BERNA SEVER-EGE TELGRAF-Son yıllarda yapılan araştırmalar, panik atakların toplumda daha yaygın hale geldiğini gösteriyor. Günümüzün hızlı tempolu yaşam tarzı, sürekli olarak tetikte olmayı gerektiriyor ve bu da stres seviyelerini artırıyor. Uzmanlar, panik atakların arkasında genellikle biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun olduğunu belirtiyorlar. Biyolojik olarak, genetik yatkınlık panik atak riskini artırabilir. Ayrıca, beyindeki kimyasal dengesizlikler ve sinir sistemi aktivitesindeki anormallikler de panik ataklara yol açabilir. Psikolojik olarak, çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylar, düşük özsaygı, kronik stres ve anksiyete bozukluğu gibi faktörler panik atak riskini artırabilir. Çevresel faktörler arasında ise iş stresi, finansal sıkıntılar, ilişki sorunları ve travmatik olaylar bulunmaktadır.
SEMPTOMLAR FARKLILIK GÖSTEREBİLİR
Panik atakların semptomları çeşitli olabilir ve kişiden kişiye değişebilir. Ancak, genellikle nefes darlığı, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, baş dönmesi, göğüs ağrısı ve ölüm korkusu gibi belirtiler görülür. Bu semptomlar kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir ve bazı durumlarda yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. Panik ataklarını yönetmek ve tedavi etmek için birkaç yöntem bulunmaktadır. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve ilaç tedavisi, panik atakları kontrol etmek için sıklıkla kullanılan yöntemlerdir. BDT, kişinin olumsuz düşüncelerini ve davranışlarını değiştirmesine yardımcı olurken, ilaç tedavisi anksiyete semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.
SAĞLIKLI YAŞAM TARZI BENİMSENMELİ
Ancak, panik atakların üstesinden gelmek için tek başına tedavi yeterli olmayabilir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve stres yönetimi tekniklerini uygulamak da önemlidir. Ayrıca, sosyal destek almak ve danışmanlık hizmetlerinden faydalanmak da panik atakların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
