Bu ayın belki de en güzel haberi olabilirdi; doğayı korumak için naylon poşetlere getirilen kısıtlama. Naylon poşetler tamamen yasaklansaydı bu anlamlı bir çevre koruma davranışı olurdu ancak ücretli...

Bu ayın belki de en güzel haberi olabilirdi; doğayı korumak için naylon poşetlere getirilen kısıtlama. Naylon poşetler tamamen yasaklansaydı bu anlamlı bir çevre koruma davranışı olurdu ancak ücretli olması doğaya zarar vermiyor mu? Çok ironik bir karar çıktı meclisten. Sosyal medyada değişik haberler dolaşıyor yok günlük bu kadar satış olsa vatandaş bir poşet olsa marketler ciddi para kazanır diye. Bilinçli vatandaş olun almayın poşeti kazandırmayın bu da sizin elinizde. Yanınızda file ya da bez çanta taşıyın. Bundan yaklaşık 10 yıl önce Almanya’nın bir şehrinde tamamen yasaktı. Markete gelen herkes bez çantası sırt çantası ya da başka bir çantayla geliyordu. Kimse poşet satın almıyordu. Olacaksa böyle olsun ki biz de çıkarılan yasanın gerçekten doğayı korumaya yönelik olduğunu anlayalım. Şimdi ücretli olunca zararlı olmuyor mu? Vatandaşın çok daha ciddi sorunları varken onca milletvekili bu karar için gecelediler. Keşke bu kadar yorulmayıp konusunda uzman birine sorsalardı. Bizi kıskanan Avrupa’da ayrıca çok hoş bir uygulama vardı. Geri dönüşüm ibaresi taşıyan pet ve plastik şişeler büyük marketlerin önünde kurulan büyük tanklara tek tek atılıyor ve çıkan fişe göre alışverişten düşülüyordu tutar. Vatandaşı özendireceksin ki bu konuda başarı şansın artsın. Vermeden almak Allaha mahsus. Umarız çevreye duyarlı olacak hükümet ağaçları kesmeyerek, rant için şehirlerdeki nefes alanlarını yok etmeyerek, kimyasal atıkları denize ya da nehire bırakmayarak, doğayı koruyarak bu konuda kararlar alırlar. Bu ülke bizim ve bir başka ülke de yok bizim için. Hiçbir ülke bizim Suriye’lilere açtığımız gibi bir kapı açmayacak. Yok öyle bir dünya. Umarım hepimiz çocuklarımız için yaşanası bir dünya bırakabiliriz. Burada bireysel çıkarları değil toplumsal çıkarlar göz önüne alınarak kararlar verilmeli. Bize her şeyi veren doğa aynı hızla her şeyi geri alabiliyor. Yaklaşık 2  yıldır Ege Telgraf ta haftada bir yazdım. Benim için güzel bir deneyim ve paylaşım oldu. Yazdıklarımızla en küçük bir farkındalık yaratabildikse ne mutlu bize. Genellikle eczacı olmamdan kaynaklı daha çok kendi meslek grubumun vatandaşla ilgili haberlerini yazmaya çalıştım. Bazen de toplumsal olaylara duyarsız kalamayıp alanımın dışında yazdım. Yakında kalabalıklaşacak ailemiz için yazılarıma bir süre ara vereceğim. Yeni dünyaya gelecek iki minik delikanlı için tüm enerjimizi kullanacağım için sizlere veda ediyorum. Bizim için yeni heyecanın yanında günümüz dünyasında çocuk yetiştirmenin korkusu tedirginliği de yok değil. Bilinçli anne baba olmaya çalışmak belki de en zoru. Ben anne olmamama rağmen hayatta en zor şeyin anne baba olmak olduğunu gördüm. Tüm enerjinizi ve şartlarınızı ortaya koymanıza rağmen sizin kontrolünüz dışında büyüyen bir küçük insan. Kontrollü gibi görünse de bir süre sonra kontrol dışı sadece sevgi, güven, aidiyet duygusu çerçevesinde devam eden bir süreç. Bu kadar emek verilen çocuklara bırakılan dünya ne kadar sağlıklı. Her anne babanın ve karar mercilerinin sorumluluğudur güzel bir dünya bırakmak onlara. Kötüye kötülüğe, zalime zulume karşı daha iyi bir dünya için her birlikte yan yana olalım. Önce kendimizi sonra dünyayı sevelim ki koruyalım. Sağlıklı yarınlara sağlıklı şartlarda sağlıklı nesillerle ulaşalım. Sağlıklı kalın. Sevgiyle kalın.