Dünyada üretilen ayçiçeği tohumunun yaklaşık yüzde 90’ı yağ için işlenmekte geri kalan kısmı ise çerezlik olarak tüketiliyor. Ayçiçeği tarımı dünyada en fazla Rusya, Ukrayna, Avrupa Birliği, Arjantin ve Çin’de yapılmakta olup, Rusya, Ukrayna ve Avrupa Birliği dünya ayçiçeği üretiminin yüzde 72,5’sini gerçekleştiriyor. Ham yağ üreticisi Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerin ihracata getirdiği kısıtlama, hammadde yönüyle dışa bağımlı bitkisel yağ sanayicilerini olumsuz etkiliyor. Gelişmelere bağlı olarak bitkisel yağın raf fiyatlarında da olağanüstü artışlar yaşanıyor. Geçen yıl ham yağın tonunu 700 dolara alan sanayici, bugünlerde aynı ürüne 1325 dolar ödüyor. Üstüne üstlük özellikle sosyal medyada ayçiçek yağına zam söylentisi üretici daha çok tedirgin ediyor. Ülkemizde yağlık ayçiçeği, ağırlıklı olarak Trakya Bölgesi ve Konya’da üretiliyor. Ayçiçeği üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanması ve arz açığının giderilmesi gerektiğini belirten TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toprak, “Ana gıda maddemiz ayçiçeği desteklenmesi oldukça önemli bir ürün. Bu yüzden üretimi artırmak zorundayız. Bir üretim planlaması yapılmalı, destekler artırılmalı, dışa bağımlılığı azaltıp üretici ve tüketiciyi koruyacak politikalar uygulanmalıdır” dedi.

STRATEJİK SEKTÖR

Tarımda ‘milli ve yerli’ söyleminin uzun vadede tarım ve sürdürülebilirlik dinamikleri açısından değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini söyleyen Toprak, “Taşıma suyla değirmeni döndürmeye çalışmak yerine kendi öz kaynaklarımıza yönelmeliyiz. Tarım açısından zengin kaynaklara sahip ülkemiz, 83 milyon insanı rahatlıkla besleyecek toprak büyüklüğü ve verimliliğe sahiptir. Tarım politikaları ivedilikle gözden geçirilmeli, kooperatifçilik desteklenmelidir. Tarımsal girdi fiyatlarının ucuzlatılması ile başlayacak reform hareketi, getirilecek muafiyet ve özendirmelerle yükseltilmeli, ülke insanının ihtiyacı olan bitkisel ve hayvansal üretim gerçekleştirilmelidir. Tarım politikalarının temel hedefi ülke nüfusunu nitelik ve nicelik olarak besleyecek bir tarımsal üretim düzeyinin sağlanması olmalı. Doğru ve yeterli beslenmede gıda çeşitliliğinin önemli olduğunu ve bunu ancak yerli tarım, yerli üretimle sağlayabileceğinizi, halkımızın herkes gibi sağlıklı, kültürel açıdan uygun ve sürdürülebilir gıdaya ulaşma hakkı olduğunu savunuyoruz. Toplumun dengeli beslenmesi için üretmek ve üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak önceliğimiz olmalıdır. Tarımın sürdürülmesi, üreticinin üretimden uzaklaşmaması hayati bir önceliktir. Atılan her adımda, hedefin sürdürülebilir üretim olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır. Ana gıda maddesini ithal eder duruma gelen ülkemizde artık ithalatı genişleterek yapılan hataları tekrarlamak yerine daha ciddi ve bağlayıcı kararlar alınması gerekmektedir. Tarımın, serbest piyasa koşullarına terk edilemeyecek kadar stratejik bir sektör olduğu ve gelişmiş ülkelerce de böyle yönetildiği akıldan çıkartılmamalıdır” diye konuştu.

AİLE ÇİFTLİKLERİ

Nitelik ve nicelik olarak hammadde üretiminin artması gerektiğini söyleyen Toprak, fiyat dengesi kurulması gerektiğini hatırlattı. Toprak, “Fiyat dengesi için tüketicinin güvenli ve ucuz gıda tüketebilmesi, üreticinin hak ettiği kazanca ulaşarak üretimini sürdürmesi ve sanayicinin uygun fiyatlarla yeterli miktarda hammaddeye kavuşması için ithalat yapılmamalı, piyasaya müdahale edilmeli, politikaların belirlenmesine yönelik tüm paydaşlarla sürekli değerlendirmeler yapılmalıdır. Gıda egemenliğinin, ülkelerin tarım, depolama gibi gıda kaynaklarını belirleme ve yönetme hakkı olduğuna inanarak, kalıcı çözümün yardımlarla ya da hibelerle sağlanamayacağını, kırsal kesimde teşvik ve sosyal korumaya yönelik politikaların en üst seviyelere çıkarılması gerekir. Tarım politikalarının temel hedefinin ülke nüfusunu nitelik ve nicelik olarak besleyecek bir tarımsal üretim düzeyinin sağlanması gerektiğini, doğru ve yeterli beslenmede gıda çeşitliliğinin önemli olduğunu ve bunu ancak yerli tarım, yerli üretimle sağlayabileceğimizi, halkımızın herkes gibi sağlıklı, kültürel açıdan uygun ve sürdürülebilir gıdaya ulaşma hakkı olduğunu savunuyoruz. Aile çiftçiliği, biyolojik çeşitliliğin, gıda egemenliğinin ve sağlıklı beslenmenin temel unsurudur. Gelişmiş ülkelerde yok olmaya yüz tutmuş ve tekrar dönülmek istenilen aile tarımı ve küçük çiftçilik konusunda ülkemiz daha şanslı bir konumda. Tarımda ve tarımsal üretimde önemli bir girdi sağlayan, yerel anlamda üretime ciddi destekleri olan ve geleneksel üretim girdilerini kullanarak bugünden yarına ulusal bir birikim ve geçmişin oluşturulmasında önemli katkıları aile tarımcılığı ya da küçük çiftçilik mutlaka desteklenmeli. Paramız var ki ithal ediyoruz mantığından vazgeçilmelidir. Unutulmamalıdır ki, ithal etmek yerine üreticiyi destekleyip tüketiciye güvenilir gıdayı ulaştırmak devletin asli görevlerinden biridir ve bunun ne kadar önemli olduğunu pandemi sürecinde bir kez daha anladık” ifadelerini kullandı. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber