Çiğli'nin Sasalı Mahallesi'nde 2008 yılında 425 bin metrekare alan üzerine kurulan Doğal Yaşam Parkı'nda aslan, kaplan, Asya Filleri, pumalar, kızıl geyiklerin yanı sıra yırtıcı kuşlar, sürüngenler, zürafalar  başta olmak üzere tam 138 tür bulunuyor. Doğal Yaşam Parkı sakinleri, soğuk havalardan korunmak için özel gıdalarla besleniyor. Doğalgazla ısıtılan alanda bulunan canlıların üşümemesi için ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, biyologlarca sürekli denetimler yapılıyor. İzmir Doğal Yaşam Parkı Müdürü Şahin Afşin, hayvanların doğal yaşamlarında olduğunu hissetmesi için her türlü çalışmayı yaptıklarını belirtti. Diyet uzmanlarının da bulunduğunu ve bazı türlerin kış soğuklarından etkilenmemesi için, enerji  içeriği yüksek besinlerle onları beslediklerini söyledi. Şahin Afşin, "Burası doğalgazla ısıtılıyor. Soğuk havalarda zürafa ve belli hayvan gruplarının kaldıkları yerlere soğuk geçirmemesi için yataklık ot dediğimiz otlar seriliyor. Lemurlar için de küçük ısıtıcılar kullanılıyor. Fil ailesinin barındığı alanda da havanın eksi derecenin altına düşmemesini sağlıyoruz" dedi. Hayvanların soğuktan korunması ve hastalıklara karşı dirençlerinin artması içi özel diyet programları uygulandığını ifade eden Şahin Afşin, "Kanatlı grubunda bulunan yırtıcılarda et tüketen kartal gibi yaban hayvanlarında metabolizması yavaşlıyor. Diğer kanatlı gruplarında buğday, arpa, yulaf gibi enerji içerikli yiyecekler takviye ediliyor" diye konuştu. Doğal Yaşam Parkı'nı ziyaret edenlerin, en çok lemurları görmeye geldiklerini de ifade eden Afşin, çocukların daha çok lemur ve tavşanları sevdiklerini ayrıca fil ailesinin de ilgi odağı olduğunu anlattı. maymun-ve-lemurlar-cerez-ve-kuru-meyveyle-besleniyor

'Kış aylarında özel beslenme'

Ziraat Mühendisi Eylem Arslan ise Doğal Yaşam Parkı'nın sakinleri için kış aylarına özel diyet programları uyguladıklarını belirterek, "Yaz aylarında çok sıcak havalarda onları serinletmek için çabalıyoruz. Kış aylarında da özel ilgiye ihtiyaçları var. Biz insanlar gibi düşünün. Soğuklarla mücadele edebilmeleri için enerji içeriği yüksek gıdalarla beslememiz gerekiyor. Hayvan gruplarına göre de ayrı bir beslenme programı uygulamamız gerekiyor. Etçileri düşündüğümüzde et miktarını yüzde 10 ile 20 arasında artırmamız gerekiyor. Bu şekilde onlar daha iştahlı şekilde etlerini yiyorlar. Bunun miktarını artırarak besliyoruz. Diğer grupları düşündüğümüzde de otla beslenen hayvanlarda 24 saat önlerinde kuru otları ile enerji ve protein içeriği dengelenen pelet yem ile besleniyorlar. Hayvanların soğukla mücadelesini desteklemesi adına bu yemlerde yüzde 5 ile 10 arasında artış sağlıyoruz" dedi.

'Hastalıklarla mücadele edemezler'

Ayı grubunun ise kışın genelde uyudukları için yiyeceğe çok fazla ihtiyaç duymadıklarını belirten Arslan, "Maymun ve lemur gibi hayvanlar için de, enerji içeriği yüksek olan çerez ve kuru meyve takviyesi yapılıyor. Yiyecek miktarını artırıyoruz. Kanatlı grubunda da kullandığımız ürünler aynı aslında. Kanatlılara özel yem miktarlarında yüzde 5 ile 10 arasında artış yaparak, darı ve buğday gibi enerji içeriği yüksek olan yemler ilave ediyoruz. Bunlar yapılmazsa dirençleri düşer, hastalanma ihtimalleri artar. Bizim veteriner hekimlerimiz onlara ne kadar koruyucu hekimlik çalışmaları uygulasa da, biz doğru ve dengeli bir şekilde beslemezsek, hastalıklarla mücadele edemezler" diye konuştu. (DHA)