, ‘Rantsız hizmet olmaz’ mantığı olduğundan herkes şüphe ile bakıyor. Bana göre burası bir eğitim yuvası haline gelebilir; okul, yurt yapılabilir. Belki huzurevi olabilir. Bir bölümü de orada yaşamış, yaşamını yitirmiş hatıralarına ayrılmalıdır. Bu cezaevinde 62 yıl içinde kimler kimler kaldı. Toplum yararına fayda getirebilecek bir merkez yapılabilir.
  • Son olarak ‘Çeşme Projesi’ diyelim... Sizce bu projenin kente etkisi ne olur?
Çeşme’nin turizm merkezi olması dışında bir de iklimi var. Sakız ağacıyla, Alaçatısı ile kendin bahsettiren bir Çeşme var. Bu ilçeye lebaleb turizm merkezleriyle dolsun, altyapı düşünülmeden yapılanlar hizmet gibi görünsün, turist akınına uğrasın diye düşünüyorlar. Plansız, projesiz bu ilçeyi berbat etmeyin. Altyapı sorununu, ulaşım sorununu çözmeden 400 ila 500 yüz binlik bir nüfusu oraya taşımakla doğru bir iş yapmış olmazsınız. Sonrasında bu iş, Ticaret Odası’nda iktidar milletvekillerinin buluşup istişaresiyle olacak şey değil... YAĞMUR DAŞTAN / ÖZEL HABER