Nihat AK/EGE TELGRAF- Örgün eğitimin tamamlanmasıyla meslek lisesi, teknik lise, ön lisans ve lisans öğrencileri staj yeri bulma yarışına girdi. Binlerce başvuruya rağmen birçok işletme, iş güvenliği yükü ve belgesizlik nedeniyle stajyer kabul etmiyor. Öğrenciler, öğretmenler ve veliler, işletmelerle buluşacak ortak bir platformun eksikliğinden şikâyetçi. Eğitimciler ve sektör temsilcileri, mesleki eğitimin sürdürülebilirliği için acil çözüm çağrısında bulunuyor.
GÜVENLİ VE DENETİMLİ
İstihdama yönelik olmayan eğitim sisteminin, 20 milyonu aşkın öğrenciyi ciddi bir geleceksizlik sorunuyla karşı karşıya getirdiğini vurgulayan VELİDER İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “Üst eğitim kurumları, öğrenci açısından bir yönüyle akademik kariyer planlaması, diğer yönüyle de hayatını geçindirebileceği bir işe hazırlık süreci olarak değerlendirilmelidir. Özellikle meslek liselerinde okuyan öğrenciler, akademik kariyer planlamasından çok, hızla iş hayatında pozisyon kazanma hedefindedir. Bu hedefin gerçekleşebilmesi ise öğrencilerin hem teknik anlamda iyi bir eğitim almalarını hem de kontrollü ve denetimli bir mesleki tecrübe sürecinden geçmelerini gerektirir. Ancak öğrenciler, güvenli ve denetimli staj imkânlarına erişmekte zorlanmaktadır. Staj yerleri, ne yazık ki bir süredir ucuz iş gücü olarak görülen, denetimsiz yapılar hâline gelmiştir. Zorunlu staj yapılacak işletme sayısının yetersizliği ve denetim mekanizmalarının zayıflığı, öğrencileri mağdur etmektedir. Oysa staj imkânları, mesleki eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır ve okullardan bağımsız şekilde değerlendirilemez” dedi.
GELECEĞİ BELGELENDİRME
Belge eksiklerinin nitelikli iş gücü yetiştirebilmenin önündeki en büyük engel olduğunu belirten İzmir Mobilyacılar Odası Eğitim Danışmanı Zafer Koç, “Şu anda 2 bin 200 üyemiz var ama şu an usta öğreticilik belgesine sahip işletme sayısı 50 civarında. Oysa sektörde yıllardır çalışan, çıraklığını yapmış, ustalığını ispat etmiş, sayısız tecrübeli esnafımız var. Belge alabilecek çok kişi var ama harekete geçen çok az. Bu durum, doğrudan gençlerimizin sektöre kazandırılmasını da etkiliyor. Çünkü okullar, stajyer gönderebilmek için işletmelerden usta öğreticilik belgesi istiyor. Bu belgeler yoksa ne kadar iyi usta olursanız olun, yanınıza stajyer alamıyorsunuz. Bu da gençlerin sahada yetişmesini, mesleğe adım atmasını engelliyor.
Oysa bu belgeyi almak hiç zor değil. Sadece e-Devlet’ten alınacak birkaç evrakla mesleki eğitim merkezine başvurup, sınava girerek kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik belgeleri alınabilir. Özellikle 10 yıl ve üzeri vergi mükellefi olan esnaflarımız için süreç çok daha kolay ve kısa, sadece 9 ila 11 ay.
Unutmayalım, her köşe başında ‘eleman aranıyor’ yazısı var ama işin başına koyacak genç bulamıyoruz. Çünkü belge yoksa stajyer yok, stajyer yoksa yetişmiş eleman da yok. Bu kısır döngüyü ancak biz kırabiliriz. Belgeler, sadece birer evrak değil. Onlar aynı zamanda gençlerimize kapı açan, mesleğimizi sürdürebilir kılan anahtarlardır.
Bugün biz belgelerimizi alır, işletmemizi stajyer kabul edecek hale getirirsek; hem iş gücü açığını azaltırız, hem de bilgi ve deneyimimizi geleceğe aktarırız. Belgeler kapıları açar, ama o kapının ardında bilgisiyle, tecrübesiyle, ahlakıyla hazır bir usta varsa, işte o zaman gerçek bir gelecek inşa edilir” diye konuştu.
‘ESNAFIMIZ ENDİŞELİ’
Stajer öğrenci kabul etme konusunda esnafın haklı endişeleri olduğunu belirten İzmir Elektrik Teknisyenleri Odası Başkanı Cumhur Şencanbaz, “Meslek lisesinden lisans programlarına kadar pek çok öğrenci, sektörü tanımak ve becerilerini geliştirmek için staj yapmak istiyor. Ancak yüzlerce başvuruya rağmen, sadece az sayıda genç işletmelerde yer bulabiliyor. Küçük esnaf, özellikle iş güvenliği riskleri ve sorumluluk yükü nedeniyle stajyer kabul etmekte isteksiz. Elektrik işleri dikkat, bilgi ve fiziksel çaba isterken; denetimsiz ortamlarda sorumsuz davranan stajyerler, esnaf için ciddi bir risk oluşturuyor” dedi.
DİSİPLİNE EDİLMİŞ SİSTEM
Velisinin, öğretmeninin söz geçiremediği öğrenciyle esnafın vakit kaybetmek istemediğini vurgulayan Başkan Şencanbaz, “Şimdiki öğrencilere yapıcı eleştiri bile yapmak neredeyse imkânsız. Disiplin zayıflamış durumda. Esnaf, yaşadığı sorunu öğretmene ilettiğinde "Ben ne yapayım?", aileye söylediğinde ise "Zaten telefondan öğreniyor" yanıtını alıyor. Eğer öğrenci bu mesleği gerçekten telefondan öğrenmek istiyorsa, hiç staja gelmesin. Ama öğrenme isteğiyle gelen, ustasına saygılı, sorumluluk alan öğrenciler de var. Zaten onlar esnafla doğrudan iletişim kuruyor, dikkatli davranıyor, güvenliğe özen gösteriyor. Esnaf da onları sahipleniyor, çoğu staj bitmeden işe alıyor” ifadelerini kullandı.
‘TORPİLSİZ STAJ ZOR’
Sadece bir meslek grubunun değil, aynı zamanda kültürün, sofranın ve toplumsal hafızanın sürdürülebilirliğiyle ilgili ciddi bir sorunla karşı karşıya kalındığını belirten İzmir Lokantacılar Odası Başkanı Doğan Kılıç, “Gastronomi ve otelcilik gibi alanlarda eğitim gören yüzlerce öğrenciden her yıl staj başvurusu alıyoruz. Gençler mesleği öğrenmek istiyor ama tablo iç açıcı değil. Her yerde "eleman aranıyor" ilanı var, sektör nitelikli iş gücü sıkıntısı çekiyor, emekliler geri çağrılıyor. Ancak iş stajyer almaya gelince hem küçük esnaf hem büyük oteller kapılarını kapatıyor. Bir öğrencinin staj yapabilmesi için çoğu zaman üç müdürle görüşmek, hatta tanıdık bulmak gerekiyor. Sadece öğrenmek isteyen bir genç için bu kadar çaba harcamak, eğitim sistemi ve sektör adına düşündürücü değil mi?” şeklinde konuştu.
Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü: “Öte yandan, bu sorunun yalnızca işletmelerden kaynaklandığını da söyleyemeyiz. Öğrencilerimizde de mesleğe karşı bir mesafe, bir beğenmezlik var. 5 yıldızlı oteli staj yeri olarak beğenmeyen öğrenciler var. Daha sektöre adım atmadan, mesleğin ne demek olduğunu tam anlamadan iş seçmeye başlayan bir nesil geliyor. İş yerleri, öğrenci beğenmiyor. Öğrenciler, iş yerini beğenmiyor. Bu denklemde kim, kimi nasıl yetiştirecek?”
‘REHBERLİK EDİLMELİ’
Yarının lezzet ustalarının bugünden yetiştirilmemesi halende insanların yemek yiyecek lokanta bulmakta zorlanacağını dile getiren Başkan Kılıç, “Gençleri mutfakta, serviste, üretimde yetiştirmezsek; onlara sadece teknik bilgi değil, mesleki etik ve sorumluluk da kazandırmazsak, gelecekte restoranlarımız, lokantalarımız yok olur. Sadece binalar kalır, içi boş, mutfaklar sessiz kalır. Nitelikli insan gücü olmayan yerde işletme, lezzet ve kültür olmaz. Gastronomi, turizm, otelcilik sadece ticaret değil, ülkemizin yüzüdür. Bugünkü ilgisizlik, yarının krizidir. Eğitim kurumları, sektör, kamu ve aileler el ele verip gençleri sektöre kazandırmalı, işletmeler kapılarını açıp rehberlik etmelidir. Geleceğin ustalarını bugünden yetiştirmezsek, yarının lokantalarında ne usta, ne çırak, ne lezzet kalır” dedi.