İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesi Diyetisyen Sıla Yeşilyaprak, 2030 yılına kadar Türkiye’nin en yüksek obezite oranına sahip olmasının beklendiğini belirtti. Yeşilyaprak, özellikle kadınlarda obezite oranının yüzde 55'e kadar çıkabileceğini söyledi. Ayrıca, ergenlik çağındaki obezite oranlarının da son dönemde ciddi şekilde arttığına dikkat çekti.
SOSYAL MEDYANIN YEME DAVRANIŞLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Sosyal medyanın, kişiler üzerinde olumsuz etkiler yaratabildiğini vurgulayan İEÜ Medical Point Hastanesi Sağlıklı Yaşam ve Fonksiyonel Tıp Ünitesi’nden Dr. Kerem Korkut, "Sosyal medya kişileri hipnotize ederek, aşırı yemek yeme davranışlarına teşvik edebiliyor. Bu durum, beslenme bozukluklarına ve sağlıksız yeme alışkanlıklarına yol açabiliyor" şeklinde konuştu. Ayrıca, stresle başa çıkmak amacıyla yapılan aşırı yemek yeme davranışlarının da yaygınlaştığını ifade etti.
BESLENME VE TUZ TÜKETİMİ ÜZERİNE UYARILAR
Dr. Korkut, Türkiye’de aşırı tuz tüketiminin yaygın olduğunu belirterek, bu durumun obeziteyi tetikleyen faktörlerden biri olduğunu söyledi. Ayrıca, şeker ve nişasta tüketiminin de obezite oranlarını artırdığını vurguladı. Korkut, zaman zaman detoks yapmanın vücuda faydalı olduğunu ve tuzsuz ya da şekersiz beslenmenin sağlığı iyileştirebileceğini belirtti.
Uzun açlık periyotlarının metabolizmayı iyileştirdiğine ve hücrelerin sindirimini artırdığına değinen Dr. Korkut, Ramazan ayında olduğu gibi uzun açlıkların sağlık açısından faydalı olabileceğini söyledi. Ancak, bu tür uygulamaların herkes için uygun olmayabileceğini ve doktor kontrolünde yapılması gerektiğini belirtti.
ERGENLİK DÖNEMİNDE OBEZİTE ARTIŞI
Diyetisyen Sıla Yeşilyaprak, özellikle ergenlik çağındaki obezite oranlarının arttığını belirterek, tıkınırcasına yeme bozuklukları olan kişilere yönelik farkındalık çalışmalarının artırılması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, sosyal medyanın gençler üzerindeki etkisinin, beden algılarını ve yeme alışkanlıklarını olumsuz şekilde etkileyebileceği konusunda uyardı. Yavaş yemek yeme alışkanlıkları kazandırmanın önemli olduğunu ve yeme bozuklukları konusunda psikiyatrist, psikolog ve diyetisyenlerin bir arada çalışması gerektiğini sözlerine ekledi.