İş dünyasındaki kayıt dışı çalışan kadın sayısı pandemi sürecinde arttı. Dünya genelinde 740 milyon kadın kayıt dışı çalışıyor. Türkiye’de ise bu rakam 1 milyon ve şu sıralar neredeyse tamamı işsiz kalmış durumda. Bu bilgiler ışığında bakıldığında tüm dünyada dengelerin alt üst olduğunu söyleyen Cumhuriyet Kadınları Derneği İzmir Şube Başkanı Zuhal Of, “Ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal sorgulamalar başladı.1980’lerden başlayan yeni dünya düzeni dedikleri liberalizm sorgulanmaya başladı. Bütün dünyayı teslim alan bir virüs ve yaşamın dört duvar içine sıkışması kadınları nasıl etkiliyor sorusunun yanıtı ise ‘işsizlik ve risk alanı’ olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

‘KADIN ÜRETİMİ ŞART’

Kadınların en önemli probleminin istihdam olduğunu söyleyen Başkan Of, “Bugünkü acil çözüm kendi olanaklarımızla istihdam yaratmak ve öncelikli olarak risk altındaki ve işsiz kadınları istihdam etmek. Tarım alanında özellikle değerlendirilebilir. Kamunun denetiminde kadın kooperatifleri teşvik edilmeli. Kadın üretim içinde sorunlarını çözer, kadınlar kimseye muhtaç olmamalı. Kadını aşağılayan, hor gören ortaçağ artığı tarikat cemaat yurtları kapatılmalı, eğitim alanında ortaçağ kültürü kalıntılar ve anlayışlarla mücadele edilmeli. Kadını öldüren erkeği kadın doğurmuş ve büyütmüş, fikri hür vicdanı hür anlayışıyla yetişen nesiller geleceğin ve kadınların aydınlık yarınları olur” dedi.

‘SORUNLAR HERKESE AİT’

Yaşananların yalnızca bir kadın sorunu olarak ele alınamayacağını söyleyen Başkan Of, meselelerin bir arada çözülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Of, “Sorunlarımız büyük. Ekonomik ve güvenlik sorunlarımızı, kadını erkeği karşı karşıya getirerek kamplaştırmayı doğru bulmuyoruz. Sorunlar ortaksa çözümde ortaktır. Türkiye'ye karşı algı yaratılıyor. Dünyanın her yerinde var. Avrupa'da oldukça yüksek. Üstelik göçmenler ‘sınır dışı edilirim’ korkusuyla şikayet bile edemiyor ya da şikayetleri dikkate alınmıyor. Amerika cinsiyet ayrımcılığı ve kadına karşı şiddet yasasını imzaladı ancak onaylamadı. Bununla şunu anlatmaya çalıştım; birileri bize gündem belirlemesin. Bu gündemlerin peşine takılanlara diyoruz ki; biz Türk milletiyiz sorunlarımızı birleşerek çözme kabiliyetine, birikimine ve zekaya sahibiz” diye konuştu.

ENDİŞE VE KORKU

Salgın sürecinde aileye duyulan kaygının büyük olması nedeniyle en büyük sorumluluğu kadınların taşıdığını söyleyen Of, “Korona virüs salgını nedeniyle evlerimize kapandık. Uzaktan eğitim sistemine geçişin ardından veliler ve öğrencilerin günlük hayatları değişti. Yapılan araştırmaya göre, kadınlar koruyucu, kollayıcı anne rolleri nedeniyle çocukları ve aileleri için fazla endişe duyuyor. Dolayısıyla salgın anneler üzerinde daha fazla duygusal yük ve sorumluluk yaratıyor. Anne babanın eğitim düzeyi düştükçe pandemi döneminde buna bağlı olarak stres ve kaygı artıyor. Bunun yanı sıra işini kaybetme korkusu bu stres ve korkuyu daha da artırarak, olumsuz etkiliyor” dedi. Pandemi döneminde kadının ev içindeki diğer yüklerini daha da ağırlaştığını söyleyen Of, “Hayat eve sığar doğru, hayatı eve sığdıran kadındır. Yedirme, içirme, temizleme gibi işlerle uğraşmanın yanı sıra, yaşlı veya çalışanın ihtiyaçlarını da gidermeye çalışıyor. Bu bir fedakarlık dönemidir, saydığımız olumsuzlukların yanında olumlu yanlarında görmek veya göstermek gerekiyor. Toplum yeniden dayanışma, paylaşma duygusunu yarattı. Evde kapalı kalmak herkes için zor, bu yadsınamaz. Ancak hayatlarını tehlikeye atarak, çocukların da, yakınların da uzakta mücadele sağlık çalışanlarının mücadelesine evdeki zorluklarla başa çıkarak birlikte başaracağız. Bu bir savaş, savaşlar birlik bütünlük içinde kazanılır. Bu zorlu süreçte hazır evdeyken madem ‘hayat eve sığar’ o halde aile olarak çocuk, anne ve baba hayatı birlikte paylaşmanın güzelliklerini anlatacak kısa filmler, spotlar, uzmanlardan kısa programlar hazırlanabilirdi. Eğitim için bir fırsat olarak görülmesi kazançlıydı” dedi.

VE ÇÖZÜMLER...

Salgınla mücadele devam ederken kadın cinayetlerinin unutulduğunu belirten Of, “Salgınla mücadele için evlerimize kapandığımız bu süre içinde aile içi şiddet, kadın ve çocuğa yönelik her türlü istismar ve kadın cinayetleri toplumun kanayan yarasıdır. Şöyle bir algı yaratılmaya çalışılıyor; sanki bunlar sadece Türkiye için çok. İşin gerçeği bütün dünyada bu sorun var. Amerika, Kanada ve Avrupa'da bu oranlar oldukça yüksek. Pandemi döneminde zaten insan hayatına verdikleri önemi gözler önüne serdiler. Evde kapalı kaldığımız bu dönemde televizyon ve radyolardan bu sorunları ve çözüm önerilerini, KADES gibi acil başvuru ve müdahale yollarını anlatan film, tiyatro, canlandırma ve tartışma programları zorunlu olarak gösterilmesi yararlı olur. Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu harekete geçmeli. Bilinç bizim çıkış noktamız olmalı” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber