10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Ege Telgraf Web TV 'nin bir diğer konuğu Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Hüner’di. Esra Kapar’ın sorularını yanıtlayan Hüner, gazetecilerin haklarının kazanım sürecine dair önemli bilgiler paylaştı. Hüner, “10 Ocak’ta kanun yayınlanarak yürürlüğe girdiği için, gazeteciler önemli haklar kazandılar. O günlerde bu kazanımlar basın emekçileri için çok önemliydi. Bu nedenle bayram olarak kabul edildi. 2000'li yıllara geldiğimizde bu hakların tamamını kaybettik. Şuan bizler 10 ocakları ‘Çalışamayan gazetecilerin mücadele günü’ olarak nitelendiriyoruz. Bugün cezaevlerinde 91 arkadaşımız sadece bilgi verdiği için, haber verdiği için tutuklu durumdadır” dedi.

‘YÜZDE YİRMİ İSTİHDAM’

Sadece hukuksal anlamda değil ekonomik anlamda da abluka altında olunduğunu ve yüzde otuzun üzerinde bir çalışan kitlenin işini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya geldiğini söyleyen Hüner “Bugün TÜİK verilerinde diyor ki; 18-30 yaş arası işsiz sayısı yüzde 27. Bu tablo düşleri engelliyor. Hayal kurma ve evlilik gibi kavramları sınırlar dışına taşıyor. Vergi ve sosyal sigortalar primleri o kadar yüksek ki gazeteciye verdiği kadar hükümete de para veriyor. İşveren ile hükümet anlaşabilir. Hükümet sadece vergiden ve sosyal sigorta primlerinden yüzde ikilik üçlük bir kesinti yapsaydı bu istihdama yüzde 20 olarak geri dönüş olacaktı. Maalesef yapılmadı. Asgari ücrete 230 lira civarı artış yaptı. Bu da üretenin geçinebileceği bir kaynak değil” diye konuştu.

‘ZOR DURUMDALAR’

Gazetecilerin ekonomik anlamda da zorluklar çektiğini dile getiren Hüner, yayıncıların hem ekonomik hem siyasal anlamda özgür olmadığını, bu durumun dolaylı olarak gazeteciyi etkilediğinin altını çizdi. Yayıncıların ekonomik ve siyasal anlamda özgür olmadığını söyledi. Bu nedenle bazı gazetecilerin kurtuluş olarak basın danışmanlığı gibi birimlerde çalışmak istediğini belirtti. Hüner, “Yayıncılarda hem ekonomik hem siyasal anlamda ister istemez bu gazeteciye dönüş yapıyor. İşini kaybeden insanlar basın danışmanlığında kurtuluş arıyor. Burada çalışan arkadaşlarımıza ‘mobing’ uygulanıyor. Zira sizin kamuoyunda görünürlüğünüzü, sesinizi paylaşan ve kamuoyuna açıklayan kişidir basın danışmanı. Bunların düzeltilmesi için mücadele yürütürken üzüntümüz daha çok artıyor” açıklamalarında bulundu.

BİRLİK VURGUSU

Türkiye’de bulunan yaygın basının yüzde 85 oranında iktidarın elinde bulunduğunun altını çizen Hüner, gazetelerin küçüldüklerinde ekonomik temelli olarak iktidara bağlı olmasının istendiğini bu nedenle oranın böylesine yüksek olduğunu belirtti. Gazetecilere bu yükü yüklemenin doğru olmadığını vurgulayan ve halka bilgi vermek için mücadele eden kişiler olduğunu söyleyen Hüner, çözüm önerileri üzerinde durdu. Hüner, “Gazeteci neticede olayı olguyu süzen, okuruna, izleyenine net olarak sunan kişidir. Gazeteciler bir arada duramadı. Sendikaya üye olmayacaksınız dendi, oysa anayasal haktır. Yukarıda insan gelirden daha fazla pay almak için hayır sizi işten atarım dendi. Kırk katır mı kırk satır mı dendi. Yine meseleler politikacıya dayanıyor, hukuka dayanıyor. Demokrasiyi savunan insanlarız. Önceden menfaat temin ederse gazeteci dışlanırdı ama şimdi kirli adamlar ön plana çıktı. 1971'de yaptığımız gibi herkesi toplayabiliriz” dedi.

‘ÇÖZÜM VATANDAŞTA’

Çözüm yolunda vatandaşa çok büyük işler düştüğünü ve kamuoyunun sesinin duyulması adına yerel gazetelere destek olunması gerektiğini belirten Hüner, “Sizin sesinizi kamuoyunun duyması için biz eskiden gazetelerde çalışırken bir ekmek bir gazete derdik. Yerel gazeteleri güçlendirmek zorundasınız. Siz satın alırsanız, halkın gücü karşısında iç bir güç duramaz” dedi. Yurttaşların duruma el koyması gerektiğini ve namusu ile gazetecilik yapan kendi fikirlerini eğip bükmeden haber yapan kurumlara sahip çıkmak zorunda olunduğunu söyleyen Hüner, “Odalar, borsalar, belediyeler ve yurttaşlar. Bizim sadece çıkışımız gazetelerin okunurluğunun artmasıyla olabilir. Nitekim geçen yıl Anadolu’da 125 gazete kapandı. 3500 insan işsiz kaldı. Emek vererek çalışan gazeteciler işsiz kaldı. Dönüş şöyle olacak, kaliteli bilgi, iyi habercilik ve okunurluğun artması. Yurttaşların sahip çıkması ile eskiye dönüleceğine inanıyoruz. Bir ekmek aldığında yanına iki gazetede alırsın. Hem kaliteli ve temiz bilgiye ulaşmış olursunuz hem de kaynak aktarmış olursunuz. Sosyal mecradan haber alan insanlar var. Kirli haber, yanlı haber kimseye doğruyu sunmuyor. Dünya basın özgürlüğü raporunda 180 ülkeden 157. sıradayız. Cebimizden katkı yapmazsak yarın kimse sesimizi duymayacak” diye konuştu. Feyaz TATAR/Özel Haber