Yağmur Daştan- EGE TELGRAF- Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, Ege Telgraf Web TV’nin canlı yayın konuğu oldu. Hangi yapıların güvenli olduğuna ilişkin bilgiler veren Başkan Öziçer, binaların inşa süresince dikkat edilmesi gereken unsurlar hakkında da açıklamalarda bulundu. 2007 ÖNCESİ YAPILAR DAHA GÜVENLİ DİYEBİLİRİZ Deprem yönetmeliklerinin 1975, 1998, 2007 ve 2018 yılında yürürlüğe girdiğinin altını çizen Öziçer, “Özellikle 2007 ve sonrasında yapılan binalar için ‘Yasa ve yönetmeliklere uygun olarak doğru bir şekilde mühendislik hizmeti aldıysa ve zemin etüdü de yapıldıysa bu bina teorik anlamda güvenlidir’ diyebiliriz. ‘Güvenlidir’ kelimesi bir deprem anında binanın hiçbir şekilde hasar görmeyeceği anlamına gelmez. Genel olarak inşaat mühendislerinin amacı bir bina yapıldığında sağlam bir binadan ziyade deprem anında herhangi bir can kaybının olmamasını sağlayacak bir tasarımdır. Çünkü çok sağlam yapayım derken rijit kırılgan özellikte bir bina yapma riskinin de doğduğundan en ideal adım can kaybı olmayacak şekilde yapı tasarlanmasıdır. O yüzden zemin anlamında sağlam karakterdeyse, 2007 ve sonrası süreçte inşa edilmiş bir yapıysa diğerlerine göre daha güvenli olduğunu söylemek mümkün” dedi. ‘EN ÖNEMLİ İKİ FAKTÖR’ Sorunun yönetmeliklerde değil uygulamada olduğuna da dikkati çeken Öziçer, “İzmir’de yaşanan deprem olsun, Kahramanmaraş’taki deprem olsun her zaman sorun denetim ve imalattaki problemler. Yapılaşma olmadan zemin etüdünün gerçekten doğru yapılıp yapılmadığı kontrol edilmeli. İmalat anında da gerçekten projeye uygun bir şekilde inşa edilip edilmediği önemli. Tabii her şey bittikten sonra da projeye aykırı herhangi bir durum olup olmadığı denetlenmeli. 17975 deprem yönetmeliğinde zemin etüdüyle ilgili bir zorunluluk yoktu, standartlar biraz daha düşük seviyedeydi. Fakat burada ‘Denetim ve inşaatın imalatı en önemli iki faktör’ diyebiliriz” açıklamalarında bulundu. ‘BAZI MADDELER DÜZENLENEBİLİR’ 2007 ve 2018 deprem yönetmeliklerinin gerçekten iyi olduğunu da sözlerine ekleyen Öziçer, “Tabii zeminle ilgili ufak tefek standartlarla ilgili eksikler var. Bazı şeyler boşta kalınca belediyenin inisiyatifine kalıyor. Belediyede herhangi bir jeofizik mühendisi istihdamı yoksa oranın zemin etüdünün doğru şekilde yapılıp yapılamadığı anlaşılmıyor. Bu yönde bazı maddelerle yenilik yapılırsa daha iyi olur, en azından jeofizik ile ilgili eksiklikler de çözülür” diye konuştu. ‘BİR SENARYO ÜRETEREK...’ “Anı yaşamak bazen önemlidir ama orta ve uzun vadede geleceği düşünmek gerekir. Hele de işin içine canın girdiği meselelerde...” vurgusuyla devam eden Başkan Sinancan Öziçer, şu ifadeleri kullandı: “Bizler mühendis insanlarız, anı değil gerekirse 10 yıl 30 yıl sonrasını planlamalıyız. Bir deprem senaryosu kafamızda üreterek can kaybının gerçekleşmemesi için ona göre adımlar atmalıyız. İlgili meslek hangi proje üzerine çalışıyorsa ruhsat aşamasındaki ilgili tüm meslekler de bu işin içinde olmalılar.” KOLONLARIN KESİLMESİ... Yaşanan her depremin ardından kolon kesme tartışmaları bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. Konuyla ilgili de açıklamalarda bulunan Öziçer, “Kesilen şeyin kolon olup olmadığının da bilinmesi lazım. Bir tablo asmak istediğimizde duvara biraz fazla vurduğumuz takdirde komşularımız hemen zile basar. Orada sadece duvara küçük bir çivi takıyoruzdur... Ancak kolon kesme böyle üç ila beş dakikada olacak iş değil, çivi çakarkenki gürültü gibi değil... Öyle böyle bir gürültü olmaz. Bırakın apartmanı, dışarıdakilerin bile duyabileceği bir durumdur. Uzun da sürer. Bu nedenle yorumun iyi olup olmadığına bakmak lazım. ‘Kolon’ diye tuğla duvarların yıkılmasından bahsediyor olabilirler. Biz de mutfakla balkonu birleştiriyoruz. Taşıyıcılar kolon ve kiriştir. Tuğla duvarlar yıkıldığında kolon kesiliyor gibi düşünülüyor olabilir. Yapılacak tek bir durum vardır: İnşaat biter, yapı kullanma alınır ama kat malikleri yerleşmeden zemin kattaki dükkan böyle bir şey yaparsa yapar. Yapılan örneklerinin de olduğu söyleniyor. Eğer böyle bir şey varsa kendisi orada kalacaksa intihar, üzerindeki oturanlar için de tam bir cinayettir!” dedi. ‘RUHSATI İMZALAYIP DEVAM EDİYORLAR’ Bundan sonrası için dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında da bilgiler veren Öziçer, “Artık jeofizik mühendislerinin bir çalışma yapması ve ondan sonra diğer adımların atılması gerekiyor. Bu yol da olabilir, yapı da olabilir, depremle ilgili çalışmalar da olabilir. Maden ve enerji aramalarına kadar her şeyde bizimle birlikte yürütülmelidir. Belediyelerde ve ilgili tüm kuruluşlarda jeofizik mühendislerinin istihdam edilmesi çok önemli. İzmir’de 30 ilçe belediyesinin 7 tanesinde jeofizik mühendisi var ama 23 tanesinde maalesef ki yok. Bu, 23 ilçemize giden zemin etüt raporlarını inceleyen bir jeofizik personeli olmadığı anlamına geliyor. Jeofizik mühendisleri yoksa konuyla ilgili rapor da almıyor, ruhsatı imzalayıp devam ediyorlar. Yerel belediyelerde ‘bir işi yapan dört ile beş kişi istihdam edilirken’ böyle ciddi bir durumda jeofizik mühendisinin istihdam edilmemesi çok acı bir şey. Hele ki İzmir gibi lokomotif, lider ve Türkiye’nin örnek ilinde... Deprem bölgesinde olduğumuzu unutmayalım” diye konuştu.