Memduh GÜNEY/EGE TELGRAF-Evde, sokakta, iş yerinde ve daha birçok alanda kadınların ayrımcılıkla mücadele ettiği bir dönemden geçtiğimiz bugünlerde sadece birer çiçek armağan edilerek kutlanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün perde arkasında yine kadın cinayetleri, kadına şiddet ve ayrımcılıkla ilgili olaylar yaşanmaya devam edecek. İzmir’de kadın kanaat önderlerine 8 Mart’ı ve ardında yaşanan kadın gerçeklerini sorduk. Kadınlar, kendilerini ve yaşadıkları sorunları bir kez daha anlattı; her dokunduğumuz yerde ayrı bir acı ve gerçek vardı…
Yola, okul öncesi ve ilköğretimden itibaren kız çocukların eğitime başlaması gerektiğini vurgulayan aktivist yazar Hacer Foggo, “Sosyal sorunlar dikkatle incelenerek kırsal ve kentsel alanda acil tedbirler alınmalı. Temel ihtiyaçlar için sürekli çırpınan bir kadını sosyal olarak da güçlendirmenin zorluğunu, bunun adının tam da “kadın yoksulluğu” olduğunu, kadın yoksulluğunun sadece gelir yetersizliği değil, aynı zamanda sokakta, evde geçimi durmadan idare etmekle görevli olduğunu unutmamalıyız. Kadın cinayetlerine baktığınız zaman birçoğunun yoksul kadın olduğunu göreceksiniz. Kadının önündeki en önemli engel ekonomik şiddettir. Evdeki şiddetin önlenmesi için öncelikle ekonomik şiddeti önlemek ve bu konuda kadının önündeki tüm engelleri kaldıracak bir sosyal politikaya ihtiyaç var. Bu nedenle de bunu bilen, yaşayan yerelde ve mecliste daha fazla kadın siyasi aktörlere ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
Dernek olarak kadın cinayetlerinin politik olduğunu öne süren İzmir Kadın Dayanışma Derneği üyesi Müzeyyen Alpşen, “Son dönemde kadın cinayetlerinin bu kadar görünür olması ve şiddetin bu kadar artmasının sebebi kadınların kendi haklarının farkına varması. Kadınlar haklarının mücadelesini veriyor. Bunun mücadelesini verdikleri yerde de karşılarında bir duruş oluşuyor. İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılması bu işe meyilli olanları rahatlattı, önlerini açtı. Yasalar yeterli değil caydırıcı olmuyor. Şiddete başvuranların yaptıkları yanına kar kalıyor. Kadınlardan ürkülüyor ama biz diyoruz ki, kurtarırsa dünyayı kadınlar kurtarır. Kadınlar bu azme sahip” ifadelerini kullandı. Son dönemde İzmir’de ekonomik şiddet ve yoksullukla ilgili başvuru olduğunu da belirten Alpşen, “Yoksulluk konusunda başvuru sayısı son dönemde arttı. Aynı zamanda çalışan kadınların yaşadıkları mobbing ile ilgili olarak başvurularda da artışlar yüksek. Kadınlar ne yazık ki bulundukları her yerde şiddete maruz kalıyor” dedi.
“SORUN, TÜM İNSANLARIN”
“Çalışmak ve gelir elde etmek, eldekini korumak ve güçlendirmek erkekler için olduğu kadar kadınlar için de temel bir hak” diyen Ege Telgraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aylin Suphandağlı, “Hemcinslerimiz iş hayatı boyunca çeşitli sorunlara maruz kalıyor. Bir yandan fırsat eşitsizliği, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık normları, psikolojik ve acı da olsa zaman zaman cinsel tacizle baş etmeye çalışan kadınlar bir yandan da çalışma hayatı ile aile hayatını dengede tutmaya çalışmakta ve ev içi sorumluluklarını üstlenmektedir. Kadınlar, varoluştan beri üzerine yüklenen birden fazla rolle birlikte iş yaşamını muhafaza etmeye çalışıyor. Bu, keskin dişlere sahip bir testerenin ucunda yürümek gibi… Ayakta kalmak ve ilerlemek için ayaklarınızın kanaması gerekiyor. Güzel bir söze karşı bile sorgulayıcı olmak, sert görünmek, ‘erkeksi’ davranmak, sözünün dinlenmesi için ağzından ateş püskürtmek zorunda kalmak, birçok kadının iş yaşamında kendini korumak ve ayakta kalmak için üzerine giymek zorunda kaldığı bir pranga. Ben bir yöneticiyim, ben bir kadın çalışanım ve ben bir anneyim. Bundan sonra da her zaman eşit ve adil bir dünya için dimdik ayakta kalacak ve mücadele edeceğim. Unutmayın, kadınların yaşadığı sorunlar sadece ‘kadın sorunu’ değil tüm insanlığın sorunudur!” dedi.
“KARAR VERİCİ OLMALILAR”
Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şube Başkanı Nil Kahramanoğlu, medya sektöründe kadın çalışan sayısının çok fazla olduğunu ama karar merciinde erkeklerin sayıca üstün olduğunun altını çizdi. Kahramanoğlu, “Çalışan kadın sayısının fazla olması sorunları görünür yapmıyor ya da çözümleri kolaylaştırmıyor. Yönetici pozisyonunda da kadın sayısı fazla olmalı. Sektördeki erkek gazeteciler kadar kadınların da karar veren olarak kabul edilmesi lazım. Mekanizmayı bu yönde değiştirirsek sorunların çözümleri daha kolay olacaktır. Sendika olarak gazeteci kadınların yaşadığı sorunlara yönelik ILO 190 Sözleşmesi imzalıyoruz. Kadın gazetecilerin daha rahat çalışabilmesi ve haklarını araması için umuyoruz ki bu sözleşmeyi her yerde imzalayabiliriz. 8 Mart tarihinde bizde sendikalı olan ya da olmayan tüm kadınlarla birlikte şiddete, mobbinge ve daha birçok şeye karşı tüm kadınlarla birlikte yürüyeceğiz” dedi.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM
Dünya Ekonomik Forumu’nun 146 ülkeyi kapsayan Küresel Cinsiyet Uçurumu 2023 raporuna değinen Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Başkanı Sibel Zorlu, raporda Türkiye’nin bir önceki yıla göre 146 ülke arasında 5 sıra gerileyerek 129.sırada bulunduğunu belirtti. Zorlu, “Bu gidişatı değiştirmeliyiz” diyerek “101 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde düzenlenen “Kadınlar Kongresi’ne katılan, karar alma mekanizmalarına batılı ülkelerden önce giren ve uluslararası topluma örnek olan kadınlarımızın bugün dünya tablosundaki yeri üzücü ve düşündürücüdür. Adil ve eşit bir gelecek için bu gidişatı değiştirmek zorundayız. Çıkış yolumuz ise toplumsal dönüşümden geçiyor. Kamu ve özel sektörün, üniversitelerin, sivil toplumun bu konuda iş birliği yapması şart” ifadelerini kullandı.
Toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için toplumun tüm kesimlerinin birlikte çalışması gerektiğini vurgulayan İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Özden Erten, “Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, kadın girişimciliğinin artırılması, iş hayatında kadınların karar seviyelerinde rol almaları, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve eşit işe eşit ücret verilmesinin sağlanması için yaptığımız çalışmalar artarak devam edecektir” dedi.
