Gaziantep’te yüzlerce yıldır dokunan ve kökleri Selçuklu ile Osmanlı dönemlerine kadar uzanan kutnu kumaşı, bugün yalnızca birkaç usta tarafından yaşatılmaya çalışılıyor. Bu ustalardan biri olan 65 yaşındaki Abdulkadir Mekki, henüz beş yaşında başladığı bu zanaati altmış yılı aşkın süredir sürdürüyor. Dördüncü kuşak kutnu ustası olan Mekki, geçtiğimiz yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü"ne layık görülerek, ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı.
Kutnu Kumaşı, Bir Milletin Hafızası
Abdulkadir Mekki’ye göre kutnu kumaşı yalnızca bir tekstil ürünü değil; aynı zamanda bir milletin tarihini, kültürünü ve yaşam biçimini taşıyan bir simge. Selçuklu döneminde "Navra" adıyla bilinen bu kumaş türü, zamanla Osmanlı saraylarında da kendine yer buldu. Padişahlara ve şehzadelere kaftan olarak hazırlanan kutnu, Bursa ve Buldan gibi merkezlerde kısa süreli üretimlerin ardından Gaziantep, Halep ve Kilis’te ustaların elinde gelişerek bugüne ulaştı.
İpek ve Pamuğun Sanata Dönüşen Uyumu
Kutnu kumaşının üretiminde çözgü olarak ipek, atkı olarak ise pamuk kullanılıyor. Kumaşın her bir parçası, özel işlemlerden geçerek ortaya çıkıyor. Bu zanaatın yedi temel alanı bulunuyor: çözgü, boya, mezek, tasarım, taraklama, dokuma ve ütü-apre. Özellikle saten örgüler, düğünlerde ve özel misafirliklerde kullanılan kumaş türleri arasında yer alıyor. Mekki, artık bu işin her bir aşamasını bilen usta sayısının beş parmağı geçmediğini vurguluyor.
Geçmişte evlerde ve köylerde kadınların ve gençlerin dokuduğu kutnu kumaşı, bugün gelinlik kızların çeyizinden sancak kumaşına, bebek zıbınından bayraklara kadar pek çok alanda kullanılıyor. Her yörenin kendi kumaş kültürü olduğunu belirten Mekki, kutnunun da Gaziantep ve çevresine özgü bir kimlik taşıdığını ifade ediyor. Ona göre bu kumaş, yalnızca ticari bir ürün değil, bir kimlik ve kültürün ifadesi.
Zanaat Ustalarının Sayısı Giderek Azalıyor
Bugün Gaziantep’te bu zanaatı tüm yönleriyle bilen usta sayısı yok denecek kadar az. Yeni nesil tekstil mühendislerinin bile temel dokuma bilgilerine sahip olmadığını belirten Mekki, bu mesleğin temelden öğrenilmesi gerektiğini vurguluyor. Eğitim sistemine entegre edilmesi gereken bu zanaat için, ortaokul düzeyinden başlayarak özel bir eğitim modeli geliştirilmesi gerektiğine inanıyor. Ayrıca bir kutnu müzesi kurulması ve meslek okulları açılması gerektiğini ifade ederek, hem yerel yöneticilere hem de devlet kurumlarına çağrıda bulunuyor.
Artan Maliyetler Üretimi Zorluyor
Kutnu kumaşının maliyeti de son yıllarda önemli ölçüde arttı. Eskiden yerli olarak temin edilen ipek ve iplikler artık yurtdışından ithal ediliyor. Dolar kurundaki artış, doğrudan kumaş fiyatlarına yansıyor. Perakende satışlarda saten örgüler 700 TL civarında, meydaniye grupları 450-500 TL aralığında, diğer kumaşlar ise 250 TL’den başlayıp 2 bin 500 TL’ye kadar çıkabiliyor. Özellikle hamam kültüründe kullanılan 90 cm enindeki kumaşlar, içerdikleri yüksek ipek oranı nedeniyle daha pahalıya satılıyor.
Yemek.com