İnsan sağlığı için vücuda alınması gereken makro ve mikro besin ögeleri bulunmaktadır. Mikro besin ögelerinden mineraller vücudun sağlıklı kalabilmesi için önemli olan inorganik bileşenlerdir. Kalbin düzenli çalışması, sağlıklı diş ve kemik yapısı, kas fonksiyonları, üreme sağlığı, hücre korunması ve gelişimi, sağlıklı bir dolaşım gibi birçok faktöre yardımcı olmaktadırlar. Günde 100 miligram altında ihtiyaç duyulan minerallere eser element denilmektedir. Bu minerallerin fazla alımı vücutta toksik etki yaratabilmektedir. Aynı zamanda bu eser minerallerden bazılarının fazla alımı beyin üzerinde olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Alzheimer hastaları üzerinde yapılan bir çalışmada, bireylerin beyinlerinde plak ve yumakların oluştuğu gözlemlenmiştir. Bu plaklar incelendiğinde çoğunun beta amiloid proteinden oluştuğu bulunmuştur. Bu plakları iyi bir şekilde ayrıştırdıklarında ise içerisinde bakır, çinko ve demirin yer aldığını gözlemlemişlerdir. Bu üç mineral, eser minerallerdendir ve vücudun birçok işlevlerine katkı sağlamaktadır. Birçok işlevin yanı sıra enzimlerin yapımında bakır, kan hücreleri için demir ve sinir aktarımı için çinkoya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu mineraller veya metaller besinlerden elde edilebildiği gibi tencere, tava gibi eşyalardan da geçebilmektedir ve fazla alımı beyin hücrelerine zarar verebilmektedir. BAKIR Bakır, bazı enzimler için kofaktör rolü oynamaktadır. Bunlardan antioksidan savunma sisteminde rol alan süperdismutaz çinko ve mangan ile beraber bakırı da kullanmaktadır. Bakırın yetişkinlerde günlük gereksinmesi 800mcg’dir. Bakırın güvenilir doz ve toksik dozu arasında fark çok küçük miktardır.  Bakırın fazla alımının beyin ve hafıza üzerine toksik etkilere yol açabileceği düşünülmektedir. 50 yaşını geçmiş sağlıklı 64 kadının katıldığı bir çalışma, kişilerin kanlarındaki bakırı ölçmüş ve hafızalarını, muhakemelerini, dili anlamalarını ve konsantrasyon yeteneklerini incelemişlerdir. Çalışmanın sonunda zihinsel açıdan en az zorluk yaşayan kişilerin kanda en az bakır seviyesine rastlanan kişiler olduğu gözlemlenmiştir. Bu kişilerin vücutlarında gereksinim kadar bakır bulunmaktaydı ancak aşım olmadı görülmüştür. Bakırın 30 miligram ve üstü alımı aynı zamanda siroza neden olabilmektedir. Vücutta gereğinden fazla bakır birikimi ile ‘Wilson Hastalığı’ olarak da bilinmektedir. Karaciğer bakırı normal bir şekilde yok edemeyerek oluşmaktadır. Bakır vücut dokularında oluştukça merkezi sinir sistemine zarar vererek her türlü soruna yol açabilmektedir. Dokuz bin kişinin katıldığı bir araştırma, kişilerin neler tükettiğini, hangi besinleri yediğini kaydederek yaşlandıkça ortaya çıkan sağlık sorunlarının sebeplerini araştırmışlardır. Kişilerle yıllar boyu bağlantı sağlanmıştır. Araştırmanın sonunda, bakır ve sağlıksız yağlar ile beslenen bireylerin fazladan 19 yıl daha yaşlanmaya denk bir zihinsel işlev kaybına uğradıkları gözlemlenmiştir. Bakır ile sağlıksız yağların tüketimi beyin fonksiyonlarında sorunlara yol açabilmektedir. Bu araştırmada, bilişsel sorunlardan uzak kalmış kişilerde günde ortalama olarak 1 miligram bakır aldıkları gözlemlenirken bilişsel fonksiyonları çok iyi olmayan kişilerin 2.75 miligram aldıkları gözlemlenmiştir. Arada bu küçük farkın ciddi sorunlara yol açması için yeterli olduğu düşünülmüştür. Bu fark, öğrenme, hafıza ve dikkat sorunlarına yol açmakla birlikte Alzheimer gibi hastalıklara da sebebiyet verebilmektedir. Yapılan bir çalışma, bakır ile APOE e4 aleli arasında (alzheimer riskiyle bağlantılı gen) bağlantı bulmuştur. APOE e2 ve APOE e3 alelleri tarafından üretilen proteinler alzheimer riski artışı ile ilişkili olmamakla birlikte bu iki daha güvenli genin bakırı durdurucu etkisi bulunmadığı düşünülmektedir. Ancak APOE e4 ‘ün ürettiği protein için böyle bir durum söz konusu olmamaktadır. Bakırın oksitlemiş olduğu serbest radikaller için herhangi bir etkisi bulunmadığı gözlemlenmiştir. DEMİR Hemokromatoz durumu bir demir metabolizması bozukluğudur. Hemokromatoz hastalarının vücutlarında vücutlarının gereksinmelerinden daha fazla demir birikmektedir. Vücut fazla demiri atmanın bir yolunu bulamadığı için dokular ve organlarda demir giderek artmaktadır. Yorgunluk, güçsüzlük ve ağrıya sebep olarak kalp hastalığı, diyabet, karaciğer hasarı, arterit ve başka birçok soruna yol açabilmektedir. Yapılan bir çalışmada, kişilerin kan demir düzeylerinin hafıza, tepki hızı ve diğer bilişsel yetenekleri üzerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmanın sonunda, bakırda da gözlemlediği gibi kan demir düzeyi yüksek olan kişilerin bilişsel testlerde en geri düzeyde olduğu gözlemlenmiştir. Demir vücutta kırmızı kan hücrelerine rengini veren ve oksijen taşınmasını sağlayan protein olan hemoglobinin içinde yer almaktadır. Yapılan bir çalışmada, kişilerin hemoglobinin düzeylerinin bilişsel işlev arasındaki ilişkisi araştırılmıştır. Sağlıklı hemoglobin seviyesine sahip kişilerin bilişsel testlerde iyi performans göstermişlerdir. Hemoglobin seviyesi düşük olan bireyler ise bilişsel testlerde iyi bir performans gösteremezken hemoglobin seviyeleri yüksek olan bireylerde kötü bir performans sergilemişlerdir. ÇİNKO Çinko, günlük gereksinim miktarı 3 mg’dır. Beyin hücreleri birbiriyle iletişim kurmak için çinkoyu kullanmaktadırlar. Ancak orta seviye doz aşımı bile toksik etkilere sebebiyet verebilmektedir. Bakır, demir ve çinko alzheimer hastalığının beta amiloid plağında açıkça gözükmektedirler. Bakır ve demir beyin hücrelerine zarar verebilen serbest radikallerin üretiminde tetiklerken çinko ise beta amiloidlerin bir araya gelerek plak oluşturmasını teşvik ettiği bulunmuştur. Bakır, demir ve çinko beraber çalışarak plak oluşmunu sağlabildiği ve beyin hücrelerine hasar veren serbest radikalleri oluşturduğu düşünülmektedir. Ve hafıza sorunları, bilişsel bozuklarla birlikte alzheimer hastalığına yol açabilmektedirler. NEREDEN GELİYOR? Bu metaller, besinler ile vücuda alınabilmektedir. Ancak günlük hayatta çevrede bulunan eşyalardan da vücuda geçebilmektedir. Örneğin; -Boruların bakır ve pirinç tesisat ile döşenmesi ile paslanıp içme suyu borularına bakır geçebilmekte, -Mutfak eşyalarının demir olması ile yemeklere bir miktar demir geçerek vücuda alınabilmekte, -Multivitaminlerin çoğunda demir, bakır ve çinko minerali yer alabilmektedir. Ve de çoğu multivitamin tableti günlük gereksiniminin tamamını veya daha fazlasını karşılayabilmekte, -Bu metaller kahvaltılık gevreklerin içerisine eklenebilmektedir. GEREKSİNİM VE KAYNAKLARI BAKIR Bakırın yetişkinler için günlük gereksinmesi 900mcg’dır. Kabul edilebilir üst alım düzeyi ise 8-9mg/gün’dür. Bakırdan zengin besinler; sakatatlar, etler, balık, susam, fıstık, kuru baklagiller, kakao, yumurta, yeşil sebzelerdir. Tahıllar ve diğer sebzeler orta dereceli kaynak olarak sayılmaktadır. Süt ve taze meyvelerde çok az bulunmaktadır. DEMİR Demirin yetişkin bireylerde günlük olarak alınması gereken miktarı 9 miligramdır. Sakatatlar, etler, pekmez, kuru meyveler, susam, kuru baklagiller, kuru domates, patlıcan da yüksek miktarda demir içermektedir. ÇİNKO Yetişkinlerin günlük gereksinmesi 3 miligramdır. Sakatatlar, etler, balık, buğday ruşeymi, kabak çekirdeği, badem, ceviz içi, peynir yüksek miktarda çinko bulunmaktadır. ALÜMİNYUM Yapılan araştırmalar, alzheimer hastalarının birçoğunun beyninde alüminyum olduğunu gözlemlemiştir. Bir vakada beyin dokusunun bir gramına karşılık yüz yedi mikrogram alüminyumla karşılaşmışlardır. Alüminyum, besinlerden alınmamaktadır. Beyin işlevinde veya vücudun herhangi bir işlevinde rolü bulunmamaktadır. Normal şartlarda kuyularda veya akarsu sularında alüminyum bulunmamaktadır. Ancak hazır sularda veya musluk sularında yapılan işlemlerden dolayı alüminyuma rastlanabilmektedir. Zehirlenmelere ve alzheimere yol açabilmektedir. Yapılan bir çalışmada, içme sularındaki alüminyum miktarı yüksek olanı tüketen bireylerin bilişsel işlevlerinde daha hızlı bir düşüş olduğu ve alzheimer tanısı konma ihtimallerinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır. Tencere, tava, yiyecek kutuları, antiasit ve ter önleyicilerden alüminyuma maruz kalmanın alzhemir ile ilişkisi hakkında şüpheler bulunmaktadır. Günümüzde bazı bilim insanları bu durumun önemli olmadığını ve ufak miktarda alınan alüminyumun alzhemir hastalığına sebebiyet veremeyeceğini düşünmektedir. Ancak bazı bilim insanları da alüminyumun nörotoksik olduğu, beyine girdiğinde bilişsel yetersizliğe ve bunamaya yol açabileceğini savunmaktadır. Bilim insanları alüminyum konusunda netliğe varamamıştır. Ancak temkinli olmakta fayda vardır. Alüminyum bir ihtiyaç olmadığı için bireylerin elinden geldiğince kaçınması sağlık açısından daha doğru bir yönelim olacaktır. NASIL KORUNABİLİRİZ? SAKATATLARDAN KAÇINILMALI Organ etleri (ciğer vb.) ve kabuklu deniz ürünleri (ıstakoz, yengeç vb.) metaller çok fazla miktarda bulunmaktadır. Genel olarak vücudun alması gerekenden çok daha fazla miktarda demir ve diğer metaller alınabilmektedir. Fazla alımda toksik etkilere yol açabilmektedir. Sebze tüketimini artırmak doğru bir yönelim olacaktır. Yeşil yapraklı sebzeler ve kuru baklagiller demir açısından da zengindir. ETİKETLER KONTROL EDİLMELİ İşlenmiş ürünlerin arkasında içerdiği bileşenler yazmaktadır. Ve birçok ürünün içerisinde alüminyum olabilmektedir. Etiket okuyarak alüminyumdan kaçınılabilinmektedir. Tüm işlenmiş gıdaların etiketlerin okunması doğru bir yönelim olacaktır. PİŞİRME VE SAKLAMA KAPLARI Güvenli pişirme kapları tercih edilmelidir. Mutfak eşyaları özellikle bakır veya demirden çok fazla üretilmektedir. Bu ürünlerden kaçınılmaya çalışılmalıdır. Alüminyum folyolara asitli bir besinin değmemesine özen gösterilmelidir. Alüminyum tenekelerden de kaçınılmalıdır. Gazlı içeceklerin, alüminyumun sızmasını önlemek için kaplaması vardır ancak bu tam olarak güvenilir değildir. Cam şişeler daha sağlıklıdır. Ancak gazlı içeceklerin tüketiminin bırakılması en doğru ve en sağlıklı tercihtir. MULTİVİTAMİN TAKVİYELERİ Multivitamin takviyelerinin içerisinde gereksinim kadar veya gereksinimi aşabilen metaller bulunabilmektedir. Multivitaminlerin hangi metalleri içerdiği kontrol edilmelidir. İçerisinde minerallerin olmaması daha doğru olabilmektedir. İÇME SULARI Musluktan akan suların güvenlik açısından nasıl olduğu kontrol edilmelidir. Birden fazla metal içerebilmektedirler. Sulardan emin olunmaz ise kaynak sularının tercih edilmesi daha sağlıklı bir tercih olacaktır. Beta amiloid plakların içerisinde metaller bulunup bilişsel fonksiyonları etkileyebilmekte ve alzhemir hastalığına yol açabilmektedir. Bakır, demir ve çinko içersinde yer alan metallerdendir. Bu metallerin vücutta gereksinimleri vardır ancak fazla alımlarının toksik etkiye yol açıp beyin fonksiyonlarına zarar verebileceği unutulmamalıdır. Alüminyuma ise ihtiyaç yoktur. Olabildiğince alüminyumdan kaçınılması gerekmektedir. Duygu UPÇİN