Korona virüs sürecinde maske, mesafe ve hijyen kuralı hayatımızın vazgeçilmez bir parçası halini aldı. Maskeler ise çevre kirliliği açısından büyük tehdit oluşturuyor. Dünyada dakikada 2 milyon 800 bin maske tüketiliyor. Bu maskeler, geri dönüştürülmediği takdirde mikro ve nano parçacıklara dönüşerek okyanusları kirletiyor. En kritik nokta ise şu; maskelerin nasıl geri dönüştürüleceği konusunda henüz bir çalışma yapılmıyor. Çevre açısından dinamiklerin nasıl işleyeceğinin bilinmediği bu kirlilik ne denli etkili şöyle bir göz atalım.

TEK KULLANIMLIK

1950 yılından 2018 yılına kadar plastik üretimi her yıl yüzde 8 artıyor. Yaklaşık yarısı tek kullanımlık plastik. Dünya çapında yılda yaklaşık bir trilyon plastik poşet üretiliyorken plastik atıkların sadece yüzde 14’ü geri dönüştürülebiliyor. Plastikler, hafiflik, esneklik, dayanıklılık, kolay işlenebilme ve ekonomik olma gibi avantajları nedeniyle günlük hayatımızın her alanında kullanılan polimerik malzemeler. Bu kolaylık nedenledir ki dünyadaki plastik tüketimi son 70 yıldır katlanarak artıyor. 2050 yılına kadar, dünya yüzeyine 33 milyar ton plastik atığın daha ekleneceği tahmin ediliyor. Artık plastikler her yerde, hayatımızın her alanında yer alıyor. Mutfak eşyalarından, paketlemeden, otomotiv, inşaat, beyaz eşya, makine, oyuncak, bahçe malzemeleri, tekstil, hatta şampuan, deterjan, yüz temizleme malzemeleri, deodorantlar, diş macunları gibi temizlik, kişisel bakım ürünlere ve maskelere kadar her yerde plastiğe rastlayabiliyoruz. Kısacası, artık Plastik Çağı’nda yaşadığımızı söylemek mümkün.

'ATIK YÖNETİMİ'

Yaşanan korona virüs süreciyle hayatımıza bu denli girmiş plastik ve maske gerçeğini ele alan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Emine Helil İnay Kınay, “Yaşadığımız süreç; hijyenin sağlık için önemi ile birlikte sağlıklı şehirlerde yaşayabilmek için çevre sağlığı hizmetlerinin de önemini ortaya koymuştur. Virüs salgını nedeni ile çevre sağlığı ve kişisel hijyene yönelik hassasiyetin ve zorunluluğun arttığı bu dönemde atık yönetimi bu sürecin de en önemli parçalarından birisidir” dedi. Atık yönetimi sürecinin virüs öncesi koşullarına da değinen Kınay, “Ülkemizde virüs öncesi koşullarda dahi atık yönetimi sürecinde yaşanan eksiklik ve aksaklıklar, sokak toplayıcıları tarafından sağlıksız koşullarda yürütülen geri kazanılabilir atıkların toplanması süreci, atık ithalatının yarattığı çevresel ve yaşamsal riskler, içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda çok daha büyük öneme ve doğru ve etkin yönetim zorunluluğuna sahiptir” ifadelerini kullandı.

 'YENİ PROBLEMLER'

Salgın sürecinde plastik kullanımının artmasına değinen Kınay, “Salgın süreci ile tüketim ve atık alışkanlıklarımız da değişiklik gösterdi. Bu noktada salgın süreci kapsamında Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgeler ile hijyen koşulları nedeni ile marketlerde satılan ürünlere poşet kullanımı zorunluluğu getirilmesi, özellikle evlerde kalmaya çalıştığımız süreçte; sağlık ve hijyen nedeni ile ambalajlı ürün kullanımına yönelik artış, sağlık koşulları nedeni ile tek kullanımlık ürünler ve plastiklere yönelik eğilim, poşet kullanımı, tek kullanımlık eldiven maske vb. ürünler atık miktarı ve içeriğinde de değişikliklere ve yarattığı çevresel sorunlara neden olmakta ve salgının bir başka boyutu olan atık yönetimi sorununu da karşımıza çıkardı. Dünyada ve ülkemizde de tek kullanımlık plastiklerin kullanımının azaltılması yönündeki çalışma ve eğilimler, salgın süreci ile birlikte bu ürünlerin tercih edilmesi noktasında miktarlarda artışa yol açtı... Kullanılan malzemeler kontrollü bir şekilde toplanarak bertaraf edilmediği koşullarda çevre kirliliğine yol açacak yeni ve büyük problemler oluşturmaktadır” açıklamalarında bulundu.

 'VİRÜS RİSKİ'

Maske ve hijyen amaçlı plastik kullanımının artmasının vereceği zararları mercek altına alan Kınay, “Sağlık tesislerinde enfekte olmuş yurttaşlarımızın tedavisi, korona virüsün ilaç ve aşı ve tedavi geliştirme çalışmaları sırasında ortaya çıkan atıkların; doğru koşullarda taşınması ve bertaraf edilmesi, yayılmanın yavaşlaması açısından önemli rol oynamaktadır. Evde kalmaya çalıştığımız bu süreçte, atık miktarı ve niteliği de farklılıklar gösterebilmektedir. Hijyen nedeni ile ambalajlı ürün tüketiminin artması, evlerdeki tüketimin artması atık miktarında da bir miktar artışa neden olmaktadır. Ayrıca yeni oluşan koşullarda salgın nedeniyle ülke genelinde vatandaşlarımızın sokağa çıkarken kullandığı tek kullanımlık maske eldiven gibi koruyucu ekipmanların taşıyabileceği enfekte özellik taşıma riski nedeni ile evsel atıklarla karışması ya da gelişigüzel atılması çevre ve insan sağlığı açısından risk oluşturmaktadır. Diğer taraftan gelişigüzel atılması halinde bu malzemelerin yağışla birlikte akışa geçerek yağmur suyu kanalları, ızgaralar, kanalizasyon sistemleri gibi çevresel altyapı bileşenlerine de zarar verme riski bulunmaktadır” ifadelerini kullandı. Kullanılan ürünlerin enfeksiyon taşıma ihtimali bulunduğunu söyleyen Kınay, “Bu atıkların kullanıcılar tarafından evsel atıklarla karıştırılmaması, kaynağında ayrı toplanması ve yerel yönetimler  ve ilgili idareler tarafından ayrı toplanması ve bertarafı ile ilgili süreçlerin etkin şekilde yürütülmesi gerekmektedir.  Gerçekleştirilen her faaliyetin çevresel bir boyutu bulunuyor. Bu kapsamda; bir taraftan sağlık koşullarımızın korunması amacı ile önlemler almaya çalışırken, diğer taraftan bu önlemler neden ile oluşan başka bir çevresel etkiyi atık sorununu da doğru yönetmek gerekiyor. Üstelik oluşan bu atıkların kullanıcı durumuna göre virüs taşıma riski de bulunmakta...” dedi.

'DENETİM FAKTÖRÜ'

Atık yönetiminin planlı olmasının büyük önem taşıdığını anlatan Kınay, “Bu süreçte atık yönetimin de çok etkin ve planlı yürütülmesi çevre ve halk sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Vatandaşlar olarak bizlerin tüketim noktasında ihtiyacımız kadar ve kontrollü tüketim alışkanlığını yürütmemiz ve oluşan atıklarımızı evlerimizde ayrı toplamamız gerekirken, yerel yönetimler ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının da bu atıkların evlerimizden alınması ve türlerine göre ayrı toplanarak geri kazanım ve bertarafına yönelik işlemlerin çevre ve halk sağlığına zarar vermeden gerçekleştirilmesi ve sürecin etkin yönetim ve denetimi en önemli faktördür” dedi.

 'YAŞAMSAL ÖNEM'

Atıklara yönelik çıkan genelgeyi aktaran Kınay, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 7 Nisan 2020 tarihinde 84334 sayılı bir genelge yayımlayarak pandemi sürecinde tek kullanımlık maske, eldiven gibi kişisel hijyen malzeme atıklarının yönetimine ilişkin alınması gereken tedbirleri açıklamıştı. Genelgeye göre, bu atıklar diğer atıklardan ayrı biriktirilmeli üstelik biriktirme ekipmanları da dış müdahalelerden etkilenmeyecek özellikte yapılmış olmalı ve ağzı kapalı tutulmalıydı. Yine genelgeye göre atıklar çift kat poşetlenerek ağzı kapalı şekilde 72 saat bekletildikten sonra evsel atıklarla birlikte düzenli depolama tesislerine gönderilmeliydi. Oysa sokaklara baktığımızda enfeksiyon riski taşıyan maske ve eldivenler her yerde... Sokaklarda, yaşam alanlarımızda gelişigüzel atılmış, herkes için sağlık riski oluşturan, çevre sorunlarına neden olan  tek kullanımlık maske, eldivenler, plastik ürünler ile ilgili duyarlığın artmasının ,evlerimizde ve işyeri, işletmelerde kullanılan tek kullanımlık ürünlerin kullanıldıktan sonra diğer atıklardan ayrı biriktirilmesi ve bertarafının, atık yönetimi sürecinde kişisel sorumluluklarının yerine getirilmesinin, merkezi ve yerel idareler tarafından atıkların toplanması ve bertarafına yönelik toplama ekipmanı ve sistemi kurulması ve atık yönetim ve denetim sürecinin etkin yürütülmesinin yaşamsal önemini bir kez daha vurguluyoruz” dedi.

'EN ÖNEMLİ İHTİYAÇ'

Sürecin hijyen açısından büyük önem arz ettiğine yeniden değinen Kınay, “Yaşadığımız süreç; hijyenin sağlık için önemi ile birlikte sağlıklı şehirlerde yaşayabilmek için çevre sağlığı hizmetlerinin de önemini ortaya koymuştur. Bu noktada; Salgın süreci ile birlikte gerçekleştirilen planlamalar ve değerlendirmelerin, ortaya çıkan yeni yaşam alışkanlıklarının doğru yönetilmesi, kapsamlı değerlendirilmesi ve çevresel boyutunun da bu süreçlerde bütünsel olarak değerlendirilmesi sağlıklı bir kent yaşamının da en önemli ihtiyacıdır” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber