Dünyada salgın hale gelen ve ülkemizde de görülen öldürücü korona virüsü salgını dünya ekonomisini ve küçük ölçekli işletme esnafını oldukça zorladı. Virüsten önemli düzeyde etkilenen sektörlerden biri de konaklama sektörü oldu. İzmir Otel ve Pansiyon İşçileri Odası Başkanı Mehmet Gönen, yaşadıkları süreci ve mücadelelerini Ege Telgraf’a anlattı. “Bu süreçte otel kapasitelerimiz düşürüldü, daha az konuk gelmeye başladı. Masraflarımız arttı ama gelir gelmediği için çok daha güç bir durumda kaldık. Bunun yanı sıra kirada olan işletmecilerimiz bu konuda büyük sıkıntılar yaşadı. Herkes gibi bizler de bu süreci zorlukla geçirmeye çalışıyoruz” dedi. Kentin korona virüs salgının ardından bir de deprem gerçeği ile yüzleşmek zorunda kaldığını belirten Başkan Gönen, “Deprem, İzmir için kolay bir olay değildi. Daha önce de Gediz Depremi’nde görev yaptığım için orada neler yaşandığını iyi bilenlerden birisiyim. Otelcilerimizin bu konuda gösterdikleri hassasiyet ve güven, bizleri de çok duygulandırdı. Depremin olduğu gün yaklaşık 50 ila 55 civarındaki otelimiz oluşturduğumuz kampanyaya katıldı. Bu kampanyadaki amaç, dışarıda kalan insanlarımızı anlık da günlük de olsa sıcak bir çatı altına sokmaktı. Başarılı da bir süreç geçti. İlerleyen günlerde katılım sağlayan otellerimize teşekkür plaketi göndermeyi düşünüyoruz. Baktığınızda durum sosyal medyada da büyük bir ses getirdi. Ancak sonuçta bunlar insani görevler… Böyle bir imkan vardı, kullanmamak olmazdı. Yemek konusunda hemen İzmir Büyükşehir Belediyemiz devreye girdi, onlara da çok teşekkür ederim. Son kişi gidene kadar bütün yemekleri belediyemiz karşıladı. Elimizden geldiğince güç birliği kurarak bu süreçte birbirimize destek olmaya çalıştı. İlk andan itibaren gönüllü olup destek veren herkese çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

‘TURUNCU ÇEMBER VAR’

Yaşanan tüm sıkıntıların yanında şimdi de yeni zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldıklarını belirten Gönen, “Bakanlığın uygulamalarıyla ilgili bazı sorunlarımız var. Esnafın çok da anlaşılmadığını düşünüyoruz aslında. Turizm üzerinde değerlendirme yapılıyor ama burada en geniş sektörlerden biri de şehir otelleri. Kimse şehir otellerini yok sayamaz. Bir ara konaklama vergimiz yüzde 6’ya dayanmıştı ama çalışmalar sonucu bu durum yüzde 1’e düşürüldü. Şimdi de sağ olsunlar yeni bir şey çıkardılar. Tabi bu uygulamalara ‘Esnaf dostu’ diyebilir miyiz, tartışılır. ‘Güvenli Turizm Sertifikası’ çıkarıldı. Bu ne demek? Otellerin güvenli olabilmesi için içinde hijyen odalarının olduğu, pandemi odalarının olduğu, her türlü sağlık kitinin hazır olduğu ve bunlarla ilgili genel bir değerlendirme yapılarak verilen bir sertifika. İyi, güzel de geç kaldılar. Çünkü bu sertifika kendileriyle ilgili, bizimle ilgili olduğunu sanmıyorum. Çünkü İzmir her şeyde olduğu gibi bu konuda da öncü olmuş bir kent. Korona virüs salgınının hemen ardından içlerinde benim de bulduğum kentimizin alanında önde gelen 20 ismi bir araya gelerek çok ciddi bir çalışma yaptı. Aralarında kültür müdürlüğü de var, esnaf ve sanatkarlar da var, üniversiteler de var. ‘Hijyen nasıl sağlanmalı, nelere dikkat edilmeli’ konularında kafa patlattık. Bununla ilgili Sayın Başkan Tunç Soyer’in öncülüğünde ‘Turuncu Çember’ uygulaması başlatıldı. Sağlık, hijyen ve tedbirlerle ilgili hemen her şey düşünüldü. Bu İzmir’in yaptığı bir çalışmaydı. Otellerimizin büyük bir kısmı bu Turuncu Çember’e sahip olmak için eksiklerini tamamladı ve gerekli başvurularını yaparak sisteme dahil oldu” açıklamalarında bulundu.

‘YÜZDE 70 AZALDI’

Bakanlığın çıkardığı ‘Güvenli Turizm Sertifikası’nın Turuncu Çember uygulamasının bir alıntısını olduğunu öne süren Gönen, “Böyle bir şey yapılıyor ama ne yazık ki esnafa para karşılığında bu sertifika veriliyor. Yaklaşık altı ay boyunca her ay bin 500 lira para ödenmesi isteniyor. Biz bu zaten yaptık. Ve buradan belirlenen yerlerden belirli malzemeler alınması gerektiğini söylüyorlar. Peki, bu şirketler kim? Neyin nesidir gerçekten bilmiyoruz, açıkçası çok tuhaf. Biz şehir otelleri olarak zaten gerekli çalışmalarımızı yaptık, tedbirlerimizi aldık. Böyle bir pandemi durumunda piyasanın durumu belli, otellerde kalan kişi sayısı belli. Evi olmayıp otelleri ev gibi kullanan insanlarımız burada kaldı. Diğer konuklarımız yüzde 70 oranında azaldı. Ancak o insanlarımızı ne atabiliriz ne de ‘Gelme’ diyebiliriz. Bir de kiracı işletmelerimiz var. Onlara biz ‘Kira verme’ deme gibi bir şansımız yok. Bu yüzden gerçekten çok zor durumda olan arkadaşlarımız da var” ifadelerini kullandı.

‘HER ŞEY ESNAFLA BAŞLAR’

Şehir için otellerinin fuarla, kültür ve sanat etkinlikleriyle, çeşitli organizasyonlarla beslendiğinin altını çizen Başkan Gönen, “Buraya bir insan akışı olacak ki otellerimiz de bundan nasibini alsın. Ancak şu anda her şey durdu. İşlerimiz zaten kötüydü, mart ayından bu yana yaşadığımız durumu çok kez anlatmaya çalıştık ama zenginler fakirin halinden anlamaz. Turistik, beş ila altı yıldızlı oteller varken bizi otel yerine dahi koymuyorlar. Çünkü büyük oteller kendi aralarında yasa genelinde birbirlerine teşvik de veriyorlar. Bize herhangi bir katkı yok. Bizi de aralarına almaları için birçok kez açıklama yaptım. Bizler de oteliz ama onlar kadar lüks değiliz. Ancak bizim de müşterilerimiz var. Bakanlığımız sanırım bizi çok ciddiye almıyor ama bu işin temelinde esnaf vardır. Her şey esnaf ile başlar, büyük sermaye ile değil. Şimdi bu sertifika işte… Neden bunu yapıyorsunuz? Bize zaten gerekli destek verilmedi, ne almaya çalışıyorsunuz? Bu süreçte neler yaptığımıza bir bakın, ‘Belediyeye bağlı oteller’ nedir, bir araştırın. İstiyorlarsa bu sertifikayı büyük otellere versinler, biz belediyeye bağlı şehir otelleriyiz. Neden teşvik verildiğinde akıllara gelmiyoruz da şimdi böyle bir zorlukla karşı karşıya bırakılıyoruz?” sorusunu yöneltti.

‘BU İŞE HANLARDAN GELDİK’

“Gerçekten üzgünüz, kırgınız ve kızgınız…” diyerek açıklamalarını sürdüren Gönen, “Pandeminin başından bu yana aradan ne kadar süre geçmiş şimdi ‘Sertifika’ deniliyor. Tamam, yapın asla karşı değiliz ama ücretsiz yapın. ‘Almazsanız ruhsat iptali yapılacak’ da deniliyor. Ben esnafım, o parayı size her ay veremem. Ayrıca bu sertifika restoranlar için de verildi ama daha sonra kısıtlamalar kapsamında o işyerleri müşteri giriş ve çıkışına kapatıldı. O zaman sertifikayı neden verdiniz? Dediğim gibi bu tür kontrollerden kaçmıyoruz hatta çok mutlu oluruz ancak o ücret bizi büyük bir maddi zorluğa sürükler. Dediğim gibi, yukarıda oturup aşağıdakilerin halini görmemek olmaz. Siz lüks otellere bakıp şehir otelleri için de kararlar almayın. Buralarda kimler kalıyor, nasıl hayatlar yaşanıyor bilmeniz lazım. Biz bu işlere hanlardan geldik; otel demek sadece beş yıldızlı lüks yerler demek değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız’a da bir mektup yazarak durumu ve yaşadıklarımızı anlattık. Umarız ki taleplerimiz karşılığını bulur” dedi.

BAKANA ÇAĞRI VAR!

“Bizler Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy’u Basmane’deki otellerimize davet ediyoruz” diyerek açıklamalarını sürdüren Başkan Gönen, “Lütfen, bir gece gelin belediyeye bağlı esnaf otellerinde konaklayın. Neler yaşadığımızı görün. Hem kendisini Basmane’de gezdiririz hem de yaşadığımız sorunları bire bir anlatma fırsatımız olur. İnanıyoruz ki, gelip görseler neler yaşadığımızı daha iyi anlayacaklardır” açıklamalarında bulundu. Son olarak yetkililere seslenen Başkan Mehmet Gönen, “Sermayesi sınırlı olan esnaf sanatkarlarımız büyük işletmelerin dayanma gücüne sahip değildir. Bundan dolayı çıkartılan Güvenli Turizm Sertifikası 50 odadan 30 odaya düşürülmesi yerinde bir karar değildir. Sektör çok hızlı bir şekilde sertifikasyon programlarına başladı. Özel belgeli ve nitelikli belediye belgeli otellerde uygulanma kısmında birtakım zorluklarla mücadele edeceğiz. Her ay sürekli sertifikasyon parası vereceğiz. Türkiye küçük esnafın vergileriyle dönüyor. Esnafımızı rahatlatmak için bazı vergi indirimlerine gidilmelidir. Küçük esnaf için hiçbir şey yapılmıyor. Eğer vergilerde indirim olursa piyasada canlılık olur. Küçük esnaf düşünülmeli. Turizm ile ilgili konularda esnaf odalarının da fikirleri alınmalı ve görüş birliği sağlanmalıdır” diye konuştu. Yağmur Gülü / Özel Haber