Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Karakülçe, Ege Telgraf Web TV’nin canlı yayın konuğu oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Konuşmasına, Suriye İdlib’deki kalleş saldırıda hayatını kaybeden tüm şehitlere Allah’tan rahmet dileyerek başlayan Karakülçe, “Onların acılarının bu memleketin her bir zerresinde yaşatılması ve unutturulmaması temennisindeyiz. Bununla birlikte orada yaşananlar yüreğimizi ciddi şekilde kanatıyor. Demokratik Sol Parti olarak bizim duruşumuz öncelikle memleketin huzuru… Bugüne kadar yaşananların neden olduğu şu anki konumuz değil, bu mutlaka ilerleyen günlerde dile getirilecektir ancak şu anda içinde bulunduğumuz süreçte askerlerimiz o bölgede memleketimiz adına canını dişine takıyor. Bu evlatların hepsi vatanı temsil ediyor. Edirne'si, Kayseri'si, Çanakkale'si, Erzurum’u… Oralarda yaşayanlar rahat nefes alsın diye mücadele ediyorlar. Bizler, askerimizle, memleketimizle beraberiz” dedi.

‘İNSANLARIN İÇİ YANMIŞ’

“Hükümet'in edemediği milli yası biz başlatalım…” sözlerinin hatırlatılması üzerine değerlendirmelerde bulunan Karakülçe, “Hükümetin tavrı bu yönde değil. Ancak gerçek olan şu ki, bunları ülkem adına söylerken çok üzülüyorum, bir Suudi Arabistan kralının ölümünün ardından yas ilan eden ülke, bakın terörde çok ciddi askerlerimizi yitirdik… Bunu ülkemizde yaşamaktan, dillendirmekten geri duymayalım. Acılarını paylaştığımızı o insanlara hissettirelim. Belki de bir günlük yas, birkaç günlük yas bu memlekete herhangi bir şey kaybettirmez. Evet, yastayız. Nereye giderseniz gidin dışa vurumda, söylemlerde görüyorsunuz, insanların içi yanmış. Bu bize göre kurulduğu günden bu yana AKP iktidarının umursamazlığı, Suriye politikasının baştan yanlışlığı… Bu maceralara bu şekilde girilmeyebilirdi, keşke bu boyutlara getirilmemesiydi. DSP’nin iktidarı kaybetmesinin sebeplerinden biri Irak’a girmeme yönünde görüş vermesiydi. Çünkü Irak’a girildiğinde neler olacağını biliyorduk… Bugün 2002’den bu yana gelinen nokta Orta Doğu coğrafyası kan ve gözyaşı olmaktan öteye çıktı. Artık insanların yaşamak istemediği bir alana dönüştü. Ben böyle bir durumda o ülkelerin krallarına, şıhlarına ilan edilen yasın, bu ülkenin çocuklarının evlatlarının tırnağına zarar geldiğinde de ilan edilmesi gerektiği düşüncesindeyim” ifadelerini kullandı.

‘EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE…’

Gelinen noktanın ardından geçmişten ders alıp gelecek adına dikkatli adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Karakülçe, “Biz akıl ve siyasi bilimlere vurgu yapıyoruz. Şu anda istesek de istemesek de bu kargaşanın içindeyiz. Bu kargaşanın en güçlü argümanı da Rusya. Bundan sonra akıl oyunları ve soğukkanlılık çok ciddi yer tutacak. Çok ciddi maceralara girmeden, evlatlarımızın kanı akmadan, bir gün eğer oralardan çıkacaksak en az zayiatla ve kendimizi oradan unutturmamacasına barışı teskin edebilirsiniz, oradaki yokluğa çare götürebilirsiniz… Önemli olan o masadan en akılcı, en az zayiatla kalkılması. Bazen durmak da çözüm olabilir. Biz bütün bilgilere sahip olamadığımız için işin uzmanlarıyla sürekli istişare yapıyoruz. Geldiğimiz noktada masadayız, sahadayız… Sahada daha dikkatli olunmalı. Her bir can çok kıymetli. Son birkaç yıldır askeri düzen değişti. Oradaki evlatlarımız hayatlarının baharında. Evlerine dönüp aydınlık bir gelecek sürmeleri gerekiyor. Onların mutlu bir geleceğe götürecek politikaları uygulamak zorundayız. Bunu yaparken de gerilimi çok tırmandırmadan, şiddeti tetiklemeden masadan en güçlü şekilde kalkmamız gerekiyor” dedi.

‘KABUL ETMESEYDİK’

Ülkenin bir diğer meselesi Suriyeli mülteciler özelinde de açıklamalarda bulunan Karakülçe, şu ifadeleri kullandı: “Aslında yeni bir devrimin ya da yeni bir çağın başlamasının arifesindeyiz gibi hissediyorum. Dünya gelirlerinin yüzde 90’ını alanlarla yüzde 1’ini alanların mücadelesi gibi… Bu insanları göç etmeye yönlendirenler öncelikle bulundukları yerlerdeki savaşlar, sonrasında da gittikleri yerdeki gelişmişlik ve yaşam standartları. İnsanlar bu karmaşanın içinde gönderilmeli miydi? Açıkçası burada hükümetin biraz erken davrandığını düşünüyorum. Etik ve şık olmadı. Bunu bir misillemeden öte okuyamadım. Şehit haberlerimizin gelmeye başlamasından sonra olan bir karar bu. Madem biz bu insanlar toprağımızda tutacağımızı baştan kabul ettik, keşke etmeseydik. Bu konuda en başından farklı çözümler bulabilirdik. Önce ‘Bu sorunu çözeceğiz’ dedik, sonra Avrupa’nın bizi yalnız bıraktığını söyledik. Demek ki zamanında masadan güçlü kalkamamışız.”

‘İKTİDAR ŞIMARIKLIĞI’

Son olarak genel siyasetin ardından yerelde yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Selçuk Karakülçe, “İktidara giden yol muhalefetten geçiyor. Özerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmediklerine inanıyoruz. Halk umut olarak oy verdiği ve CHP’yi görevlendirdiği belediyelerden daha güçlü hakkaniyetli duruşlar, daha ciddi projeler üretmesini beklerken maalesef ki CHP belediyelerinde iktidar şımarıklığını net bir şekilde görebiliyoruz. Oysa halk onlara koltuk paylaşımlarından ziyade hizmete odaklanmalarını, hizmet üretmelerini bekliyordu. Belediyelere baktığımızda bu fotoğrafı görebildiğimizi söyleyemem. İşçi, her yerde işçidir. Sadece bazı belediyelerden atıldığında kıymetli değildir. Emek, her yerde emektir. İzmir’de de beklentimiz bu yöndedir. Bunu başarabilmelerini canı yürekten istiyorum. Çünkü bize gelmesi gereken oylar oylar bölünmesin mantığı ile CHP’ye gitmekte. Onların yaptığı hatalara sessiz kalamıyoruz, vicdanımız el vermiyor. Umudu yaşatmak için insanların beklentisi var. Halk bizi tercih etmedi, sizi yetkilendirdi. Mazeret diye bir şey söz konusu değil. Ulaşımda istenilen seviyeye gelindiğini kimse söyleyemez. Sayın Tunç Soyer’in söylemleri vardı. İnsanlar trafikten çok bunalıyor. Yapılacak çok şey var, bunlar yapılmalı. Turist akını olacaktı, kimseyi gördüğümüzü söyleyemeyiz. Lütfen, elinizdeki 5 yıllık imkanın bir yılı gitti, geri kalan 4 yılı ve güveni boşa çıkarmayın” diye konuştu. Yağmur Gülü / Özel Haber