Pandemi süreci ile birlikte başlayan uzaktan eğitim modeli ile ilgili tartışmalar sürerken, gelen son açıklama veliler, öğrenciler ve eğitimciler cephesinde yeniden endişe ile karşılandı. KESK Eğitim-Sen, yüz yüze eğitimden yana olduklarını ancak okulların salgın şartlarına henüz hazır olmadığını açıkladı.

‘RİSK SÜRÜYOR’

Okulların açılması için hazırlıklara başlanmasını Ege Telgraf'a yorumlayan Eğitim Sen İzmir 4 No'lu Şube Başkanı Şuayip Vayiç şunları ifade etti: "Ülkemizde ilk korona virüs vakasının resmi olarak açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden hemen sonra 14 Mart 2020 tarihinde okullar yüz yüze eğitime kapatıldı ve adına ‘uzaktan eğitim’ denilen aslında ‘uzaktan öğretim’ olan süreç başladı. Yaklaşık olarak 11 aydır devam eden ‘Uzaktan Eğitim’ süreci birçok sıkıntıyı da beraberinde getirdi. 2020-2021 eğitim öğretim yılının 31 Ağustos’ta başlaması ile birlikte uzaktan telafi eğitimi ve 8. ve 12. sınıflar için yüz yüze kurslar şeklinde başlatıldı. Milli Eğitim Bakanlığı, 21 Eylül 2020 tarihi itibariyle okulların kademeli olarak yüz yüze eğitime açacaklarını söyleyerek önce ana sınıflarını ve ilkokul 1. sınıfları ve ardından da 8. ve 12. sınıfları seyreltilmiş olarak yüz yüze eğitime başlattı. Kasım ayında salgının artmasıyla birlikte bütün kademe ve sınıflarda yeniden uzaktan eğitim sürecine geçildi. 2020-2021 Eğitim öğretim yılı birinci yarıyıl bu şekilde tamamlandı. Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk yaptığı ilk açıklama ile önce 15 Şubat’ta yüz yüze eğitime geçmek için ilke kararı olduğunu, birkaç gün sonra 15 Şubat’ta yüz yüze eğitime geçmek için kesin kararlı olduklarını söyledi. Geçen haftanın sonuna doğru ise Korona Virüs Bilim Kurulu, 15 Şubat tarihinin okulların yüz yüze eğitime açılması için erken bir tarih olduğunu, 15 Mart için değerlendirme yapılabileceğini açıkladı. Okulların 15 Şubat veya 15 Mart tarihinde mi açılacağı, hangi önlemlerin alınacağı, eğitim emekçilerinin ne zaman aşılanacakları tartışılırken, Cumhurbaşkanlığı kabinesi toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı tarafından, 2020-2021 eğitim öğretim yılı 2. yarıyıl dönemi için, köy okullarının 15 Şubat’ta açılacağını, 8. ve 12. sınıflar ile ilkokul ve özel eğitim okullarının 1 Mart’ta açılması için hazırlık yapılacağını açıkladı. Nereden bakılırsa bakılsın yüz yüze eğitim için risk durumunun devam ettiği ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın okulların açılması ile ilgili belirli bir plan ve programının olmadığı yapılan bu açıklamalardan anlaşılmaktadır."

‘AŞILAMA BİTMEDİ’

Vayiç, okullar açılmadan önce öğretmen ve öğrencilerin aşılanmadığını hatırlatarak, öğretmenlere aşı sırlamasında öncelik verilmesi gerektiğinin altını çizdi ve "Uzakta eğitim süreci eğitimdeki eşitsizliği derinleştirmiş, eğitim öğretime erişimi zorlaştırmıştır. Öğrencilerin internet erişimi ve bilgisayar, tablet ihtiyacı giderilememiştir. Bölgemizde yaptığımız taramalarda uzaktan eğitim sürecine katılım oranının yüzde 30 ile yüzde 40 civarında olduğu, bazı bölgelerde bu oranın çok daha düşük olduğu görülmüştür. Özellikle meslek liselerinde bu oranın çok daha düşük olduğu bilinmektedir. Ekonomik sıkıntılar yaşayan ailelerin çocukları eğitim öğretim sürecinden tamamen uzaklaşmış durumdadır. Özellikle dezavantajlı grupların tekrar eğitim öğretime kazandırılması her geçen gün zorlaşmaktadır. Özel okullarla devlet okulları arasındaki adaletsizlik had safhaya çıkmıştır. Eğitimin birikmiş sorunları salgın sürecinde daha da artmıştır. Kalabalık sınıflar, öğretmen ve yardımcı personel ihtiyacı, okullara yeterli kaynağın aktarılmamış olması sürecin sıkıntılı yaşanmasına sebep olmuştur. Liseye geçiş sınavına ve üniversite sınavına girecek olan öğrencilerin de ciddi sıkıntıları bulunmaktadır. Özellikle yoksul aile çocuklarının nitelikli bir liseye ve üniversiteye girmeleri hayal olmaya başlamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı bir an önce eğitimin paydaşlarıyla ve eğitim bilimcilerle bir araya gelerek süreçle ilgili değerlendirme yapıp, yüz yüze eğitim için gerekli hazırlıkları tamamlayıp okulları eğitim ve öğretime açmalıdır" diye konuştu. Erman Şentürk / Özel Haber