İrem Buse KIRKKAYALI- EGE TELGRAF/ Osmanlı mutfağı, yalnızca lezzetli yemekleriyle değil, aynı zamanda sağlığa faydalı ve besleyici tarifleriyle de dikkat çekiyor. Saray sofralarının vazgeçilmezlerinden biri olan İlikli Padişah Tenceresi, hem doyurucu yapısıyla hem de bağışıklık sistemini destekleyen içeriğiyle günümüzde yeniden popüler hale geliyor. Kelle paça çorbasıyla kıyaslandığında hem besin değeri hem de lezzetiyle fark yaratan bu geleneksel lezzet, Osmanlı döneminde sultanlar tarafından da sıkça tüketiliyordu.
Osmanlı Sarayında Bağışıklık Kalkanı
Saray mutfağı, yalnızca damak zevkine hitap etmekle kalmayıp, aynı zamanda sağlığı destekleyen tarifleriyle de öne çıkıyordu. İlikli Padişah Tenceresi, özellikle kış aylarında hastalıklara karşı doğal bir kalkan görevi görüyordu. İçeriğindeki sığır eti, ilikli kemikler ve sebzeler, yüksek protein ve mineral oranları sayesinde vücudu güçlendiriyor ve hastalıklara karşı koruma sağlıyordu.
Saray hekimleri tarafından da önerilen bu özel tarif, kemik sağlığını destekleyen kolajen, kalsiyum ve fosfor açısından oldukça zengindi. Bu nedenle yalnızca Osmanlı padişahları değil, saray halkı da bu şifalı çorbayı düzenli olarak tüketiyordu.
Lezzetin ve Şifanın Buluştuğu Tarif
İlikli Padişah Tenceresi, yapım aşamasında kullanılan özel tekniklerle öne çıkıyor. Öncelikle sığır etleri tereyağında mühürlenerek lezzeti korunuyor. Ardından, özenle seçilen pırasa, havuç ve kereviz gibi sebzelerle birlikte uzun süre kaynatılıyor. İçerisine eklenen defne yaprağı ve karanfil, çorbaya hem aromatik bir tat kazandırıyor hem de sindirim sistemini rahatlatıcı etkisiyle biliniyor.
Çorbanın en önemli malzemelerinden biri olan ilikli kemikler, özel olarak hazırlanarak çorbanın içine ekleniyor. Yüksek besin değerine sahip bu kemikler, içerdiği doğal kolajen sayesinde eklem ve cilt sağlığını desteklerken, bağışıklık sistemini de güçlendiriyor.
Kelle Paçadan Daha Besleyici ve Doyurucu
Geleneksel kelle paça çorbası, bağışıklığı destekleyen özellikleriyle bilinse de İlikli Padişah Tenceresi, içeriğindeki daha fazla besin öğesi ve zengin aromasıyla fark yaratıyor. Yalnızca lezzetiyle değil, aynı zamanda sindirimi daha kolay olması nedeniyle de özellikle kış aylarında sofralardaki yerini alıyor.
Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bu şifalı çorba, sağlıklı beslenmeye önem verenler için yeniden keşfedilmeyi bekliyor. Osmanlı padişahlarının da sofralarından eksik etmediği bu tarif, hem lezzeti hem de sağlığa katkılarıyla sofralarda yeniden hak ettiği yeri almaya aday görünüyor.