İzmir İl Afet ve Acil Durumu Müdürü Kartal Muhcı, İzmir AFAD Arama Kurtarma Birlik Müdürü Atilla Altunbulak ve İzmir AFAD Eğitim Şubesi Müdür Vekili Hümeyra Arlıoğlu, AFAD tarafından 2021 yılının eğitim yılı ilan edilmesine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Muhcı, bu kapsamda Türkiye’de 51 milyon, İzmir’de ise 3,5 milyon kişiye afet konusunda eğitim verileceğini kaydetti. “Artık enkazlardan cansız beden çıkartmak istemiyoruz” diyen Muhcı ayrıca, deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrasında neler yapılması gerektiğini de anlattı. Deprem sonrası yaşanan iletişim sorununa ilişkin konuşan Muhcı, “Afet anında iletişimsel olarak taş devrine döneceğiz. İstanbul depreminde de iletişim sorunlarını yaşadık. 1999 Marmara Depremi gibi bir deprem yaşanırsa uydu hariç tüm iletişimimiz tamamen çökecektir” diye konuştu.

Eğitimler yılsonuna kadar tamamlanacak

İzmir’de 3,5 milyon vatandaşa eğitim vermeyi planladıklarını, yılsonuna kadar bu sayıyı tamamlamayı hedeflediklerini ifade eden Muhcı, şunları söyledi: “Yaklaşık 20 yıldır bu işi tüm ülke çapında ve uluslararası alanda yürütüyoruz. Arama kurtarmada iyi bir ekibimiz var ancak yanlış bilinen doğrulardan dolayı afetlerde can kayıpları yaşandığını gördük. Yapmamaları gereken ama kulaktan dolma duydukları deprem anında binadan atlamak, sarsıntı meydana gelince paniğe kapılıp kaçmak gibi eylemlerden dolayı can kayıpları yaşanabiliyor. Vatandaşlara afet ve acil durum anında neler yapmaları gerektiği ile ilgili afet öncesi, afet sırası ve sonrası konularında afet farkındalık eğitimleri vereceğiz. Afetle ilgili farkındalık bilinçle ilgili. Okumuşluk düzeyi ile ilgili olmadığını gördük. Bazı toplumlarda afet bilinci yerleşmiş. Ülkemizde bu sayıyı artırdık ama topraklarının yüzde 95’i deprem kuşağında olan bir ülkeyiz. Depremden sonra ilimiz sel ve hortum felaketi de yaşadı. Hepsiyle ilgili bilgi sahibi olmamız lazım. Afetlere nasıl hazır olursak o kadar dirençli hale geleceğiz. Depreme dayanıklı evler talep etmek zorundayız. Genelde ev alınacağı ya da tutulacağı zaman metrekaresine, manzarasına bakılır ama çoğu vatandaş deprem dayanım testlerine bakmaz. Örneğin Van depreminde, Konya Zümrüt Apartmanı’nda kolon kesme durumlarını gördük. Maalesef zaman zaman bazı ticari kaygılarla bu gibi şeyler yapılabiliyor. Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmamız lazım. Vatandaş bunu keserken neye sebep olabileceğini bilmiyor ve büyük facia ile karşılaşabiliyoruz."

“Eşyaları sabitleyin”

Deprem felaketi ile ilgili vatandaşlara bilgilendirmede bulunan Muhcı, şöyle devam etti: “Bürolarda ve evlerde gardrop, buzdolabı gibi ürünleri sabitlemek gerekiyor. Tokyo’da 7.2 büyüklüğündeki depremde bir kişi yaralandı. Onun da tek sebebi sabitlenmeyen eşyanın düşmesiydi. Maalesef 102 ekran LCD TV’nin bile çocukların hayatına mal olduğunu gördük. Deprem öyle bir şey ki kaçma fırsatınız olmayacak. 3 boyutlu sarsıntı da meydana geldiği için kendinizi bir anda duvarda bulabilirsiniz. Önerimiz; evimizin sağlam yerlerini belirlemek, bunun bilgisini ailemize de vermek. Bu eşyalar genelde kısa boylu olmalı. İçleri kitap gibi ürünlerle doldurulmuş bir kanepe olabilir, çamaşır veya bulaşık makinesi olabilir. Bazı noktalarda hayat üçgeni oluşturma ihtimali var. 20 yıldan beri bu mesleği icra ediyorum; canlı olarak çıkarttığımız neredeyse herkesi böyle yerlerden çıkarttık. Buralar hayatta kalmamıza destek olabilirler. Buzdolabı, uzun boylu gardrop gibi eşyalar depremde çıkışımızı dahi engelleyebilir. Buzdolabını iki vida ile sabitlememiz insanların hayatını kurtaracaktır. Evimizin güvenli yerlerini belirlememiz, AVM’lerde girişten itibaren acil çıkış yerlerine dikkat etmemiz gerekiyor.”

“Deprem çantası çıkışta olmalı”

Toplanma noktalarının afette önemli olduğunu kaydeden Muhcı, “Çocuklarınız deprem sırasında okulda olabilir. Ailenin bir araya gelmesi için irtibat noktası olması gerekiyor. Aile bireylerinin toplanma merkezilerinin nerede olduğunu bilmesi lazım. Bir afet çantası hazırlanmamız lazım. Afet çantası karıştırılıyor. Afet çantası deprem anında hayatımızı kurtarmaz. Depremden sonra hayatı idame ettirmemiz için gereklidir. Çanta çıkışa en yakın yerde bulunmalı. Kendimizin, aile bireylerinin ihtiyaç duyacağı ürünler çantada yer almalı. Kronik hastaların ilaçları, resmi belgelerin fotokopileri, 72 saat boyunca yetecek kuru gıda, bebek varsa bebek maması, kıyafet, çadır konulabilir. Çantanın 20 kiloyu geçmeyecek şekilde olması gerekiyor. İlk sarsıntı ile birlikte kaçmak, koşmak, camdan atlamak yerine sarsıntı geçtikten sonra evde beklemeyip dışarı hızlı adımlarla çanta ile dışarı çıkmamız lazım. Bunu yaparken asansör asla kullanmıyoruz. Asansör boşluklarından çıkarttığımız insanların sayısı çok fazla. İnerken merdivenlerin korkuluk kısmından değil, duvar tarafından itibaren hızlı adımlarla toplanma bölgesine ya da açık araziye gitmemiz lazım.”

Hayat üçgeni

Hayat üçgeninin önemine de vurgu yapan Muhcı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyelim ki deprem meydana geldi, güvenli bölgede hayat üçgeni oluştu. Enkaz altında kalan kişi gücünü en maksimum derecede tüketmeden kullanmalı. Bir insan bağırarak yarım saat içinde bile kendine yetecek 4-5 günlük enerjiyi yitirebilir. Kedimize telkinler vermemiz lazım ve emin olun o ses duyulacaktır. Enkaz altında yukardan gelen sesleri duyabilirsiniz ama yukardakiler 2 saatte bir sismik akustik dinleme ve köpekler olmadan duyamazlar. 2 saatte bir bunları kullanırız. Bu yüzden dışarıdan gelen sesler dinlenmeli. Daha önce eğitim verdiğimiz ve Bingöl’de enkaz altında kalan vatandaş ile karşılaştık. Ziyarete geldi, bize teşekkür etti. Bu eğitimlerde bir bireye ulaşalım, o 5’ine ulaşsın. Önünde sonunda hayat kurtaracaktır.”

“Afet ve depreme karşı savaş”

Afet ve depreme karşı savaş açıldığını söyleyen Muhcı, “Enkazlardan cansız bedenlerimizi, cansız yavrularımızı çıkartmak istemiyoruz. Bunu afet ve depreme karşı bir savaş olarak düşünün. Elimizde büyük bir koz var. Depremlerin ne zaman olacağını bilmiyoruz ama hazırlıklı olmalıyız. Afetlere dirençli ve dayanıklı toplum için eğitimlerimiz devam ediyor. Gençlerimize, vatandaşlarımıza ‘Sevdiklerinizin kahramanı olabilirsiniz’ diyoruz. İlk yardım eğitimleri veriyoruz. İzmir’de bir an önce bu eğitimleri almamız gerektiğini ve bunun sonucunda hayatta kalma yüzdemizin fazla olacağından eminiz. Yılsonuna kadar bu hedefe ulaşacağız. Afetlere dirençli bir Türkiye ortaya çıkacaktır. Günde 6-7 seans olarak internet üzerinden eğitim veriyoruz. AFAD sitesinde afet gönüllüsü eğitimleri görselleri mevcut. Pandemi bitince gönlülerle yüz yüze eğitimler vereceğiz. Onlardan arama kurtarma ekipleri de oluşturabiliriz. Eğitim seferberliği başlatıyoruz. Muhtarlıklara kadar gidip herkesi eğitme tabii tutacağız. Yarım saatlik eğitim hayatlarımızı kurtaracak” dedi.   -İHA